ben genel olarak tezgahtara oynuyorum. hani tezgahtarlar da çok yüksek gelirli insanlar olmadıklarından " ya topraam sen olsan buna bu parayı verir misin amk?" diyorsunuz samimi ve içten bir şekilde, tezgahtar ufaktan tebessüm ediyor, sizde inceden uzuyorsunuz. afiyet olsun.
gereksiz yalandır.
çok pahalı deyiniz.
o kadar.
onu satan tezgahtarın maaşı yok belki o kadar.
ayrıca, paran olsa bile, fayda maksimizasyonu yapıyorsun unutma. ( (bkz: mikro ekonomi))
neden utanasın ki?
ayakkabı mağazası - "bu ayakkabının 50 numarası var mı?"
giyim mağazası - "bunun 5XL'ı var mı?"
herhangi bir yerde her türlü tutar - "ben ilk defa çıkıyorum da, şöyle bir piyasaya bakayım dedim."
yanınızda bir arkadaş varsa;
tezgahtar: nasıl oldu beyfendi?
bassguitar: vallahi bilemedim. pek içime sinmedi.
arkadaş olayı hemen anlayarak: bence acele etme alırken. biraz daha etrafa bakarız.
bassguitar: doğru diyorsun. almışken içime sinsin... kaça kadar açıksınız?
tezgahtar: saat 22.00 a kadar buradayız beyfendi.
bassguitar: tamam o zaman bunu birkaç* ayırabilir misiniz bir kenara? nolur nolmaz?
tezgahtar: tabi ki... kasanın yanına bırakıyorum.
bassguitar: teşekkürler. biz bir şöyle etrafa bakalım, gelelim o zaman...**
ankara da armada nın açılışına gitmiştik. *
gezdik dolaştık arkadaşla, ergen aklımızla, en güzel tezgahtar ablanın olduğu mağazaya yanaştık.
herşey o kadar pahalıydı ki elimizde avucumuzdaki ile bırak almayı kabinde deneyelim desen denetmezler. bi mont gibi birşey bulduk etikete baktık, kenarından alınabilitesi var gibi görünüyordu. neyse giydik üzerimize aynanın karşısına geçtik fenaaa...
aman allahım cuk diye oturdu resmen üzerimize. neyse arkadaş dediki "alamaz mıyız lan bunu, annemin kartı bende çok kızar ama alalım?"
"dedim olum bu kadar para verilir mi?" derken biz kasaya doğru yaklaşacaktık ki birden etikete bir daha bakalım dedik;
inanın bana yalan söylemiyorum bizim 75tl ye çok dediğimizi düşünürsek o mont 750 tl idi o zamanlar. hiç ses etmeden yerine usulca koyduk, zira o fiyatın biraz üstüne, babam 89 model renault tx ini satıyordu. *
girmişken almamak olmaz, taş gibi ablalar ilgileniyorlar ilk gün diye falan. nasıl mahcup oluyoruz, nasıl eziliyoruz bir an önce basıp kaçmamak için zor dayanıyoruz. neyse baktık kenarda eldivenler var dedik lan gel eldiven alalım. en ucuzu odur işte ne olacak. gittik baktık üzerinde etiket yok ama eldiven be birader, ne kadar olabilir ki? ablam baktı etti bizle gene ilgilendi falan bizim arkadaş ne kadar bu diye sormuş bulundu ona da şimdinin parasıyla bir eldivene verilemeyecek bir fiyat dediler. kont muyum, lord muyum amk eldivene o kadar para vereyim? tabi bizim uyanık arkadaş o parayı duyunca
-eldiven çok güzel, çok güzel de bu kadar ucuza neden satılıyor anlamadım ama bu renkler ne yaa ?
falan diye basınca salvoyu bi rahatladım, gevşedim. dedim burdan da yırtarsak bir daha maltepe pazarından başka yere girip çorap sorarsam namerdim.
kasiyer kız o kadar tatlı bir gülümsemeyle; bir dakikamızı istediki,
"bütün dakikalar senin olsun, bana ne lazım bu saatten sonra dakika* dememek için zor tuttum kendimi.
derken o lanet bir dakika zırt diye geçti gitti elinde bir katalog ile ahu gözlüm, güzel yüzlüm, tatlı sözlüm geldi;
-"145 tane renk seçeneği. istediğinizi beğenirseniz depodan hemen çıkarırım" dedi.
ondan sonrasını hatırlamıyorum, en son o kadar utanmışım ki beni bayıldığım için orada ki ambulansa almışlar. yanımda ki kurnaz ise en son lacoste un önünde ağlarken başına diğer mağazanın kasiyerleri toplanınca 4. kattan aşağı salıvermiş kendini.
o gün bu gündür ne lacoste a yaklaşırım. nede o mağazanın olduğu avm katlarını gezerim.
armani mağazasındayım,
-bu deri ceketin fiyatı ne kadar acaba ?
+4700 tl yüzde 20 indirimli fiyatı efendim,
-hmm taksit yapıyomusunuz?
+evet efendim yapıyoruz karta göre 5-8 arası değişiyor,
-hmm 24-36 aya filan bölseydiniz olurdu ya neyse iyi günler(bölselerde almazdım gerçi ama neyse)
beymen mağazasında.
+ ayyy bu elbise süpermiş ya ne kadar acaba?
- 2500 tl efendim.
+ ayy rengi soluk gibi sanki bunun.
- olur mu efendim aynısından bir tane daha var getirebilirim.
+ yok ya hevesim kaçtı.
ve oradan koşarak ve kahkaha krizine girilerek uzaklaşılır.
"mağazalarda uydurulan yalan" denilince bir de diğer taraftan düşünülebilir:
-ne kadar bu montun fiyatı?
+275 efendim
-ne 275 i yaa?
+ama çok kaliteli bir ürünümüzdür, yeri de güzel, çok alan oldu bunlardan. hiç şikayet edeni görmedim. *