2003'ten beri aralıksız oynuyorum (cm ile başladığını farzederek) .
en çok hoşuma gideni 2013 olmuştur , transfer olayını iyi çözmüşler ; çünkü eski senelerde 2.ligden bir takım şampiyonlar ligi şampiyonuna satmadımı satmıyodu oyuncuyu şimdi 2-3 açıklama yapıp oyuncunun aklını çelip kendi isteği ile transfer listesine koyduruyoruz futbolcuyu gayet iyi oldu.
ama belirtmekte fayda var brezilya ve arjantinden öyle böyle yetenekler çıkmıyo 2019 civarlarındayım olağanüstü sayıda süper yetenek çıkıyo biraz abartı olmuş...
gelelim benim durumuma oyuna gençlerbiliğinde başladım ilk sene 3. olup uefada çeyrek final oynadım . 2.senem 2.likle 3.senem fenerbahçenin beni istemesiyle orda başladı 2-3 sene orda oynadım ligi hep kazandım 1 uefa kupası 1de ş.ligi finali gördüm . vee manu'ya transfer oldum ilk senemde ligi ve şampiyonlar ligini kazanım istifa ettim (manyağım lan harbiden) ve bursaspora iş başvurusunda bulunup oraya geçtim 2sene bursada oynuyup 1 uefa 1 lig kupası kaldırdım . şimdi bayernmünihte tarih yazıyorum lukaku ve kross ile .
ve gerçekten keyif alıyorum...
edit : bayernde 3.senem puan kayıpsız ligi bitirdim hersene topluyorum kupaları , türkiye 3.ligine gitmeyi planlıyorum...
beşiktaş ile normal bir başlangıç yaparsanız sıçacağınız oyun. efenim şöyle ki ben beşiktaş'la sezona başladım. herhangi bir hile hurda karıştırmadan. fikret orman takımın inanılmaz derecede batık durumda olduğunu söyledi. bütçe de yok transfer de hadi kardeşim eldekiyle uğraş dedi. (tabii öyle demedi de verdiği bütçe çok azdı. itibar da yoktu) gittim 2 sene şampiyon oldum üst üste. cl'de yarı finalde elendim. ama baktım bütçe sadece 2-3 kat arttı. hala itibar sıkıntılı. ben de hileyle itibar + para + borç silme yaptım. aslanlar gibi sponsorların stadın kalitesini de arttırdım editörden. gelen ağam giden paşam resmen.
4 senedir lig, 3 senedir cl şampiyonuyum. türk milli takımı'nın da başındayım.
Real sociedad'la çılgın attığım oyundur.
Illaremendi, javi ros, xabi prieto, inigo martinez, agirrexte, vela, ruben pardo gibi isimleri ev arkadaşlarımdan daha çok anlıyorum resmen. Gerçi sezon oldu 2023-2024 bi tek inigo martinez kaldı bu adamlardan o da yedek -bir de xabi prieto antrenör kadromda- ama takımın özü ve potansiyeli çok iyi, tavsiye ederim.
Ha, griezzman'a sakın güvenmeyin, tez zamanda iyi paraya satın hatta.
yapımcıları oyun motoru ve işleyişine kodlar yazarken ilk olarak 'kümede kalmaya oynayan takım şampiyonluğa oynayan takımı her zaman yener' şeklinde konsol açtıklarını düşündüğüm oyun.
(bkz: smaller teams always defeat big teams)
Tarihin en kotu fm veya cm oyunu. Ayrilik sonrasi eidos'un yaptigi aptal cm'ler bile daha iyi bence. Ayrica 300k'lik oyunculara cekilen 50m'lik fiyatlar da sunu gosteriyor. Sports interactive endustriyel futbolun kopegidir. Acaba kim cikip oyunlarda da olsa buna dur diyecek.
bu oyunda başarılı olmak için kesinlikle uygulanması gereken bazı şeyler var. bilmeyenler için bi toparlayayım naçizane.
-işe önce sağlam bir teknik ekip kurmakla başlayın. futbolcu transferinden daha önemli bu. hem prestijli isimleri kulübe getirirseniz gerçekte olduğu gibi transfer yapmak kolaylaşabiliyor.
-her her maça özel antrenman:
sakın ola ''varsayılan odaklanma'' yapmayın! antrenör ve asistanların rakip raporlarını dikkatli inceleyin. rakibinizin savunması zayıfsa antrenmanda kesinlikle hücum varyasyonları çalışın. yoksa en dandik takıma bile gol atamayabiliyorsunuz.
-tecrübeli oyunculardan genç oyunculara özel ders vermelerini isteyin. konuşma kısmında var bu malum. böylece genç futbolcuların gelişimi hızlanır.
-her futolcuya özel antrenman:
bireysel antrenman kısmından oyuncuların eksiklerine bakın. rapor isteyin ve rapora göre ihtiyaç duydukları antrenman programını uygulayın. çok faydasını göreceksiniz.
-futbolcu temsilcileri, daha doğrusu yavşak menajerlerin tavsiye ettikleri boktan oyunculara atlamayın ucuz diye. çoğu yaşlı ve vasat olur. bunun yerine futbolcu gözlemcilerinin araştırmalar sonucu sundukları raporlara yoğunlaşın. bu raporlarda gelecek vaadeden onlarca futbolcu göreceksiniz.
- ''çok fazla teknik oyuncu takımın kimyasını bozar'' gibi bir uyarı gördüm ipucu ve püf noktaları kısmında. bu doğru olabilir. 4-5 tane tekniği yüksek adamla orta sahayı doldurmayın. en az 1-2 tane savaşçı ya da çift yönlü orta sahanız olsun.
-ilk sezonda fazla transfer yapmayın. ihtiyaca göre en fazla 4-5 oyuncuyla anlaşın.
-taksitli transfer avantajlı. bunun kullanın. 12 aydan 48 aya kadar vadeli sözleşme imzalayabiliyorsunuz.
-teknik ekipten tavsiyeler kısmını ihmal etmeyin.
-hızlı ve teknik kanat oyuncularınız varsa ''koşu yoluna pas'' direktifini mutlaka aktifleştirin direktifler sekmesinden. öndeyseniz de ''geriye yaslan'' diye komut verin mesela.
-maçtan önce, devre arasında ve maçtan sonra futbolcularla mutlaka konuşun. sıradan bir galibiyet sonrasında bile onları takdir edederseniz motivasyonlarını yüksek tutmuş olursunuz. kötü oynamışlarsa da mutlaka eleştirin ki kendilerine gelsin göt herifler.
şimdilik bu kadar. 2 haftalık menajerlik tecrübemden aktaracaklarım bu kadar. ilerleyen zamanlarda yine yazacağım.
wolves ile oynamak ayrı bir keyiftir. kulübe bağlı taraftar yapısıyla keyfin doruğuna çıkarsınız. bir de boca ve river da sağlam genç çıkmaktadır kaçırmayın.
orta düzey ve daha küçük takımlarla başarılı olmanın imkansız olduğu oyun.
ulan hangi taktiği denersem deneyeyim olmuyor, bir de takımdaki yavşaklar 2-3 maç kaybedince kıçı başı oynatıyorlar ya, lan varya gerçekten teknik adam olsaydım analarını sikerdim o göt baş oynatan topçuların!
müdavimlerini save load manyağı yaptıran oyun.manasız şekilde bi kere oynadğınz maçı 2-0 kayberken tekrar açıp aynı taktik aynı kadro 4-0 kazanabiliyorsunuz.saçmalık diz boyu.yani oyunu siz taktikle kazanmıyorsunuz tamamen oyun motorunun insiyatifine kalmış.
1461 trabzon'la başlayıp tarih yazıyorken ne olduysa bir şeylerin ters gittiği oyun.
efendim 1461'i aldım ve gayet iyi bir kadroyla lige başladım ve forvete de emre güral'ı kiralayarak ofoedu ile birlikte harika bir hücum hattı kurdum. 10'da 10 yaparak başladığım ilk sezonumda, birkaç beraberlik ve yenilgi ile en yakın rakibimle * 7 puan fark var iken ilk yarıyı bitirmeyi başardım. süper lig kesin gibiydi. ama ne olduysa her şey ofoedu'nun sakatlanmasıyla oldu. ne mustafa tiryaki işe yaradı ne de emre güral ofoedu ile oynadığı gibi oynayabilidi. jebrin'in frikikten attığı son dakika golü dışında da bir bok yaptığını görmedim... derken mağlubiyetler art arda sıralandı. 2. sıra 3. sıra derken 6. sıraya kadar geriledim. sonra oyuncuların bin bir türlü dertleri başladı. vay efendim ilk 11'de oynamak istiyorum vay efendim gitmek istiyorum. yüz verdim bu pezevenklere ve iskelet kadroyu bozmak zorunda kaldım. keşke bozmasaydım de siktir olup gitselerdi. adamı 3 maç ilk 11'e koyuyorum hala ilk 11'de oynamak istiyorum diyor. sinirlendim sözleşmeyi karşılıklı olarak fesh ettim. daha sonra iki galibiyet alarak nasıl olduysa son haftaya ikinci sırada girdim. son haftada da göztepe maçı var. ilk maçta 4 yemiştim, öcümü alarak lige çıkmayı düşünüyordum. maç başladı. ilk yarı 1-0 önde kapatıp bütün takımı geri çektim ve ikinci yarıdan 5-1'lik bir mağlubiyetle ayrılarak bozguna uğratıldım. göztepe lige çıkarken ben play-off'lara 5. sıradan katıldım. play-off ilk maçında antep belediyeyi rahat geçmeme rağmen finalde adana demirspor'a son dakika golüyle kaybederek sinir krizi geçirdim. derken yeni lig için hazırlıklara başladım. takımın aksayan yönlerine transferler yaptım ve ahmet haktan zeydan isimli 16 yaşındaki süper yeteneği nasıl olduysa trabzonspor kadrosunda gördüm. bu adam benimdi trabzonspor'a uçtu gitti. kardeş kulüp diye mi anlamadım ama trabzonspor'a küfürler yağdırdım. adamların alanzinho'su var. ne istiyorsun benim ahmet haktan zeydan'ımdan! neyse efendim kadroyu iyice genişletip gereksiz futbolcuları şutladım. bu arada, emre güral, jebrin, göksü gibi trabzon'dan kiralanmış futbolcularla bir yıl daha anlaşamadım ve elimden uçtu gittiler. lige başladım ve 6'da 6 yaptım. af edersiniz ama hepsini yenildim ve tek gol atamadım. sonra taktik 4-3-1-2 taktiğine geçtim ve 7 maçlık bir galibiyet serisi yakaladım. ilginç olan şu ki, beraberlik aldığım maç pek az. bütün maçlarda ya 5 yiyorum ya 3 atıyorum. 7 maçlık galibiyetten sonra 2-0'dan 3-2'lik bucaspor faciası ile takımdan kovuldum. gözlerime inanamadım. 1461 beni nasıl kovar amk! çok sinirlendim. o sırada iş merkezine gittim. bir baktım kayseri erciyes. hemen başvurup işe alındım. o hafta da 1461 trabzon maçı varmış. aha şimdi belanızı vercem deyip 1461'deki alışkanlığımdan dolayı 4-3-1-2'i uyguladım. gohui, ofoedu'nun emmoğlu herhalde. sağ olsun 2-0 öne geçirip içimin yağları eritiyorken bütün maçlarda bir bok yapmayan gökhan alsan ve sıddık istemi ikilisi 2'şer gol atarak 4-2 1461 trabzon'u öne geçirip beni mahvettiler. daha sonraları kayseri erciyes'le 2 galibiyet 1 beraberlik serisi şeklinde haftaları ilerleye ilerleye 1461'i de geçip, tee küme düşme potasından play-off'un içine takımı sokmayı başardım. gohui'nun hakkını vermek lazım. adam bulduğunu attı. play-off ilk maçında yine antep belediye ile eşleştim ve sorun çıkmadan finale kaldım. dedim bu sefer ligdeyim. son maçları feci oynayarak kazandım. rakip adanaspor. daha doğrusu mbilla. maç başladı mbilla 1-0 yaptı, mbilla 2-0 oldu, mbilla 3-0 oldu. dakika 35'te tütünci diye bir adam 4 yaptı. dedim ananızı avradınızı ne yapayım sizin. taktik değiştirdim 5 oldu. süper lig hayaldi artık. iki yıldır finalde kaybetmek acı koydu bana. af edersiniz erciyes'ten de kovuldum o maçtan sonra. lanet bir menajer olarak hayatımı sürdürüyorken iş merkezine koştum yine. gördüğüm bütün takımlara iş için başvurdum. osasuna'sından betis'ine, schalke'sinden qpr'ına kadar. hepsi teker teker reddediyorken beni kırmızı bir ışık gördüm ve schalke tarafından bir teklif geldi. af edersiniz gözlerime inanamadım. benim iyi bir insan olduğumu anladılar herhalde! paraya pula bakmadan kabul ettim. anasını satayım! süper lig yüzü göremeyen ben, veltinz arena'da bedava maç izleyecektim! 24 bin euro'luk adamı almak için kıçımdan terler akan ben, takıma quaglierella, kolo toure, jozy altidore, lescott, ribery ve iki tane gelecek vadeden genç yıldız aldım. milyonlar havada uçuşuyordu. lige başladım ve 9 galibiyet aldım ta ki bayern maçına kadar. af edersiniz bayern kendi evinde şalke'me tecavüz etti. 7-0 mıydı neydi. tam sayamadım. resmen dağılmıştım. uefa avrupa ligi'nde basel'e, bate borisov'a 3 atarak kendimi teselli ettim ve şu anda önümde büyük leverkusen maçı var. kiesling'ten korkuyorum!
oyuna başlar başlamaz bilhassa genç oyuncuların profillerini tek tek inceleyin. orada oyun tarzı tavsiyesi al gibi bir seçenek var. ordan antrenörüzden oyuncunun zayıf yönleri hakkında tavsiye isteyin.
mesele ben burak yılmaz'ın daha sert şut çekmesini bu şekilde sağladım. eğer müdahale etmesem antrenörler bunu ancak 5-6 ay sonra yaparlardı belki.
her geçen yıl daha gerçekçi olması gerekirken oyunu yapan firma Mersin'e gitmektedir.
sakatlık:
bu konuda sezon öncesi çok yüksekten başlayarak ortalamaya doğru 5 hafta sürecek şekilde bir kondisyon antrenmanı yaptırıyorum. lig içinde arka arkaya gelen şampiyonlar ligi maçları derken aralarda tekrardan 1 hafta kondisyon çalıştırıyorum ve sakatlık olayını çözmüş bulunuyorum. (deneyebilirsiniz)
bol şut, full kontra, sonuç 0-0 :
bazı maçlarda oyun içinde ne yaparsanız yapın 40-50 şut atar 61-39% topla oynarsınız ama gol atamazsınız. bu durum tamamen maç motorundan kaynaklanan bi durum. kapsamlı, genişletilmiş veya önemliler ne şekilde izlerseniz izleyin takım pas hatası yapar rakip kaleye gidemez falan filan bu böyle devam eder. bu gibi durumlarda ilk yarı baktım oyun zıvanadan çıkmış durumda, maç motorunu spiker olarak ayarlıyorum ve dakikası geçmeden gol atıyorum. (deneyenler özelden sonuç yazabilir.)
taktik-antrenman :
özellikle taktik konusunda 2 veya 3 adet taktik belirlerim ve bu taktikler genelde birbirleri ile eşleşen yalnızca mevki ve rollerin değiştiği taktikler olur. yenilsem de sinir yapıp oyun planımı bozmam ve devam ederim. bu şekilde 6-7 hafta sonra benim taktiği ezberlediler gibi entriler var ancak bu bir maç için geçerli. sonrasında yine takım kendi oyununu iyi yansıtıyor.
uğurlu numaram 13 olduğu için oyuna başlarken kendi kendime "türkiye ikinci ligi'nden media prediction sıralamasında 13. olan takımı alıp büyük işler başarıcam" diye bismillah deyip oyuna başladım. 13. takım göstepe idi bu arada.
aldım takımı. dedim takımı top half'a sokarım raad olun. tamam dedik anlaştık. ilk yarıyı 4. bitirdik. bi ara da liderdik hee. dar kadro falan derken düşüş yaşadık napak.
sonra devre arasında bana dediler ki, istersen beklenti-bütçe olayını tekrar gözden geçirelim. dedim tamam amk. çünkü kontratı bitecek oyuncular falan da yaklaşıyor. maaş bütçesi falan da yükselsin de sağlam adamlar alalım. bu takım böle gitmez.
neyse, dedim ben bu takımı 1. lige çıkarırım. (ilk iki direkt çıkıyor. 3. - 6. takımlar play-off oynuyorlar) 5. olarak devam ediyordum. 27. hafta karşılaşmasında 6. olan adanaspor deplasmanına gittim. insanlık hali ya, 2-0 mağlup oldum. maç bitiminde kendi kendime "sıkıntı olmaz ya ben gene en kötü play-off lar ile lige çıkarım derken; haberlere bir girdim ki kovulmuşum.
aga senin gibi başkanın zürriyetini sikerim. lan 13. lük için uygun görülen kadro nerelerde neler yapıyor sen beni bir kere bile uyarmadan kovuyorsun. a orospuçocuğu.
şimdi gel de o adanaspor maçını yeniden oynama. o kadar emek vermişim etmişim. hiç sevmem normalde böyle şeyleri ama çıldırtıyorlar insanı. amın oğlu yaa.
benim gibi prensip sahibi insana prensiplerini yedirmiş oyun. artık öğünlerim aksadı, bilgisayar masasında yemek yiyorum.
galatasaray'a taye taiwo'yu aldım sol beke. bugün bursa maçını izlerken oha lan noluyor dedim adam yanlış takımda. sonra enes ünal gol atınca hemen transfer edesim geldi oyuna girip. gideyim de hemen sözleşme imzalayayım bari.*
şu itibarlı kulüp olma olayını ne zaman düzeltecekler merak ediyorum.
tamamen taktiksel deham oyun anlayışımla 15 sene içinde fenerbahçeyle 2 uefa kupası 2 şampiyonlar ligi kupası aldım. mına kodumun kıçı kırık topçuları "hacı ben büyük takıma gitmek istiyorum artık" diyolar.
ya da transfer teklifi ettiğin adam büyük takım değilsin diye yüzüne bile bakmıyor.
napalım amk daha lan domalalım mı ne istiyorsunuz?
az önce yaşadıklarımla efsaneler arasına girmiştir benim için. bu oyunu ne kadar güzel bir şey olduğunu bir kez daha anladım.
benim annem koyu fenerbahçeli dir. ben ise bildiğiniz üzre holiganımdır galatasaray konusunda. neyse efendim fm 13 de galatasaray ı almış güzel güzel oynarken ziraat türkiye kupası finalinde fenerbahçe ile eşleştim. ligde şampiyonluğumu ilan etmiş, en yakın rakibim olan fenerbahçe ye 10 puan farkı koymuşum bitime 3 hafta kala. fenerbahçe nin tek şansı beni yenip taraftarlarına ligdeki durumu affettirmek. bunları durumun önemini anlamanız için anlattım. şimdi olaya geçiyorum.
fenerbahçe maçından önce gittim odadan parçalımı giydim, boynuma da taktım atkıyı oturdum pc karşısına, oyuncularıma son taktikleri veriyorum. gayet heyecanlı bir biçimde hepsiyle tek tek konuşuyorum. motive ediyorum. bir çoğu bu denemelerimden etkilenip ateşleniyorlar. *
o sırada annem girdi odaya. ne bu hal dedi. durumu anlattım. bir baktım gitmiş içerden fenerbahçe t-shirt ünü giymiş gelmiş. aç birlikte izleyeceğiz diyor maçı. 90 dakika mı dedim 90 dakika dedi. ulan böyle diyince ben iyice havaya girdim. gerçekmişcesine heyecanlı bir şekilde son taktikleri verdikten sonra tabi telefondan açtığım bir üçlüyle başlama düdüğünü çaldı cüneyt çakır.
maçın henüz 6. dakikasında emre denen çubuklu tosuncuğun attığı golle 1-0 yenik duruma düştüm. annem gerçekten gol olmuş gibi sevindi. ilk yarıda 2 topum burak la direkten dönmüş 1 golüm de ofsayt gerekçesiyle iptal edilmişti. yüklendikçe yükleniyorum ama volkan kalesinde adeta devleşti. ilk yarı 1-0 bitti.
ikinci yarıya aynı taktikle değişiklik olmadan sadece futbolcularımı gaza getirerek başladım. 52. dakikada burak koydu çocuğu. atkımı çıkartım sallarken lambaya değdi, birkaç da kitap düşürdüm dolaptan ama siklemedim kral koymuştu nasıl olsa. golden 10 dakika geçtikten sonra bu sefer sahneye sneijder çıkıyordu. yaklaşık 35 metreden yolladığı füzeyle ağları ve beni bir kez daha havalandırdı. bu sırada annem ise sessiz sakin içine dönmüş sneijder e o topu vurduran mehmet topal a sitem ediyordu. dakikalar 80 i gösterirken melo baroni yi düşürdü. hakem düdüğü çaldı. faulu verdi. topun başına emre belözoğlu geçti. içeriye doğru gönderdiği ortada webo kendini yere bıraktı. hakem penaltı noktasını gösterdi. ben hakeme küfür ederken annem tırnaklarını yemeye başladı bile. izlemeyeceğim deyip arkasını döndü. webo topu sağ köşeye muslera yı sol köşeye yolladı. maç 2-2 bitti.
uzatmalarda da yüklememe rağmen net pozisyonları bulamadım. fenerbahçe nin bulduğu pozsiyonları ise üst üste yaktığım sigaralarla endişe içinde izliyordum. ve uzatmalar da aynı skorla 2-2 bitti. sıra geldi maçın en heyecanlı kısmı olan penaltılara. oturduğum koltuğun üstüne çıktım. penaltı atacakları belirledikten sonra allah yardımcınız olsun deyip sahaya yolladım futbolcuları.
ilk penaltıyı fenerbahçe kullanacaktı. kuyt geldi muslera yı ters köşeye yatırdı yine. benim ilk penaltıcım olan burak yılmaz topun başına geldiğinde ulan acaba ilk penaltıyı melo ya mı kullandırsam diyordum ki şüphelerimde haklı çıktım. burak penaltıyı volkan a nişanladı. 4. penaltılara kadar herkes gole çevirmeyi başardı penaltıları. 4. penaltıda topun gerisine geçen emre belözoğlu nun kullandığı penaltıyı muslera kurtararak benden hayır dualarını alıyordu.
8. penaltılara kadar yine herkes başarıyla penaltıları kullanıyordu. bu sefer topun başına geçen isim yabo dayıydı. ve yabo dayı topu dışarı yollarken annemden enteresan küfürler çıktı. 8. penaltıyı kullanacak kişi bizim adımıza sabri reyiz di. tabiki sonsuz güvenim var reyize. oldu bu iş dedim. koyduk mu çekmeye başladım bile evin içinde. sabri benim yanıltmayıp volkan la beraber topu da ağlara soktu. annemin boynuna atkıyı geçirip marşlarla kaçırdım onu odadan.
