finallerde ders çalışmak zorunda olduğunu bilen üniversite öğrencisi bu boktan histen kurtulmak için üretmiş olduğu ders çalışmama isteği ile ders dışı her şeye yönelir tabi bu insanda büyük bir mutluluk,zevk ve kafa rahatlığı hissi uyandırırı.hayatın tadı,anlamı budur.
final zamanı bir kendinden kaçma operasyonudur.ben ya kendimi uykuya veririm yada aktivite manyağı olurum bu zamanlarda.daha önce yapmadığım,zevk almadığım şeylere yönelip az zamanda çok işler başarırım.
çalışmaya başlamadan önce,çalış çalış nereye kadar diyip kitabı,defteri bi tarafa fırlatan üniversite öğrencisi elindeki ve beynindeki boşlukları doldurmak için ders dışı faliyetlere atlaması.
an itibariyle yaptığım şey. *
Edit: Birisi bu yazımı kötülemiş ben de tutuştum beni tanıyan bir hoca mı yoksa * çalışalım arkadaşlar uğraşmayın böyle kötü şeylerle **
"we don't need no education.. we don't need no thought control!" haykırışıyla şahlanır.. pink floyd'a saygı durulup.. şöyle biraz gezip tozulup.. ardından.. söylenerek kitapların başına dönülür.
en güzeli arkadaşla sıcak bir çay eşliğinde yapılan sohbet arası tavladır. sohbet de tavla da sabah sekiz'e kadar sürer ve yola çıkılır 8:30da da sınava girilir.
tipik bir öğrencilik çağı sendromudur. öğrenci olma durumu iliklerine kadar işlemiş bireyin öğrenciliğinin bitmemesi adına sergilediği takdire şayan bir çabadır. beklenenin aksine herhangi bir pişmanlık belirtisine neden olmaması da ayrı bir güzelliğidir.
bütün final, vize dönemlerinde, proje, tez ve yetişmesi gereken her türlü işte karşılaşılan istektir. sahip olunan bütün yaratıcılık, meziyetler birden açığa çıkma ihtiyacı duyar. cd' leri düzenlemek, kitapları karıştırmak, eski günlükleri, mektupları, yıllıkları okumak, hiçbir şey bulunamazsa msn' de tutulan ileti geçmişlerini okumak, albümlere bakmak, sanatsal faaliyetlerde bulunmak*, denenmemiş yemekler pişirmek, temizlik yapmak bunlardan sadece birkaçıdır.
her dönem kendi kendine verilen sözlerin(su saatte kalkip, su kadar ders calisacagim,vs) tam yerine getirilip, eyleme dönüstürülecegi zamanda, konusmanin dünyanin en basit hadisesi oldugunu göstermek istercesine tüm vaadlerin, sözlerin geri plana atilarak herhangi bir zamanda dönüp yüzüne bakilmayan olaylarin birden bire kiymete binmesi durumudur. ders calismak yerine akla hayala gelmeyen abukuluklar yapma istegidir.(örnegin; yilin 300 günü mutfaga girmeyip, her türlü yemek olayini annesine devredip, kendisini sadece yapilan yemekleri yemeyle sorumlu tutan ögrencinin, sinav zamanlari ailede ki is paylasimini yeniden gözden gecirerek, yemek yapma isini üzerine almasinin vakti geldigini birden bire farketmesi.)
hem dışarı çıkılmaz vicdan azabı çekmemek için,hem de evde oturup ders dışında herşeyle ilgilenilir.hatta günlerdir yıkanmayan bulaşıklar yıkanır,temizlik yapılır,aylardır aranmayan arkadaşlar aranır hal hatır sorulur, tv açılır,hayatta izlenmeyecek programlar izlenir,bir de tabii sözlüğe girilir,hiç girilmediği kadar çok entry girilir,sonra da böyle başlıklar okunur,yalnız olunmadığı hissedilir.
eve kız atmadan önce ortalıktaki bokserları çamaşır makinesine tıkıştırmak, bira şişelerindnen yapılmış kuleyi yıkıp kanıtları dolaba sokmakla eşdeğerdir.
final dönemi bir öğrencinin yaratcılığının en üst noktaya ulaştığı dönemdir. normalde aklına gelmicek çok ilginç ve çok zaman alacak işlerle uğraşmak için en verimli zamanlardır. ayrıca ayrı bir titizlik çöker insanın üstüne, o küçüçük oda bi malikaneymiş gibi saatlerce temzilenebilir. bi düzenlilik de çöker tabi...dolap, çekmece içleri düzeltilir yoksa insanın içi rahat edemez ders çalışırken, aklı hep o dağınık çekmece içlerinde kalır. tabi bu çekmece, dolap, temzilik işleri yaz okulunda da yapılır yaz kış temiz tutmak lazım ne de olsa...