ahmet dursun seba gitsin dedik, etimesgut şeker'e ütüldük.
gelgelelim rico paşa'ya yumruğu çakan aurelio'nun üzerinde siyah beyaz formayı gördük.
liste uzar gider de, son iki isim var ki off...
ibrahim üzülmez; yakışmayacak bir hareket yaptı belki eyvallah.
nihat'ın da hataları vardı, ona da peki.
ama bu iki isim, çocukluğumuzdan kalan spor haberlerinin son temsilcileriydi.
bir gün "boş mukaveleye imza attıklarını" duyabileceğimiz bir elin parmağını geçmeyecek sayıda adamdılar.
beşiktaşlıydılar.
el alem kimlere sahip çıkarken biz büyütemedik onların sırt yaslayacağı dağı.
muhasebeci kesildik, insan sarraflığına adaylığımızı koyduk.
sahi, rıza nasıl bırakmıştı, ya da metin?
ancak bu ayrılıklarda farklı birşey var.
bir gün bir masal kahramanı "gün olur herşeyi unuturlar" demişti de haklı çıkmıştı ya hani;
şimdi nihat'a üzülenler de 8 numara yeni bir dünya yıldızına verildiğinde havaalanı karşılamasında olacaklar.
o zaman devam.
çıldırt bizi başkan, çıkar bizi baştan.
dün niceleri, yakın geçmişte üzülmez, bugün nihat, yarın necip, doğukan, atınç, muhammed...
bir hatalık ömrünüz var beşiktaş'ta, beşiktaş'ın kelebeksel çocukları.
aman duruşu bozmayın, yoksa fesih kapıda. dert değil, nasıl olsa fm takımı olduk. bulunur hal çaresi trilyonu basınca.
ee, şimdi hazır 8 numara da boş, ne güzel gider değil mi kaka?
aslında guti imzayı attığı gün açılan o pankartla bittik biz aga.
hadi hayırlı işler.
beşiktaş'ı geri verdiğiniz gün geri dönmek, dönüp de bulamamak dileği ile.