insanları uçaklardan, otoyollardan, kamyonlardan, lunaparklardan, köprülerden korkutmak dışında hiçbir şey kazandırmamış film serisi.*
Şaka bi yana, beşincisinin açılış/ önsezi teması, Brooklyn Köprüsü'nün çöküşü gerçekten çok etkileyici bir görsel ve işitsel efekt şöleni. Serinin ikinci filminden sonraki en çarpıcı açılış.
Ardından yine aynı tema, yine aynı koşuşmacalar; hatta kimi yerlerde ölümle ilgili replikler kelimesi kelimesine aynı.
Ama efektleri ve insanların hangi saçma şekilde öleceği konusunda iddiaya girerek yerlere yatmak bakımından kesinlikle çok etkileyici.
diğer korku filmlerinden farklı olarak gerçekten iyi bir filmdir. korku filmlerindeki bağırış gürültü çığlık ve yaratıklardan korkmak yerine burda kurgu korkutucudur.
yılar önce star tv'de ilk kez izlediğimi hatırlıyorum. tabii daha sonra bu seriyi çok defa seyrettim. bu 5 filmden en beğendiğim ilk film haliyle. çünkü her şey bu filmle başlıyor. hem oyuncu kadrosuyla da göz dolduruyor. Ali Larter, Seann William Scott'ı bu filmle tanımıştım. hayranlık uyandıran bir senaryo, herkesin teker teker ve acımasız bir şekilde ölmesi filmi sevmeme nedendir. scream serisiyle bu seri benim için baş tacıdır. her açıp izlediğimde aynı tadı ve keyfi veren ender filmlerden bir tanesi. her ne kadar filmin türü korku diye bilinsede bence daha çok psikolojik gerilimdir. bu filmi de o abuk subuk korku-gerilim türü salak amerikan filmlerinin yerine koymayalım. beğenirsin beğenmezsin, saygım sonsuz. sonuçta zevkler ve renkler tartışılmaz. final destination herşeyiyle iyi ve kaliteli bir film. son olarak filminden de bir ders çıkarılacaksa ''ölümden kaçamazsın'' arkadaş.
sinema kültürü olanlar için gerçekten güzel bir seridir. anlayarak ve her sahnesine dikkat edilerek izlendiğinde, 1.serideki bir olayın 4.seride karşınıza çıkabilmesi muhtemel. serileri izledikçe ölümler daha tahmin edici oluyor ve bu ayrı bir zevk katıyor tabiki. seriler uzadıkça seyir zevki azalmış oda ayrı bir konu.
anlayanlar için filmin bütün serileri baglantılıdır. güzel bir seridir, şu ana kadar kaç kez izledim bilmiyorum. izledikten sonra da her yeri kontrol ediyorsunuz, yattığınızda duvardan üzerinize düşecek bir tablo var mı, kitaplık üzerime devrilse ne olur gibi paranoyak sorular aklınıza geliyor.
Anlam vermekte zorluk çektiğim filmlerden biri. Mutfak masasındaki su bardağını alırken yere düşürüp kırmak ve almak maksadıyla eğilirken neden orda olduğunu bilemediğimiz omlet tavasına çarpmak ve bu suretle üstümüze dökülen tavanın sıcaklığından kaçmak için refleks yapıp sıçrarken elimizi evyedeki bıçaklardan birine çarpmak ve o bıçağın havada taklalar atması suretiyle gidip masaya saplanması ve bizim de ucuz atlattığımızı düşünmemiz sebebiyle yere düşen tavayı almak için eğilirken .... öfff! Bu ne yaa!