ultra zengin olmayan sözlük yazarlarının hepsinde görülebilen tedirginlik hadisesidir.
Mekana dışarıdan şöyle bir göz atarsınız az çok kafanızda hesabı hayal edersiniz, bir anlık cesaret ile gözünüzü karartıp girersiniz.
işte film tam burada kopar. artık iş işten geçmiştir. kimi barlarda bira 45 lira, cafelerde kasenin içinde 2 top dondurma 10 lira, 1 bardak çay 4 liradır. En kötüsü yanınızda bunları hesap ettirmenize mani olan arkadaş, sevgili, dost olması. içten içe giydirilmesi kemirir, yer bitirir. Artık bedeninizi bu işletmeye geçirmesi için salarsınız. farklı mekan keşfetmeye çıktığınızda bu tedirginlik tekrarlanarak hastalığa dönüşebilir.
akp seçim kazandıktan sonra yaşanan tedirginlikle aynı tedirginliktir.
Genelde ilk tepki "ben bi çay alayım, sen de çay dimi aşkım?"dır. Yaş taşa oturmaktan daha rahatsiz eder.
Menünün deri kaplama olması, müziğin ve ortamın loş olması, çayın alengirli bir fincanda gelmesi tehlike çanlarıdır.
Afilli duruyosa tahmin edilir ama yaninizdakilerin israriyla girilir. Ee onlar yerken bakmak da olmaz. Iyi kotu bir seyler yenilip icilir mecburen.
Gunluk max harcama tutarinizin bi iki kat ustune cikilir.
Hesap faslinda o pos cihazinda rakamlar tuslanirken yasanan his var ya anlayamazsiniz...
çirkin kızların ve fakir erkeklerin başlarına gelmesinden korktukları eylem. mavi önlükleriyle deve cüce oynamaya benzemiyor bu oturmak. bünyelere acı koyuyor.
