filozofların kadın düşmanlığı

entry36 galeri0
    8.
  1. Tümeli erkeklerden oluşan oluşumlardan çıkmadıkları için, olağan.
    2 ...
  2. 7.
  3. Filozofların zamanında feminizm yoktu da ondan. Düşündüklerini söylüyordu adamlar. Gerçi onlar feminazi falan takmazdı taşaklı adamlardı hepsi. Şimdi, günümüzde, feminazilerin korkusundan bir "kadın üstün varlıktır" furyası almış başını gidiyor. Aslında herkes biliyor kadının erkekten aşağı bir varlık olduğunu. Evrim boyunca erkek daha fazla gelişti. Kadın sadece bir üreme aracıdır. Et parçasıdır. Onur, zeka, haysiyet gibi kavramlardan yoksun, yaratılanların içinde en az gelişmişi, en aşağılığı, en işlevsizi, en niteliksizidir. Sokak itinden daha aşağı bir oluşumdur. Hiçbir özelliği olmayan, erkeğin sırtından geçinen bir asalak, nihil bir parazittir. Bok kadar değeri yoktur. Hiçler arasında en hiçidir. içine döl akıtılacak bir kovadır.
    3 ...
  4. 7.
  5. Çoğu zaman Schopenhauer ve Nietzsche kadın ve evlilik düşmanı bir mizojin olarak okunur.

    S.Freud bu durumu şöyle açıklar; Çocukluğunda annesinden beklediği gibi sevgi göremeyen erkekler kadınların da tıpkı annesi gibi kendisini sevmeyeceklerini sanır. Evlilikten de nefret etmeye başlar.

    Schopenhauer'un kadın düşmanlığı geniş ve oldukça derin. aslında bir kadın delisidir lakin tıpkı kadınlarla doğru düzgün bir birlikteliği olmayıp aşktan yana yüzü gülmeyen Kafka gibi tüm aşkları hüsranla sona ermiştir.

    Kadın düşmanlığının çıkış noktası annesidir, kendi ağzından: "Hasta ve sakat babam yatağa çakıldığında, eğer valide hanımın vermediği şefkati iyi yürekli sadık bir uşak üstlenmeseydi, aç ve susuz, ölüme terk edilecekti. Babam, yukarıdaki katta yalnızlığın karanlığına kayarken, valide hanım aşağıdaki katta suareler verirdi. Babam acılar içinde kıvranırken o eğlenirdi. işte kadınların aşkı!"

    Annesine olan düşmanlığı ve nefretini bu şekilde vurgulayan Schopenhauer, babası intihar ettikten sonra sevgilisini eve alıp kendisini kapıya koyan annesine karşı son derece haklıdır.

    Belki de Schopenhauer bu şekilde Annesinden intikam almaktadır.

    Nietzsche için (bkz: lou salome#42653325)
    9 ...
  6. 6.
  7. bariz bir şekilde görülebilir. felsefenin cinsiyeti eril maalesef.

    ünlü bir filozof konuyla alakalı şöyle bir şey demiş;

    - karşıdan iki insan geliyor sandım yaklaşınca gördüm ki bir insan öteki kadınmış!
    1 ...
  8. 6.
  9. Filozoflar kadın düşmanlığı yapmıyor insanın varoluşu,amacı,toplumdaki yeriyle ilgili (kızlı,erkekli) pek çok öneri öne sürüyorlar siz yalnızca işinize gelenleri alıp paylaşıyorsunuz.
    1 ...
  10. 5.
  11. kadınların "düşünür" olmalarına engel olacak kadar konuşuyor olmalarıdır.
    1 ...
  12. 4.
  13. Eğer doğruysa feminaziler kudurur.
    2 ...
  14. 3.
  15. demek ki çok okumak veya düşünmek cinsiyetçiliği yıkamamış. gerçi faşist filozof da olabilir, komünist de olabilir. egoist de olabilir kolektivist de olabilir. sonuçta insan bu, cinsiyetçi olmayan da vardır olan da.
    0 ...
  16. 2.
  17. dostunu yakın tut düşmanını daha yakın.
    1 ...
  18. 2.
  19. en başta aristo olmak üzere sırayla kant, schopenhouer ve nietzsche çirkin oldukları ve içinde bulundukları toplumlarda soylu kadınlar tarafından beğenilmediklerinden, gerek geçmiş yaşamlarından biriktirdikleri öfke ve nefretin aktarımı olarak, gerekse gerçek anlamda tutkulu bir aşk yaşayamadıklarından olsa gerek saplantılı ve anlamsız kadın düşmanlıkları geliştirmişlerdir felsefelerinde.

    aristo; kadınları doğanın bir garabeti, evcilleştirilmiş bir hayvandan biraz daha üstün bir yaratık olarak tanımlar. kendinden 20 yaş küçük 17 yaşındaki eşine hayatı zindan eder ve genç yaşında kederinden ölür kadıncağız. kant; tüm hayatını planladığı dakikaları ve saatleriyle yaşadığı için evliliği hayatına karşı büyük bir tehdit olarak algıladığından evlenmez ve evliliği insanı arzu nesnesine dönüştüren dünyanın en büyük ahlaksızlığı olarak tanımlar. schopenhouer; annesine olan öfkesi ve nefreti yüzünden kadınlarla ilgili demediğini bırakmaz. nietzsche işi inek demeye kadar götürür.

    hepsinin ortak noktası ne mi; gerçek anlamda mutsuz ve yalnız olmaları. arzu nesnesi tanımlaması yapan kant ın arzudan ve hazdan bihaber olması enteresandır. schopenhouer ve nietzsche o sakalla o bıyıkla hangi kadın sizi napsın allah aşkına. üzerinizdeki yıldızlı gökyüzüne ve içinizdeki ahlak yasasına bakacağınıza keşke biraz aynaya baksaydınız efendim.
    15 ...
  20. 1.
  21. kant, kierkegaard, comte, schopenhauer, nietzsche... bu liste uzatılır da uzatılır, antik dönem filozofları da aynı şekilde.

    kant kadınlara büyümüş çocuklardır der. kierkegaard "baştan çıkarıcının günlüğün"de kadınlar çiçektir şairlerin betimlediği gibi ama sadece çiçektirler biyolojik canlılardır der.

    schopenhauer " cinsel aşkın metafiziği "de uzun uzun kötüler kadını " anca cinsel istençle bulutlanmış gözler, geniş kalçalı dar omuzlu ve büyük göğüslü bir varlığa güzel diyebilir. " der. " onlar edebiyatla yada sanatla ilgilenseler bir derinliği olmayan gülünç yapıtlardan ileri gidemezler " der.

    oscar wilde kadınları anlamaya çalışmayın sadece sevin der. kadını ötekinin ötekisi yapar. j.j. rousseau'un emile romanından söz etmeye gerek yok.

    fakat dedikleri gibi olmamıştır. günümüzde matematiğin nobelini bir kadın almıştır. hannah arendth "totaliterizmin kökeni"ni yazmıştır. simone de beauvoir "ikinci cins" i elizabeth loftus " savunma tanıklığı " bastırılmış anı efsanesi " gibi gibi gibi... sonuç olarak dedikleri gibi olmamıştır. birçok filozofun birçok konu hakkında dediği olmadığı gibi. fakat herşeylerini de yadsıyamayız "güç istenci"ni " tragedyanın doğuşu " nu " deccal " i " arı usun eleştirisi " ni " istenç ve tasarım üzerine dünya" yı ya da " toplum sözleşmesi " postmodern sürrealist şiirlerini gibi gibi...
    12 ...
© 2025 uludağ sözlük