Filmler insanı bir başka dünyaya götürür. Orada yaşananlar genelde bizlerin yaşantısından uzak, uçlarda yaşayanların öyküsüdür. Kimi zamanlar şehvetle, korkuyla, üzüntüyle, sevinçle ve kahramanlık dürtüleriyle iki saatliğine de olsa gerçek dünyamızdan kurtulma imkanı sağlarlar bizlere. Filmler konusuyla, kadrosuyla ve en önemlisi müzikleriyle ilgimiz çekerler. Aslında ilk aşamada filmde arananlar konu ve oyuncu kadrosudur. film şeritleri gözümüzün önünden akmaya başladıkça bizi ona bağlayan bir etken beliriverir. öykünün dramasını, maceraperestliğini ve korkusunu film müziğinin tınılarıyla hissetmeye başlarız. bir düşünün, severek izlediğiniz ve hayran kaldığınız kimi filmlerde bazı sahneler müziğin muhteşem afyon etkisiyle akılda kalır. Amerikan güzeli'nde poşetin rüzgarla dans edişi, kırılmaz(unbreakable) filminin son sahnesinde gerçekle yüzleşme ve kahramanımızın kendi gücünü keşfetmeye başladığı anlar, yedi diyet (seven pounds) filminde kalp hastası bayanın gerçeği öğrenmesi, amrikan tarihi x filminin başlangıç müziği ve fight club filminin bina yıkılış sahnesi. Bu örnekler saymakla bitmez. Müzik, bu sahnelere hayat verir ve unutulmazlar arasına girmesini sağlar. Aynı müziği film müziği olarak cd'den dinlemek aynı hazzı vermeyecektir. Onları muhteşem yapan, doğru noktada ortaya çıkmalarıdır. Ve kanımca, bir filme 10 puan versem bunun yarısı onun tınısına olurdu.
