Yunanca 'paradeisos', ingilizcedeki 'paradise'a köken olmuştur. Paradeisos ise Farsçadan gelir, pairi-daeza.
Biz de buna Firdevs demişiz, cennettir veya cennetteki bir bölgenin adıdır.
bu firdevse son yazışım. O modern dünyanın yanılgısına bağlandı ve küçücük şeyler için değiştirdi hudutsuz değerleri.
Firdevs
seherle ilk soluk güne
bir veda düne
merhaba yeni hayallere
bu gönül onca umut arasında
nasıl dayanacak haber-i firkat-i güle
ayrılığı haber etse saba
daha henüz varmışken sabaha
Ya sürur gelmezse
bir mehveşe müptela olmuş gönlüme
yalnız bir mihman ise vuslat hayali.
Bir cennet sabahı istedim
Bağladım ruhumu o gül kokusuna
Ne zormuş bilmedim firdevsi sevmek
irkilmek her gül rengi gördüğünde
Neden anlamsız neden? en kıymetli cevher ellerinde. Ellerinde yüreğim, ruhum, ellerinde sevgim. Bir ömür yoluna kurban ellerinde Daha ne istersin? Ölmekten bahsetme öldürme beni.
mantığınla yaşayacaksın, mantığınla öleceksin. sonra göz görmese gönül görürmüş hiç bilmeyeceksin. güvenmeyeceksin hiç bir şeye ve hiç kimseye, koca ömrü iyiliğe teslimiyetsiz geçireceksin. teslimiyet körlük mü? bağlanmayacakmışsın hiç bir şeye körü körüne! o zaman dinle: ben bağlandım mükafatına inanıp, azabından sakınıp rabbime,
sonra bir nefes aşka 'körü körüne'. öyle diyorsun ya: körü körüne'.
asıl körlük manayı görmemekte. farketmemekte ruhundaki koca gediği!
sen şimdi git ne olur git. bir daha hiçbir şey olarak dönme! ben yapamam sen yap. çünkü ben kendi ellerimle yaralanmaya alışmadım, ama senden gelen acıya sonuna kadar açık kapım.
neden sorusudur. Oysa onda kanadını yakan bendim. Doğru diye yalanlara bıraktı kendini. yalan firdevs yalan! Herkes yalan, bildiklerin, düşündüklerin yalan! Göreceksin ama neye yarayacak? hepimiz bitmiş olacağız çoktan.
ona yürürken ateşe basmayı öğrenmektir. Her şeyin yalan olduğu dünyanın en büyük yalanıdır. sevgi yalansa en büyük yalan olmalı çünkü daha gerçek bir şey bilmedim ben.
naif bir cennet bahçesi beklerken küçük, kuru toprak parçası bulmaktır. Soğuğunda erzurum'un, uzaklığında malatya'nın, imkansızlığında antep'in bir tılsım bulmaktır. Toprağı sevmek, toprağı özlemektir. Kurutmak ruhun güllerini o kupkuru toprakta... O ruh ki aşkla yükselmiş.
biraz uçup sonra yere konmaktır. Ayaklar er yada geç yere basacak, her rüya gibi bu rüya da son bulacaktır. 'keşke yüreğimi çıkarıp gösterebilseydim' diye yazarak sterilizasyon poşetlerinin üzerine ve o saplanmış tirnefi çekip almaktır üstüne dolanmış pür-pak duygularla birlikte.