peki ama "insan nedir?" diye bir soru sorsak cevabımız ne olacak; doğal bir hücre yığını mı? falanca ya da filanca şahıs mı? peki bugün yaşayan insanların tamamı ölse medeniyet bir anda ortadan kalkar mı? eğer bilgi birikimi, teknolojisi, perspektifi vs. ile kültür tek tek insanlardan bağımsız olarak devam edebiliyorsa, ve yetmeyip üstüne bir de her yeni doğan insan evladına neleri öğrenip bu süregelen medeniyetin neresine nasıl katkı sağlayabileceğini ayarlayabiliyorsa, yani sistem sürekli insanları kendi gelişimi doğrultusunda üretip tüketiyorsa bu medeniyetin "gücü" nereden geliyor?
cevap "insandan" ise yine başa döneriz: "hangi insandan?" medeniyet bir bütün ve eyleyici bir güç olarak hem tek tek bireylerden, hem onların gruplarından, hem de o esnada yaşadıkları çağdan daha büyük ve daha aşkındır. bizler altı üstü hammaddeyiz...
ve bu medeniyetin arkasındaki gücü değil göstermek, tanımlamak dahi bugünün sosyal, felsefi vs. yöntemleriyle mümkün değildir. fiziksel olarak zaten mümkün değil; nihayetinde insan aktiviteleri doğal değil yapaydır. "yapay" doğal'ın zıttı demek: bu nedenle doğa yaratamaz ama dönüştürür, beri tarafta insan yaratır.
peki çapını, ya da gidebileceği son noktayı kestiremesek dahi medeniyetin gücünü inkar edebilir miyiz? hayır.
ama bu güç "varlığının çapı" (insan aklına bağımlı olması, evrimsel gelişim haritası, doğaya hükmetme yeteneği vs.) dolayısıyla ispatlanabilir.
yani "allah'ın gücü" meselesi "allah'ın varlığı" sorunu ispatlandıktan sonra tartışılabilir. allah'ı keyfi olarak "var" sayarsak -ki inananların yaptığı tam olarak budur-, o vakit fiziksel ya da düşünsel tüm "gücü" rahatça yine bu allah'a havale etmek mümkündür.
ve allah'ın varlığının ispatlanması için diğer varlıklarla kurduğu ilişkinin biçimi, mekanizması vs. açıklanmalıdır. tıpkı birşeyleri yaratan insanın bu şeylerle girdiği ilişkinin defalarca ve her açıdan gösterilebileceği, tekrarlanabileceği gibi. bu ispat yükümlülüğü ise allah'ın var olduğunu iddia edenlerindir: yoksa bir ton kültürün uydurduğu binlerce masal var; senin masalının gerçekle olan bağlantısı nerede? kusurlu doğaya mükemmel diyerek, buna inanarak bir de üstüne "kaynağı benim allah'ım" demek mi?
ben de yaparım aynısını, ispat yükümlülüğü diye olan hadiseleri işaret etmek yeterliyse ve kimse "nasıl" ve "ne şekilde" diye sormadıktan sonra gayet kolay.
yani önce varlık olayını halledelim, gücü sonra düşünürüz...