Bir kirpi, sevişmek için bir elbise fırçasının üstüne çıkmış ve bir süre sonra inince de şöyle demiş:
- Herkes hata yapabilir.
* * *
Bir Fransız mizahçısı da şöyle diyor:
- Esas olan hatadır. Doğru ise, hatanın yanılmış bir biçimi...
* * *
Şimdi insanın aklı takılıyor; Hazineden geçinmeli mesleksiz mevki sahiplerinden biri, yediği nanelerin ima edildiği kaygısına kapılarak, kirpi fıkrası hakkında şöyle bir demeç verir mi acaba:
- Durup dururken bir kirpi fıkrasıyla, ülkenin yönetimini sinsice yıpratmaya çalışanlar, vatanın içerideki düşmanlarıdır. Hadleri bildirilecektir. Ne milletimiz bir elbise fırçası, ne de onun üstündeki devlet bir kirpidir. Kaldı ki kirpiler de, en yararlı canlılardandır; yılanların üstesinden sadece onlar gelebilir. Vatanın içerideki düşmanları olan yılanlar, korksunlar kirpilerden.
* * *
Dünkü gazeteler, sürmanşetlerinde ay yıldızlı milli takımımızın, 3 maçta 13 gol yiyen Estonya karşısında 0-0 berabere kalarak, 2 puan kaybettiğini haberleştirmişlerdi.
* * *
Böyle bir futbol haberini, eleştirici bir üslupla sürmanşetlere çıkarmak da ne demekti?
Top yuvarlaktı, kaleye girerdi de girmezdi de...
Formalarında ay yıldızı taşıyan bir takımı, kasıtlı bir yıpratmaya uğratmak; her gün direkleri daha yükselen bayrağımıza da, milli olmakla gurur ve şeref duyan milletimize de bir hakarettir.
Herkes haddini bilmeli ve ay yıldıza uygun hareket etmeli...
* * *
Dünkü Milliyet'te Metin Münir, Bazıları rüşvet sever başlıklı yazısına şöyle başlıyordu:
Ülkelerin yolsuzluktan ne kadar arınmış olduklarını liderlerin beyanları değil, uluslararası objektif ölçümler tayin eder.
Bu ölçümlerden belki de en iyi bilineni Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından hazırlanandır. Örgüt her yıl yayımladığı Yolsuzluk Algılama Endeksi ile ülkelere ayna tutuyor.
Birkaç gün önce yayımlanan son endeks Türkiye'nin dürüstleşme ve temizlenme konusunda daha bir fırın ekmek yemesi gerektiğini gösteriyor.
Türkiye 180 ülke arasında 58'inci sıradadır.
...Buna bakıldığında diyor Uluslararası Şeffaflık Örgütü Türkiye’nin yine sınıfta kaldığı, en hafif ifadeyle, oldukça başarısız bir seviyede bulunduğu ifade edilebilir.
* * *
Vatan sevgisinin tahtında oturan resmi bir sözcü, şöyle yanıt verebilir böyle bir belgeye:
- Türk'e Türk'ten başka dost yoktur. Uluslararası Şeffaflık Örgütü de, tıpkı Lord Byron'lar, Victor Hugo'lar, Hammer'ler gibi bir Türk düşmanı...
* * *
22 Aralık 1914'te Enver Paşa'nın emriyle, Sarıkamış'ta Rus işgaline karşı bir operasyon başlatılmış ve -20 derece soğukta, kaput ve postaldan dahi yoksun donanımsız 93 bin Türk neferi, 14 günde donarak ölmüştü.
* * *
Bu büyük fiyasko da, hiçbir zaman yeterince vitrine çıkarılmadı.
Besbelli ki kirpi, yanlışlıkla elbise fırçasının üstüne binmişti.
* * *
Şiddet eylemcisi Kürtlerin, hukuksal açıdan suçlu vatandaş mı, yoksa düşman mı sayılması gerektiği sorulduğunda ise, yanıt:
- Vatan söz konusu olduğunda, hukuk teferruattır...
* * *
Hukuk teferruat olduğunda, Hazine'den geçinmeli mevki sahipleri ne olmakta; diye sorulduğunda ise, kimse:
- Devlet, çeteleşmeye başlar, diyememekte.
* * *
19 Mayıs 1919'da Bandırma vapuruyla Samsun'a çıkan Gazi ile birlikte olanlar arasında, Miralay Refet Bey de vardı.
Miralay Refet Bey'in biyografisi, şaşkınlıktan insanın ayaklarını ağzından çıkartır.
* * *
Miralay Refet Bey, Gazi ile birlikte Samsun'a çıktıktan sonra Erzurum ve Sivas kongrelerine katılmış, Sivas Kongresi'nde de Amerikan mandasını savunmuştu.
* * *
Daha sonra I. TBMM'ye izmir milletvekili olarak seçildi ve Dahiliye Vekili oldu.
* * *
Daha sonra da II. TBMM'ye istanbul milletvekili olarak katıldı ve Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan istifa ederek, ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Fırkası'nı kuranlar arasında yer aldı.
* * *
1926'da Mustafa Kemal'e karşı düzenlenen izmir suikastı ile ilgili olarak, idam istemiyle istiklal Mahkemesi'nde yargılandı ve aklandı.
* * *
1922'de istanbul'un işgali sırasında istanbul'a giren ilk komutan da, yine General Refet Bele olmuştu...
* * *
100 yıldan bu yana ne zaman siyasal ve siyasetle kelepçelenmiş olan askeri ayrıntılar şeffaflaşmaya başlasa; nedense Hazine'den geçinmeli mevki sahiplerinde de, zincirleme bir öfke patlaması gerçekleşiyor.
* * *
Bir türlü gelişmiş olamayan 3'üncü dünya ülkelerindeki diktatörlerle, diktatörlüğe özenen bazı militerlerde; kendini süper bir güç olarak görme megalomanisi de nedense azgınlaşmada.
Ve oralarda hatalar da, hiç yanılgıya uğramayıp, doğruyu somutlaştıramıyor.
* * *
5-10 yıl sonra kim bilir neler yazılıp konuşulacak ama; genellikle kutuplaşmalar keskinleştiğinde, çalkantılar daha uzun sürüyor ve değişen konjonktürlerin algılanamaması yüzünden, çok genç ziyan olup gidiyor.