hepimizin başına gelmiş, takım maç yaparken kendinizi gerçekten teknik direktör sanmanız durumudur efendim. hani ceket giyip elinizde bir de not defteri falan bilgisayar başına geçiyorsanız siz de benim gibi iyi bir fm oyuncususunuz demektir. benim yaşadığım durumlardan biride gol kaçıran oyuncuma sanki anlıyormuşçasına kızmam ve onu hemen oyundan alarak tepkimi göstermem olmuştur a dostlar. (bkz: fm de kızılan oyuncuya tepki göstermek) (bkz: fm de oyuncuya kızıp yedek bırakmak) (bkz: alex de souza - aykut kocaman ilişkisi)
ligin son maçında kornerden gelen topta penaltı yaptırıp, eldeki şampiyonluğun kaçmasına sebep olan aleandro rosi' ye kızarak yanındaki kardeşi dövmektir bir örneği. çok sinirlenmiştim çok...
maç öncesi ve sonrası kendi kendinize röportaj yapmak, maçı izlerken hikmet karamanvari tepkiler vermek, kupa şampiyonluklarının ardından şampanya olmasa bile bir şişe kolayı çalkalayıp patlatmak gibi davranışların temelinde yatan durum.
konyaspor ile uefa çeyrek finalde marsilya yı eleyince gecenin bir yarısı camdan dışarı bağıracaktım ki oyun olduğunu hatırladım. aşırı derecede bağımlılık yaratmaktadır bu oyun. 2013 te türkçe dil desteği olacak diyorlar. eğer öyle olacaksa ilk orijinal oyunumu alacağım demektir.
diyaloglar kısmında kendini iyice belli eden aktivitedir. adamla akıllı uslu sohbet ederken ' pişman olacağım bir şeyler söylemeden gideyim ' der. bu yapı olarak zararsız görünür ama içinizde hırs yapar, ' oğlum sen sene sonu bavulunu toplayacaksın ' dersiniz.
ani ataklarda, bek oyuncumun topla ileri çıkarken, ceza sahasına açtığı ortalar fena oluyor gerçekten.hadi oğlum, adamsınız , aslansınız gibi kelimeler eksik olmuyor.