yazmayayım diyordum ama; içimde kanser olacağına, dışımda konser olsun.
bugün çoğu şehirli insan için hayatın beşinci boyutu, internet üzerinde sürdürdüğü yaşam. bu yaşam; adult forumundan twitter'a, facebook abazanlığından forum yüzbaşılığına geniş bir yelpazede devam ediyor. sözlük yazarı olarak bizlerin de dâhil olduğu bu çevrede, herkesin gizli beklentisi aynı: ilgi görmek. düşünsenize; sağdan soldan bulduğu zenci fotografını foruma ekleyen sığır bulyon bile, "emeğine" saygı bekliyor. durum bu derece vahim.
sözlük yazarlığı ise hepsinden daha farklı ve iddialı bir sıfat. ister sözlüğün sahibi, ister moderatör, ister troll olalım, dışarıdan bakanlar bize "sözlük yazarı" diyor. bu sıfatı almak için günlerce bekliyoruz. sizden de belli bir formata uymamız bekleniyor. bu camia içerisinde, troll'lük müessesesi olduğunu bilerek buraya geliyoruz, ama sözlüğün bir formatı olduğunu unutuyoruz.
işte tam da bu noktada, formattan bihaber troll eleştirmenleri çıkıyor karşımıza. trolllere karşı kampanya başlatıp, bu kampanya başlığı altına tanım yapamayan yazarlar bunlar. yâni, "troll denen yazar nasıl burada barınıyor?" diye kendi kendine sormadan; daha kötüsü "bu troller berbat, peki ben nasılım?" eleştirisi yapamayanlar. türkçe yazım bilgisi fukaralığına hiç değinmiyorum. çoğunluğu üniversite öğrencisi/mezunu sözlük yazarları, cümle sonuna nokta koyamıyorsa, millî eğitim sistemi utansın.
trollere karşı kampanya başlatan; de, ki , mi eklerini ayrı yazamayan; önerme nedir, iddia nedir farkında olmayan; "başlık" kelimesiyle biten tanım yapmaktan utanmayan; hepsinin üstüne, tutup aynı fikirde olmadığı trolller "sözlükten atılsın" diye kampanya düzenleyen yazarlar:
moderasyon düzgün çalışsa, siz yolcu olursunuz, trolller de hancı.
tıpkı bir nükleer savaşta, savaşı çıkaracak "üstün" insan ırkının yok olup, beğenmediği hamamböceklerinin sağ kalacağı gibi.