mükkemel başlangıcı ile hayal kırıklığı içerisinde biten bir amerikan dizisi. en azından o saçma son için lost gibi yıllarca beklememesi en azından sevindirici olmuştur. bu dizi senaryo yazmanın ne kadar zor olduğunun canlı örneğidir, yazdığın senaryonun sonunu bilmiyorsan her an sıçabilirsin.
sanırım atv dizinin iptal edilip apar topar bir final yapıldığını bilmiyor ya da 22 bölümlük bir dizi olduğu için ucuza gelmiştir, bu sebeple de yayınlanacak olabilir. * gelgelelim dizi güzel başlar, konusu da iyidir, adamı sarar sarmalar, bölüm sonlarında şaşırtır fakat ortalarına doğru saçmalama yoluna girer. bu nedenle kısa ömürlü bir dizi olmuştur.
lost bittiğinde "yaa ama cevapsız sorular" diyenlerin izlememesi gereken dizi. süperdi, tadı damağımda kaldı orası ayrı, ama bi dizi bu kadar mı bağlanmadan biter yahu!
--spoiler--
2016 teorilerimiz yalan oldu, asla öğrenemeyeceğiz. simon'ın durdurma niyetiyle oturduğu bilgisayarı ele geçirenler kimdi? onlar çökertilemedi. janis'i alıp gitti o lita denen karı. hiç almasa daha iyiydi... en azından janis konusu bi yerlere bağlanmış olurdu. mark'a ne olduğu muamması zaten var. domino taşlarının olayını çözemedik. o denklemden çıkan wave muhabbeti de çözülmedik şekilde kaldı. sonra zoey'e ne oldu? amerika başkanıyla ilgili bi telefon açmıştı wedeck, o iş ne oldu? karı başkan olmadı sanırsam, ama aaron boşuna mı gitti afganistanlar'a? orda dehşet bi ipucu yakaladı, içinde patladı, dizi bitti. birkaç bölüm hadi geçtim birkaç bölümü, bir bölüm daha yayınlayıp bağlayamazlar mıydı canım diziyi? lost başlı başına "gizem" temalıydı, onun gizemli bitişine bişey demedik, ama flasforward gibi her verdiğini bi şekilde bağlayan diziye yakışmadı bu final.
--spoiler--
benim hala umudum var. belki birgün biryerde bir kanal alır 2. sezon flashforward der buralar sevinç gözyaşı entryleriyle dolar.
an october six the two thousand ten diye başlayınca birden korkmaya başladığım ve herkesin 2 dakika 17 saniyeliğine geleceğini gördüğü o mükemmel dizi. ama sonu nasıl bitti hiç bilmiyorum.
bence tutmamasının en büyük nedeni lost. lost'un olayı neydi? her bölümde milleti daha da heyecanlandırmak, sorular sordurtmak, gaz vermek. ama finali hayal kırıklığına uğrattığı için seyirci lostvari bir diziye güvenemedi.
insanı gerçekten etkisinde bırakan ve günlük sorunlardan bir süreliğine de olsa uzaklaştıran fantastik bir dizi (idi). özellikle janis rolünde oynayan hanım kızımız söylemesi ayıp olmasın bendenizin feci halde hoşuna gitmekteydi. konu ve senaryo çok orijinaldi. ama nedense dizinin devamı gelmedi. ben de dizinin hayranlarıyla aynı yorumu paylaşıyor ve amına koyayım abc yönetimi diyorum. hatta bir adım ileri gidiyor, topunuzu sikeyim nbc çalışanları ayakta alkışlasın diyorum, cbc personeli de bakıp osbir çeksin. oh be rahatladım.
oyunculuklar kötü olsa da konusu sağşlam olduğundan beni bağlamış dizi. lost'un son iki sezonu gibi gelecek bölümler üzerine milyonlarca fikir öne sürülebiliyor. fakat yapımcılar filmi reyting almıyor gerekçesiyle bitirdiler.
dizi de benim takıldığım bişey var bu adamlar ilk önce küçük bi alanda yapıyorlar deneyi, anlamadığım bi nedenden dolayı tüm dünya ya yapıyorlar ve ikincisini yapmakta da kararlılar. tamam da hacı sen kendine yapsana bunu git geleceğe gör bakalım ne var ne yok, sayısal loto piyango idda sonuçlarını al gel. benim gibi küçük fikirli bi adamdan bile bak nası fikirler çıkıyor. gerçi hellinger denen adam bunu yapmış krizden önce emlak işine girip bütün mal varlığını nakde çevirmiş, ama bize bunu dünyaya neden tekrar yaşatmak istediklerini açıklamadılar.birkaç kelime de bazı oyunculara etmek istiyorum.
bunun dışında da fbi harbiden bu filmdeki gibi çalışıyorsa vay amerika'nın haline. adamın karısının telefonuna mesaj geliyo sorunu çözmek adına mark olum sen mi attın bak doğru söyle diye ikna edici bir yöntemle yaklaşıyor.
kanserli adama da değinmeden geçemicem, sen güzelim kızı bırak bi japonun peşinden yürü. kavuşma sahneleri güzeldi tamam japon fantezimde var o da tamam ama yine de o kız bırakılmaz be hacı.
demetri'ye noldu anlamadım. o zoey hiç olmamıştı zaten ona. demetri'yi sezon boyunca her an yicek hissi uyandırmıştı bende. layığı janis'te değildi tamam ama o zenci hatundan sonra öyle bişeyi hakediyodu. son bilinç kaybında da gelecekte bişey göremezsen sana anıra anıra götümle gülerim.
sozüm sana penny (mark'ın karısı) durum ne olursa olsun gözlerini pörtletip şaşkın bir ifadeyle bakıyosun, bu kadını memnun etmek olanaksızmış gibi geliyor her gördüğümde. laf aramızda az orospu değilmişsin.
dizi güzeldi güzel olmasına da sezon finali ve son bölümler aceleyle çekilmiş gibi duruyordu. ayrıca onca cevapsız soru bıraktı arkasında. kadın markı mı seçti lyodu mu? demetri öldü mü ıssız acun kaldı mı, kanserli doktor japon kızla mutlu oldu mu, boğulan kız o adama aşık oldu mu, tracy neden o köyde bayılmadı vs vs vs. cevaplayabilen varsa pm atsın.
senaryosunun özgünlüğü ile lost'tan sonra belki de en iyiler listesine yerleşebilecekken, tek kelimeyle harcanmış dizidir. onca gereksiz amerikan yapımı dururken bu güzelim diziyi harcamanın mantığının ne olduğunu izleyici hiçbir zaman kabullenmeyecektir.
