Kitaptan;
insan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Ötekini keşfetmek.
çok methedilen -daha yeni çıktı ne ara okudunuz anasını satayım- elif şafak romanı. kitaba daha bugün para baymışken ne zaman kavuşacağımı çok merak etmekteyim sözlük...
okudum ve beğendim aslında.tam elif şafak tarzı yazılar var işte birçok konuya değinmiş, güzel cümleler çıkıyor altı çizilecek.ama kapağında kendi resminin olması biraz rahatsız etti beni nedense.
kısa kısa yazılarında vurgu yaptığı noktalarla " hah işte bazen aklımdan geçen tam da bu ! " dememe sebebiyet veren kitap. elif şafak ' ın kitapları git gide beni kendine bağlıyor.
başarılı bir derleme.lakin burdaki uslubu daha derlitoplu, şaşırtmacadan uzak, yer yer fazla naif ve sakin. bu sebeple romanları her daim daha etkileyici.
kitap içindeki çizimler gerçekten etkileyicidir ama kitap akışı o kadar da iyi değildir bence daha iyisi olabilirdi kendine çok dönmüş sanki liseli bir ergen hayatını anlatır gibi denemeler var içinde ilk başta evet güzel gidiyor derken sonlara doğru tıkanabilirsiniz.
Balondan görünen dünya'da melankolik olduğunuz bir günde gidin kapadokya'ya balona binin, yukarıdan bakın... demiş. iyi demiş, güzel demiş de fiyattan haber vermemiş. Balona binmek dünya para sahiden.
Yazarlığın altın formülü'nde de "öfke keskin sirkedir, kabına zarar." demiş. benim bildiğim atasözleri ve deyimlerin orjinalini bozmak anlatım bozukluğudur bir de olmuyor yani zoraki yapılmış gibi duruyor.
Ama neticede okunmaya değer bir kitaptı. Kalemine sağlık, kuvver şafak.
Birbimizden öteki'ler yaratıyoruz.Anlamadan dışlıyor,görmeden kapatıyor,tanımadan sevmediğimize kanaat getiriyoruz.Ha bire farklılıklarımıza yoğunlaşıyoruz,zerre kadar ortak noktalarımız yokmuş gibi davranarak.Birbirimize 'bizden olanlar've 'bizden olmayanlar' diye ikiye ayırıyoruz.Arada kalanlara ya da herhangi bir kutba ait olmayı reddenlere şüpheyle yaklaşıyoruz.ARAFTA kalanları anlamıyor,öteliyoruz.
kaç hayat yaşayınca yorulur insan? kaç seneden sonra yaşlı, kaç hezimetten sonra bezgin, kaç sevdadan sonra kalpsiz, kaç kelimeden sonra lal olur kişi? cümlesiyle bana tercüman olmuş kitap. sustum.
--spoiler--
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır.... Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek. Uzaktan sevmek en güzelidir bazen.
--spoiler--
"biraz ordan, biraz burdan" bir kitap firarperest... içinde yaşadığımız dünyaya, farklı konulara, farklı açılardan bakmamızı sağlıyor. ve her Elif Şafak kitabında olduğu gibi, firarperest'te de, aklımıza kazınacak alıntılar yakalamak mümkün...hayata dair, insanlara dair, olmayana ya da olması gerekene dair.
... dogru, nereye gidersen git, kaçtıklarını götürursun beraberinde. dogru, ne kadar kilometre kat edersen kat et, yakınlasamazsın kendine, eger zihninin ve yüreginin sınırları duruyorsa yerli yerinde. dogru, aslolan hikayeleri arşınlamaktır, memleketleri degil. bunların hepsi dogru. ve her seyyah bilir ki, gittigi yerde onu gene kendisidir karşılayacak olan. kendi geçmişi. huzursuz ruhlar bilmezmi sanırsınız, ne kadar dolaşırlarsa dolaşsınlar huzur bulamayacaklarını...
hayatta bir an evvel başarmak istemek iyı bır şey degildır aslında. zira "kolay elde edilen seyler uzun surmez. bağdat'ta bir fırından gunde yüz káse çıkarken, çin'de tek bir seramik kâse üretmek kırk yıl alır. hangisi daha degerlidir?
yumurtasından yeni çıkmıs bir civciv kendi gıdasını bulup yerken, bir bebek yıllar boyu bakıma buhtac kalır. birincisi bakışlarını asla yerden ayıramazken, ıkıncisi ıçerıde yıldızlar ve galaksiler barındırabilir." -sadi