marx'a ait bir söylemdir, marx bu yüzdendir ki kendini filozof olarak değerlendirmemektedir. 'dünyayı anlamak ve yorumlamak yetmez müdahale etmek ve değiştirmek gerekir" der.
Doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının spontane birliğinin inkârı, aynı zamanda insan faaliyetinin bütünlüğünü de inkâr etti. inkârla birlikte toplumsal yaşamda parçalanma, işbölümü, sınıflara ayrılma ortaya çıktı. Bunun sonucu olarak insan faaliyetinin teorik yanı pratik yanından ayrıldı.
Marks'ın felsefeye karşı yaptığı zihinsel devrim, işte bu teori ile pratik ayrılığını aşmak oldu. Marks, proletaryanın mücadelesinde teori ile pratik ayrılığını aşma potansiyeli bulunduğunu keşfetti. "Felsefe maddi silahını proletaryada bulurken, proletarya da manevi silahını felsefede bulur" dedi. * (* K. Marks, "Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkıya Giriş", Şubat 1844.) Marks, teori ile pratik ayrılığını gerçeklikte aşmanın ancak insan faaliyetinin parçalanmışlığına karşı gelişecek devrimci, pratik-eleştirel faaliyet ile mümkün olduğunu söyledi.
...
"11. Filozoflar dünyayı değişik biçimlerde yalnızca yorumlamışlardır; mesele onu değiştirmektir."* (* K. Marks, Feuerbach Üzerine Tezler)
insana yabancılaşmış faaliyetin yarattığı sahnede sahici insanlar, sahici insan ilişkileri yoktur. Sahne paramparça, yanardöner, kırık kırıktır. Sahnede akıl-sır ermez bir kargaşa hüküm sürmektedir. Sahne mistik tüller arkasında durmadan değişmekte, başka başka şifre-ilişkiler bir görünüp bir kaybolmaktadır. "Filozoflar dünyayı", bu yüzden, "değişik biçimlerde ... yorumlamışlardır". Yorumlayanın sahneye nereden baktığına göre, kırık kırık an'ların hangisinde belirdiğine göre, hangi sınıfsal-kesimsel çıkarı temsil ettiğine göre, dünya değişik biçimlerde yorumlanmıştır. Demek ki, yorumların değişik biçimlerde olması, insan faaliyetinin parçalı, sapkın oluşunun bir sonucudur.
insan faaliyetinin parçalanmasıyla işbölümü ortaya çıkmış, faaliyetin teorik yanı pratik yanından ayrılmıştır. Faaliyetin zihinsel yanı, üretim örgütlenmesinden devlet idaresine, sanata, dine, bilime, felsefeye kadar geniş bir alanı kapsar.
Toplumsal işbölümünde zihinsel uğraşlar, münferit durumlar hariç, mülk sahibi sınıfların ya da onların geçimini temin ettiği kişilerin işi olmuştur. Felsefe, değiştirici pratiği ortaya koyacak olan yığınlardan uzakta üretildiği için, çoğu durumda düzen yanlısı bir tutum almıştır. Felsefe, dünyayı değiştirmenin zihinsel argümanlarını sağlamak yerine, mevcut olguları akla uydurmaya çalışmış, yani mevcut dünyayı yalnızca yorumlamakla yetinmiştir. Bu anlamda "filozoflar dünyayı ... yalnızca yorumlamışlardır".
yusuf zamir. marks gercekte ne dedi. alev yayinlari.