bugün zaman gazetesinde yayınlanmış olan, abdülhamit bilici'nin köşe yazısı.bu yazıyı okursanız harekatın bitmesi ile ilgili eleştrilerimin nedenini daha iyi anlayabiliceğinizi umuyorum.buyrun;
Finali de şık olabilirdi!
Ankara'da son 4 yılın belki de en önemli gündemlerinden biriydi, Irak'a yapılacak sınır ötesi operasyon. Ancak hararetli tartışmaların ve hükümet ile asker arasındaki görüş farklarının yaşandığı bu konuda adım atmak kolay değildi.
Zira Irak Savaşı, şartları değiştirmişti. Irak'ı fiilen yöneten ABD ile Türkiye'nin arasından 1 Mart tezkeresi geçmişti. Iraklı Kürtler ise ABD'nin müttefiki olmuştu.
2007'de artan terör saldırıları ve özellikle Dağlıca baskını, operasyon konusunda içerideki fikir ayrılıklarını bitirirken, başta ABD olmak üzere dünyanın da bu seçeneği anlayışla karşılamasına zemin hazırladı. Başta Washington olmak üzere Arap ve Avrupa başkentlerini kapsayan mükemmel denecek diplomatik hazırlıklar yapıldıktan sonra, nihayet operasyon için düğmeye basıldı. Aralıkta başlayan hava saldırılarını, 21 Şubat'taki kara harekâtı izledi.
Şunu inkar etmenin anlamı yok: Operasyon, Türkiye'nin kararlı tutumunun yanı sıra, Bush'un "PKK ortak düşmanımız" sözlerinden sonra ABD'nin yeşil ışık yakması sayesinde başladı. Washington, sadece operasyona izin vermedi, anlık istihbarat sözü de verdi. Operasyona dünyanın tepkisi olumsuz değildi. Herkes sınırlı tutulmasını istiyordu, ama Avrupa'dan yapılan açıklamalarda bile Türkiye'nin teröre karşı kendini savunma hakkının anlaşılabilir olduğu vurgulanıyordu.
5. günden itibaren Washington'dan, Bağdat'tan, Erbil'den operasyonun sona erdirilmesi çağrıları gelmeye başladı. Önce Pentagon'dan sızan habere göre operasyon bitirilmezse istihbarat desteğinin kesileceği söylendi. Ardından Bush, "Çabuk hareket et, hedefine ulaş ve çekil" mesajı verdi. Sonra Savunma Bakanı Gates Ankara'ya aynı mesajı getirdi. Vecdi Gönül'le yaptığı basın toplantısında konuk bakan, "çekilme takviminin gündeme gelmediğini, ama muhataplarına operasyonun mümkün olduğu kadar kısa olması gerektiği görüşünü ilettiğini" söyledi.
Bu 'çekil' baskısına Ankara'nın ilk cevabı, çarşamba günü, Bağdat'ta bulunan hükümetin dış politika danışmanı Ahmet Davutoğlu'ndan geldi. Davutoğlu'nun "çekilme takvimi yok, hedef gerçekleşene kadar kalırız" sözlerini ajanslar flaş diye duyurdu. Perşembe günü ise Erdoğan ve Gönül "hedefe ulaştıktan sonra çekileceğiz" diyordu. Genelkurmay Başkanı ise ABD'nin kısa süre talebi için "Kısa süre bazen 1 gün bazen 1 yıldır." dedi. Bu sözlerden anlaşılan, ani bir çekilme olmayacağı yönündeydi. Nitekim dünkü gazetelerin manşetleri de mesajların böyle anlaşıldığını gösteriyordu. Hatta Başbakan'ın dün akşam yayınlanacak ulusa sesleniş konuşmasında bile bu hava vardı.
Bu yüzden dün sabah saatlerinde peşmerge kaynaklarından Türk askerinin çekildiği haberleri gelince, kimse inanmak istemedi. Nihayet Genelkurmay sitesinden 15.00 gibi yapılan "kara harekatının hedeflerine ulaştığı ve tamamlandığı" açıklaması herkesi şaşırttı. Bu da ister istemez, diplomatik ve askeri safhaları başarılı şekilde yönetilen operasyonun, son aşamasının yönetimine dair soru işaretlerine yol açtı. Genelkurmay açıklamasında, 240 teröristin öldürüldüğü, örgütün tamamen etkisiz hale getirilmesinin söz konusu olmadığı, ancak bölgenin teröristler için emniyetli olmadığının örgüte gösterildiği, çekilme kararında iç ve dış etkinin olmadığı belirtiliyordu. Ancak bu argümanlar gerçek olsa da Gates'in ziyaretinin üzerinden 24 saat geçmeden verilen çekilme kararının ortaya koyduğu görüntü şuydu: 'ABD istedi, Türkiye çekildi.'
Nitekim, gelişmeyi dünyaya duyuran ajanslar da bu noktanın altını çizmeyi ihmal etmedi. Birkaç hafta daha kalınsa, çok farklı bir sonuç alınabilir miydi? Bu başka bir konu ama dün bir Arap gazetesinin başyazısı harekâtın gerekçesinin anlaşılmaya başladığını gösteriyordu. Zira Türkiye'nin önceki gün ortaya koyduğu 'çekilme yok' pozisyonunu savunan yazar, ABD'nin PKK ile savaş için Irak'ta bulunan Ankara'ya çekil baskısı yapmasını eleştiriyordu. Halbuki bu kadar kredi verdiği Türkiye şimdi tavır değiştirmişti.
Çekilme kararının hangi saikler altında verildiğini; kamuoyuna sanki birkaç haftalık esneklik gösterecekleri imajı veren Amerikalı yetkililerin kapalı kapılar ardında verdikleri mesajların içeriğini, Afganistan'a asker talebiyle bu hadise arasında bağlantı olup olmadığını bilmiyoruz. Ama görünen gerçekler ışığında galiba şu kadarını söylenebiliriz: Harekâtın finali, hazırlama ve icra aşaması kadar şık olmadı.