efendim 7 sezon boyunca barcelona'yı çalıştırdım. birkaç caps koydum hatta galeriye. 30'a yakın kupa kazandırdım, her sezon 100 gol, 100 puan barajını aştım, toplamda 1500'ün üzerinde gol atıp, 200 civarında gol yedik, bütün futbolcularım kariyer rekoru kırdı, real madrid'e her maçta 5 gol ve üzeri atıyorduk, messi - bojan - pedro üçlüsü her sezon 40 golün üzerine çıkıyorlardı, bütün transferlerim tam isabet oluyordu, her futbolcum verebileceğinin en iyisini veriyordu takıma. ama gel gelelim bu pezevenk yöneticiler kontratım biterken bana yeni sözleşme önermediler. yeni kontrat istediğimi bildirdiğim halde siklemediler. bu duruma çok içerlendim uleyn. 'nasıl olur da gözünüzü kırpmadan yollarsınız benim gibi teknik direktörü' dercesine monitöre bakıyordum. ancak şimdiki hedefim real madrid'in başına geçmek. olur da geçersem madrid'in başına mahvedeceğim o barcelona'yı. kan kusturacağım o pezevenklere.
çok içerlendim çoook.
edit: ohannessburger 2500 gol yazmışım 1500 olacaktı o.
genoa'daki yeni kadromun şekildeki gibi olduğu oyundur;
eduardo-corluka-federico fazio-lolo-criscito-miguelveloso-paulo henrique-markus henriksen-alexis sanchez-martin zeman-robert acquafresca
edit: ha birde 3. yaması çıksada beşiktaşımın yeni transferleriyle ortalığın amına koysam dediğim oyundur.
ilk sene 4 milyon lira bütçe veren galatasaray yönetimi yüzünden elano, misimovic ve kewell'ı satmak zorunda kaldım. üstüne barış özbek ve ayhanı sattım. onlar zaten gitsinler. neyse zar zor kadlec ve traore yi aldım. ciddi anlamda nakit sıkıntısı çektiğim için ve arda da sözleşmeyi kabul etmediği için schalkeye 16 milyon lira gibi ucuz fiyata sattım. yerine birisini alamadım o sene de öyle gitti. ama 3. senemde öyle bir transfer bütçesi verdi ki yönetim dudağım uçukladı. 67 milyon lira verdiler ve sayesinde babel(beleş), ben arfa(beleş), wijnaldum, miranda, rafinha, sanogo gibi yıldızları kadroya dahil ettim. şuan ligin tozunu atıyorum tabi.
türkiye ligi nde herhangi bir takımda kariyer açanların batuhan karadeniz den çok çektiği oyundur. adam durup durup sizin maçlarınızda gol atıyor. senede attığı 9 golün 5 i size attığı goller oluyor yahu.
evet bakalım 2011 beni ne kadar kısa bir süre zarfında kanser etmeyi başaracak diye yükledim oyunu. her zaman olduğu gibi beşiktaş'ı aldım ve transfer yapmam için ne kadar bütçe verdiklerine baktım, "evet şampiyon oluruz bu sene amk" opsiyonu açıkken 3.3 milyon euro veriyorlar. evet bu takım quaresma'yı guti'yi o aralıklarda paralarla alıyor zaten değil mi?
11.2.1 eklentisini yükleyerek daha keyifli maçlar izleyebileceğiniz oyun. orijinal sürümdeki, oyuncunun kanatta topu aldığım zaman ceza sahasına doğru ilerlerken belli bir noktadan sonra süzülmesini düzeltmişler nihayet. ruh gibi süzülüyorlardı. ayrıca, birkaç görsel değişiklik ve menü renklerinde yumuşama da söz konusu. kaleciler daha hareketli. penaltı atılırken mal gibi kalenin orta noktasında durmak yerine iki köşeden birine uçuyorlar artık. farklı gol sevinçleri de eklenmiş. bana mı öyle geldi bilmiyorum ama kolbastı eklemişler bence. ve son olarak, approach to sign'a düşen yaşlı kurt savioala'yı alın. ucuz. eklentiden önce 90dk'yı çıkartamazken, eklentiden sonra takır takır top oynuyor.
yaklaşık beş senedir football manager oynarım. delicesine oynardım, sabahlardım ama 2011 bende hiçbir heyecan ve şevk bırakmadı, bir saatten fazla oynayamıyorum. galiba yalnız da değilim.
Geçirdiğim ilk sezon gayet gerçekçi olup, Ligin dengeli geçip, sürprizler yaratmadan bitmişti. ikinci sezonumda gerek staff olarak gerekse kadro olarak bir ince revizyona gittim. Çok fazla dengeleri sarsmadan ikinci sezonumda tadında gitti ki; gel gelelim 3. sezondan sonra oyunda gerçek dışı durumlar, absürdlükler vuku bulmaya başladı. Bunlardan bazıları:
1. Anelka'nın Giresunspor tarafından trial a çağırılması,
2. Arda'nın 2.2m olan 2016 ya kadar olan sözleşmesinden mutsuz olup benden 9m istemesi,
3. Gerard'ın Galatasaray'a 8m ücret ile teklif edilmesi,
Anlam veremedim. Devam ediyorum ama eski tadı vermedin be sega...
son dakika golü yediğimde hayata küstüğüm, transfer sezonunun benim için çok heyecanlı geçtiği, takımdaki bir oyuncu upset olduğunda uyuz olduğum, bazen oyunla gerçek hayatı karıştırdığım ama ne olursa olsun vazgeçemediğim şahane oyun. seviyorum seni gerçekten.
teknik direktör olsam yılmaz vuraldan daha beter bir teknik direktör olacağımı anladığım oyun. beni ne eski sevgili, ne ders, ne okul ne de başka birşey bu kadar sinirlendirmiştir arkadaş. galatasaray adamı öyle bir çıldırttı ki, mouse u fırlattım. parçalandı garibim. sonra döndüm laptop'a bi tane yapıştırdım. üstüne bir de arkadaşın üstüne yürüdüm. işte fm adamı böyle yapıyor.
üç buçuk ve üzeri yıldıza sahip oyuncuların, yaşa başa bakılmaksızın oynatılması gereken oyundur; hayatımın oyunudur, amiga 500'dür, x-xopy'dir, candır..