çok zevkli bir uğraştır. bazen çocukların masum gülüşlerini yakalamak, bazen büyüleyici bir doğa görüntüsünü çerçeveye almak, bazen de bir kızın güzelliğini ölümsüzleştirmektir. bir de anlık şeyler vardır, iki saniye sonra yakalayamayacağınız.. işte onları yakalayabilmektir fotoğrafçılık sanatı.
jean baudrillard'a göre fotoğraf çekme isteği şu saptamadan kaynaklanır: "bütünsel bir perspektif içinde anlam açısından bakılan dünya oldukça hayal kırıcıdır. ayrıntıda ve aniden yakalanarak görüldüğünde ise kusursuz bir apaçıklık içindedir."
teknik olanakların insanı konuşturduğu sanattır. ancak resim gibi el yatkınlığı istemediği için sanattan saymama eğilimimiz fazla. aslında elinde makine olan herkes sanat yapmıyor ya da her beğenilen fotoğraf sanat eseri değil, bence. ama sanatını yapanı tanımla ve sanat olanını dediklerinde kalırım sanırım. "ımm şey yani öff neyse" diyerek. yani diyeceğim o ki, amatör resim yapıp sanatçıyım diye ortaya fırlamıyorsak, bir şeyleri üflemişlikle de fotoğrafçı olmayalım bir zahmet. *
görsel sanatların hemen hepsi gibi "bakış açısı" sanatıdır.
son zamanlarda ünlü olan bir takım zerzevatın yaptığı fotoğraf sanatçılığı değil, kompozisyondur. insanları boyaya, una, kuma bulayıp ışık ve ruh yoksunu fotoğraflar çekmek ancak bu konuda özentisi olan insanlara "aaaa" veya "uuuu" dedittirir.
20-24 ekim tarihleri arasında kayıtları yapılacak olan, marmara üniversitesi tarafından kendi öğrencilerine sunulan ücretsiz kurslardan biri. ailecek katılacağız.
kendisine bir dslr makine alıp çektiği fotoğraflara photoshop aracılığıyla çeşitli filtreler ekleyip bakılabilecek hale getiren ve fotoğraflarını deviantarta koyarak, bu yaptıklarını fotoğrafçılık sanan bir sürü insan vardır memleketimde.
ara ustanın yalancısıyım : fotoğraf çekmek bir sanat değil zanaat işidir.
bir de şu sözü hoşuma gider fotoğrafçılıkla ilgili olduğu için yazayım bari : " herkes soruyor bu fotoğrafı hangi makineyle çektin, şu fotoğrafı hangi makineyle çektin diye.. sanki adama dünyanın en iyi daktilosunu versen dünyanın en büyük romanını yazacak "
daha da beteri etrafnızdakiler, dışarıda çekim yaparken, hadi artık, aynı yerde daha kaç tane çekeceksin, sıkıldık burda gibi fırçalar atarlar, veya tam birşeyler çekerken inatla kadrajın içine dalarlar, vizörden koca kafalarını görüp tilt olursunuz.zor zanaat...
etrafınızdakiler sıkılabilir bu durumdan.. zira yolda yürürken siz sıklıkla duraksarsınız.. "siz gidin geliyorum"larınızı yahut da "ben size yetişirim"lerinizi artık yemezler.. ama herşeye değer, o istediğinizi kadrajınızda görebilmek..
çok keyiflidir, uğraşmaya başladıktan bir kaç ay sonra çekilen fotoğraflardaki ilerleme görüldüğünde insan daha da gaza gelir, elinde makinayla gezmeye başlar, her görüğü nesneyi kadraja alır, insanlar dalga geçer. güzeldir fotoğraf sanatı ile ilgilenmek, tavsiye olunur, ailecek seviyoruz.*
belli bir yer fotoğraf çekmeye gidersiniz amacınız o yerle ilgili fotoğraf çekmektir, ama yolda elinizdeki filmlerin yarısını bitirirsiniz. konu olarak seçtiğiniz yerde eksik çalışmak zorunda kalırsınız. işte boyle illet bir hobidir.
kişiyi çevreye duyarlı hale getiren hobilerden biri. kelebek fotoğrafı çekmek için kelebeğin arkasından uzun süre gidebilirsiniz. bunu yaparken de daha önce farketmediğiniz şeyleri farkedersiniz. yürüyüşe gittiğiniz yerdeki çiçeklerin üzerinde hangi böceklerin olduğunu öğrenirsiniz. bir de yürümekten yorulursunuz.
eğer
doğaya uygunluk sanatın ayırtedici özelliği olsaydı, fotoğrafçılık
en değerli sanat olurdu.
ve resim sanatına ihtiyaç kalmazdı.
nitekim fotoğraf nesneyi ona en uygun bir biçimde yansıtır.