Filozoflarda bana en itici gelen,onların düşünme eylemlerinin 'boşalma' sürecidir.Temel sözcüklerini ne kadar sık ve beceriyle kullanırlarsa,çevrelerindeki dünyadan da geriye o kadar az şey kalır.Filozoflar,görkemli eserlerle dolu,yüksek ve büyük bir binanın içindeki barbarlar gibidirler.Gömleklerinin kollarını sıvamış, orada durmakta, yöntemli ve kararlı bir biçimde her şeyi,koltukları,resimleri,tabakları,hayvanları,çocukları pencereden dışarı fırlatıp atmaktadırlar,ta ki geride bomboş odalardan başka bir şey kalmayana kadar.Bazen en son olarak kapılar ve pencereler de atılır.Geride çıplak bina kalır.Filozoflar, böylece ortalığı çevirmenin 'daha iyi' olduğunu hayal ederler.