halk arasında "aldığı paranın hakkını veremeyen futbolcu" olarak da tanımlanan, yüksek bedellere mal olduğu halde kendisinden beklenen futbolu oynayamayan futbolculardır. hatırladığım ilk örneklerden birisi 1990 yılında galatasaray'a 6 milyara transfer olan roman kosecki dir. adam her gol kaçırdığında magic box spikerlerinden bülent karpat "6 milyarlık futbolcu bu golü kaçırır mı?" diye yorum yapardı. sonrasında 1995 yılında beşiktaş a 70 milyara transfer olan ertuğrul sağlam da aynı akibete uğradı. beşiktaş'ta oldukça başarılı olmasına rağmen uzun süre aldığı para konuşuldu. en tipik örneklerden biri de fenerbahçe'ye 1996 yılında 125 milyara transfer olan tarık daşgün dür. o sene çok çalkantılı geçtiği için tarık arada kaynadı ama o zaman için rekor bir transfer ücretine mal olan tarık'ın fenerbahçe'ye hiç bir şey vermeden gitmesi belki de bu başlığın kralı olması için yeterli sebeptir.
günümüzdeki örnekleri ise; beşiktaş'ta rodrigo barbosa tabata, fenerbahçe'de mehmet topuz, galatasaray'da ise elano blumer. daniel gonzalez güiza bence bu gruba girmez. çünkü bir futbolcunun maliyeti; satış fiyatı ile alış fiyatı arasındaki farktır. mesela anelka'nın fenerbahçeye maliyeti çok düşük olmuştur, çünkü alınan fiyata yakın bir paraya bolton'a satılmıştır.