karikatür dolayısı ile "Çizgi"nin gücü bir başka... Bazen, "2 cilt kitapla" anlatılabilecek bir olay; çizgi ile bir kareye sığdırılabiliyor!, Hem de; "az" ama, "öz" bir sözle!.
askeriyedeki "fişleme"leri ve okullardaki "şişleme"leri! anlatan karikatürler yayınlanıyor zaman zaman. Bu iki olay, ancak bu kadar meczedilebilir ve ancak bu kadar "öz" anlatılabilirdi,
Gerçekten de, bir dönem; "şişleme" ve "fişleme" tartışmalarıyla geçti, Türkiye; "büyüklerin fişlediği, küçüklerin şişlediği" bir ülke haline geldi! Ya da "fişlendiği" veya "şişlendiği" bir ülke!.
peki çocuklarımıza ne oluyor böyle?
Kuru ve kör bir inat uğruna, "Kur'an kursları"nı yasaklayıp, imam Hatip Liseleri'nin "orta" kısımlarını kapatan ve "başörtüsü"nü yasaklayanlar, dayattıkları sistem'in yol açtığı tahribat konusunda ne düşünüyor, bilinmez ama; köylerinden ve ailelerinden koparılan çocukların kalmak zorunda bırakıldığı "yatılı bölge okulları"nda, rezaletin, sapıklığın ve "tecavüz"lerin bini bi para!.
Son zamanlarda, bunlara bıçaklamalar eklendi, Bu da, din, iman ve ahlak tan söz eden öğretmenlerin dışlanmasının ve "karma eğitim modeli"nin dayatılmasının bir sonucu!, Batı ülkeleri, "kız-erkek karışık eğitim"den vazgeçmenin yollarını ararken; Türkiye'de bunu istemek, neredeyse "gericilik" nişanesi.
Eğer "karma eğitim"e karşı çıkmak "gericilik" ise, "ilericilik" ne?.
Öğrencilerin kızlar yüzünden birbirlerini bıçaklaması ve kendisinden daha küçük yaştaki çocuklara tecavüz etmesi mi? Bu mu ilericilik? Bu mu çağdaşlık?
işte, karma eğitim'in sonuçları ortada, Hemen her gün, bir okuldan bıçaklama haberi geliyor!. Aynı sıklıkta olmasa da, "yatılı bölge okulları"nda yaşanan "tecavüz" olayları ise; ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda!
Peki, sebebi ne?
Sebebi, insanımızın "manevi bir boşluk" içine itilmesi operasyonlarından başka bir şey değil. 28 Şubat süreciyle birlikte, "dindar" insanların yüreklerine "korku" salındı!, Kur'an kursları kapatıldı, imam Hatiplerin köküne kezzap döküldü ve başörtüsü yasaklandı. "Televole" pompalamalarıyla aileler parçalandı.
Peki, sonuç ne?
Sonuç ortada:
28 Şubat'ın sembolü "tank"ların yürüdüğü Sincan'da, bugün "15-20 kilisenin faaliyette olduğundan" söz ediliyor, Tabiat, elbette boşluk kabul etmez. Nitekim, Kur'an kursları'nın yasaklanmasıyla doğan boşluk, bugün apartman altı kiliseler tarafından dolduruluyor.
"Yurtsever" oldukları iddiasıyla "postmodern darbe" yapanlar, nasıl bir kaos'a ve manevî bunalım'a yol açtıklarının farkında mıdır acaba.
Düşünebiliyor musunuz;
Devletin bir memuru, bir başka memurunu fişliyor. Belki, onu da fişleyen bir başkası var.
O kadar acı ve utanç verici ki, devlet kendi memuruna güvenmiyor ve onu takip ettiriyor. Peki, takiple görevli memura güven duyulabilir mi?
