filmlerdeki gibi yaşamak

entry23 galeri0
    1.
  1. sonu konulu filmlerdekiler gibi yaşayanlara benzememek kaydıyla yapılabilecek eylemdir.
    1 ...
  2. 2.
  3. saçmalıktır.

    gerçek olan biziz.

    hatta bazen büyüklerimiz derdi resim yapsanıza dizi de ki çocuklar gibi

    dizi o dizi!

    ironik cevabımız;

    "hadi odamıza gidip portakal suyumuzu içip resim yapalım sonra da keman kursu"

    hayat çok ama çok farklı

    kaybedenler kulübüne bakın

    siz hiç kaybeden birinin o kadar bayanla bir arada olduğunu gördünüz mü

    çaresizliken damacanaya rulmana saldıran insan var

    gerçek kaybeden onlardır.

    filmlerdekiler değil!
    25 ...
  4. 3.
  5. sana özenen birine özenmektir. filmler zaten bizim taklidimiz değil midir?
    2 ...
  6. 4.
  7. tüm hayatı film seyretmek olan ve hafif ruhsal sorunlar ve bunalımlar sonrası filmlerde olan şeyleri gerçek görecek duruma gelmektir.
    1 ...
  8. 5.
  9. sabahları dolabımdan aldığı mavi gömlek ile beni uyandıran sevgiliye sahip olmaktır.
    0 ...
  10. 6.
  11. saçının sürekli fönlü olmasıdır.
    1 ...
  12. 7.
  13. sana ait olmayan bir hayattır.
    1 ...
  14. 8.
  15. zaman makinesiyle gecmise gitmek gelecegi görmektir..

    mümkün olmadigi icin cekici gelendir oysa en güzel an yasadigimiz an'dir..
    0 ...
  16. 9.
  17. Depresyondaysan piskolojik filmde gibi, aşıksan aşk filminde gibi, acı çekiyorsan dramatik filmde gibi yaşamış sayılmaktır. Hayat ta bir film değil midir? Başrolü biz, senaristi hayat, yönetmeni Allah.
    0 ...
  18. 10.
  19. hayal ile gerçeği ayırmak gerekir. yoksa bir dönem bende olduğu gibi, 3. kattan atlayıp kendinizi kedi kadın sanabilirsiniz.
    1 ...
  20. 11.
  21. donut' ını kahvesine batırıp yerken dünyayı kurtarmaktır.
    1 ...
  22. 12.
  23. "kurtlar vadisi filistin'de polat alemdar olmak, güneşi gördüm'de mahsun olmak, recep ivedik'de recep ivedik olmak, maskeli beşler'de maskeli beş adamdan biri olmak, kutsal damacana ve kolpaçino'da şafak sezer olmak"
    ile mümkün olabilecek hadise * * * *
    0 ...
  24. 13.
  25. 14.
  26. yola bakmadan araba kullanmaktır. *
    0 ...
  27. 15.
  28. -çabuk ellerini kaldırıma koy pislik
    +iyi ama burda kaldırım yokki.
    2 ...
  29. 16.
  30. 17.
  31. kısa , gözlüklü ve şişman iseniz hiç tavsiye edilmeyen yaşam biçimidir .
    0 ...
  32. 18.
  33. eski filmlere göreyse bu mümkün değildir çünkü bakıyosun eski filmlere başrol kusursuz biri adeta süper kahraman adam sevişmiyor sıçmıyor yeni nesil filmlerde biraz daha kusurlu biraz daha gerçek hayata yakın başroller var ama onlar da hayatı uçlarda yaşıyolar. zaten senin benim gibi birinin yaşamı da film yapılmaz yapılsa bile kimse izlemez kıyıda köşede kalır. dolaıyısıyla zorrdur filmlerdeki hayatı yaşamak.
    0 ...
  34. 19.
  35. geçtiğimiz hafta sonu ''eylediğim''dir.


    hafta sonu konulu film; -part 1-

    cumartesi ve pazar günü sınavlarım vardı. saat 2'de ikisi de. telafi sınavları işte malum; birincide geçemeyen salaklara ikinciye girme şansı veriyorlar (umarım üçüncü hakkı da verirler).

    cumartesi sabah 11 civarı evden çıktım. evim tuzla'da. sınav marmara üniversitesi göztepe kampüsünde. pendik'e gidip oradan otobüse atlayacağım; tık önünde ineceğim olay bu kadar basit. minibüse bindim 11:03:24'te* gidiyoruz tın tın. ulan bu ne yavaşlık!? sanki bilerek yapıyor ibine diye aklımdan geçirirken birden asıldı adam gaza sağ olsun*. yardırdı güzelyalı'ya kadar.

    hahaha. bak şimdi; bilen bilir güzelyalı minibüsçülerin combo yaptıkları yerdir. hani fruit ninja'da çatır çutur dalarsın ya tek bir meyveye, heh onun gibi bir combo işte. getirisi bol yani x3 x5 dalarsın. yarım saat beklerler orada yolcuları kapmak için. güzergah saatlerini bile hiçe sayarlar bazen. orada yarım saat beklerler.

    de; illallah...

    ben yarım saat derken mecazen demiştim, adam bildiğin yarım saat bekledi lan orada. saat 12 olacak neredeyse amk daha akbili dolduracağım, işemeye gideceğim. işim var bissürü, çişim de var. neyse sonunda harekete geçti bizim şoför yine çıktı yukarılara oradan tekrar aşağı yokuşa, dağlar bayırlar ovala... şaka amk dalga geçiyom beton her yer. ve pendik istasyon...

    saat 11:54.

    cool'luktan ödün vermemek için hızlı hareket de etmiyorum. gittim bayiiye. güneş gözlüğümü aşağı aldım accık;

    +''on liralık''
    -''tm''
    +''tşk''
    -''öd''

    zaten vardı içinde akbilin para ama ben garanti olsun diye attım işte. sonra hemen altgeçite indim çünkü artık çişimi yapmam lazımdı.

    +''ne kadar?''
    -''bir''
    +''tm''
    -''tşk''
    +''la dur işiyim gelicem''
    -''tm''
    +''tşk. hay amk bağımlısı oldum''

    işedim. saçımı başımı düzelttim. üstüme başıma baktım. sonra aynaya karşı dudaklarımı yavaaaşça yaladım... montumun fermuarını usuuulca indirdimmm... ceketiminn düğğğmelerini biiiir biir açtım... yavaşça elimi belime götttürdüüüm ve kemerimi düzelttim amk batıp batıp duruyordu.

    +''öd'' dedim çıktım. bu popüler kültür belamı dürtmüş belli ki diyaloğu tamamlamadan gidemiyorum.

    durağa vardım. 17'ye bineceğim; pendik-kadıköy yani. 17 otobüsleri; 18 metre boyunda, karizmatik, geniş omuzl..noluyo amk la seks hikayesine döndü.

    bekledim bekledim bekledim. biraz daha bekledim. (ulan 4 tane bekledim dedim keşke ''bekledim x 4'' yazsaydım neyse) sonunda geldi. çok doluydu bi dahakine binerim dedim. bekledim bayağı yine ve sanırım bunu yapmamam gerekiyordu.

    güya pendik'ten biniyoruz anasını satayım. yine tıklım tıklım. gerçi ikinci durak bindiğim yer ama olsun bu kadar dolu olması üzücü. artık binmem gerekliydi zaten. otobüse binmeye çalışırken de bir teyzenin kalabalığın arasındaki savruluşlarını izliyorum.

    kadın öyle egzantirik salınıyordu ki anlatamam. sağdan soldan çarpıyorlar kadına o da garibim zayıf vücuduyla bi o yana bi bu yana gidiyor. arka fondan da ameno çalıyor amk era'dan. ameno'yu bilirsiniz; ameno! Omenare imperavi. ameno! Dimere dimere. matiro. Matiremo... falan. meğer benim cep çalıyomuş amk. daha alışamadım tam.

    arayan da annem; ''halı saha maçı varmış seni de çağırıyor öğretmenler'' diyo. ''yok'' dedim ''gelmiyom ben akşam arkadaşta kalıcam.'' dedim.

    ''ok'' dedi.

    ''tm'' dedim.

    ''tşk'' dedi.

    ''öd'' dedim

    ''kib by'' dedi kapattı. anneme bak sen. şaşırdım azcık.

    sonra bindim otobüse ama dediğim gibi yer yok ayaktayım. tam kalkıyoruz adam kapıyı kapatma düğmesine bastı; birisi kolunu soktu içeriye. o teyze. amk sen ölmedin mi!? illa binecek amk. gel dedim teyze. çektim kolundan yukarı. akbili yokmuş bastım bi de. onun da vermiş olduğu hisle taktım kulaklığımı ve müzik dinlemeye başladım, gidiyoruz...

    saat 12:30 ulan ve biz daha kartal'ı geçemedik.

    git git git. hala gidiyoruz. bir asırlık yol sanki. solumdaki adamın simsiyah saçları vardı şimdi bakıyorum ak düşmüş. abartmıyorum lan cidden bak. kucağındaki kız dondurmayı adamın kafaya düşürdü. karısı da hiç siklemiyor adamı ''ne bok yersen ye selami'' havasında. bizim yaşlı teyze hala yaşıyor bu arada. çıkardı mendil verdi adama sildi adam kafasını. bunlarda da nasıl bi akıl varsa amk dondurmayla otobüse biniyorlar. hem de vanilyalı dondurma. karadutlu olsa bişey demem.

    saat 13:30... sınava son yarım saat.

    ben anladım var ya, içimde doğdu amk. ''kesin bi bokluk çıkacak bugün'' dedim. dedim dedim bak n'oldu şimdi; maltepe'de ''ebesinin amı ali sami'' trafiği vardı. hatta ''yok canım ya o kadar da olmaz'' trafiği vardı. hatta ve hatta ''büşra düzgün dur sikerim'' trafiğiydi bu.

    geliş yönü ''piyuuuuuuuuuuuuuuuuu''. gidiş yönü ''p.''

    inip koşsam daha hızlı giderdim herhalde. cidden bunu yapma kararı da aldım.

    ''tın tın'' değil, ''t t'' ilerliyoruz. o kadar ''gitmiyoruz'' ki, neredeyse geri dönüyoruz.

    saat 13:35 oldu hala sağda solda maltepe belediyesi yazıyor sikerim ızdırabını dedim ben ineceğim. sonra içimden bi ses trafiğin açılacağını söyledi ve inme kararımdan vazgeçtim.

    saat 13:50

    içimdeki ses sağ olsun çok güzel taşak geçti benle ve cidden yavaş yavaş geri gitmeye başladı araba. oha lan dedim nasıl olur!? niye geri gidiyoruz?! meğer sağdaki araba gidiyormuş amk. ama tepem atmıştı yine de.

    saat 14:01

    cidden burama kadar geldi (hani boğazını gösterip derler ya bunu). heh cidden burama kadar geldi. zaten boyum kısa çabucak geliyor.

    sınav giriş belgesine baktım; ''ilk 15 dakka içinde girebilirsiniz. 15'ten sonra sie qo hiç gelme bile yarram'' diyor. bizim üniversite böyle samimi. bari dedim biraz daha otobüsle gideyim, olmadı koşarım amk.

    saat 14:10

    yok; siksen daha yetişemem. ineyim dedim. bu sefer vazgeçmedim, indim. koşsam tesiri yok, koşmasam içim el vermiyor. ben de ısınma koşusu şeklinde yalandan koşuyorum vicdan rahatlatmak için. kendimi kandırıyorum işte. yalnız komik olan şu; koşarken otobüse bildiğin fark attım. 17'ye rahat bi 100 metre gömmüşümdür o kadar tıkalı yol.

    saat 14:15

    oturdum bi yere hemen bi sigara yaktım ooooooh.

    saat 14:20

    ''sikmişim sınavını'' tribindeyim. kadıköy'e indim sonra minibüse atlayıp. haha ve minibüsün yolu farklı galiba, ya da benim yürüdüğüm yerden sonra mı trafik açılıyor nedir; adam bayağı gidiyor amk ne trafik ne bişey. umrumda değildi. ben sınava girememiş olmanın rahatlığıyla yolun tadını çıkarıyorum solumda yine bir teyze yaşamını sürdüyordu. nefes alıyordu falan. ona doğru hafif döndüğümde bana saldıracak gibi baktı. ürktüm ben de kulaklığı takıp önüme döndüm.

    artık saatin önemi yok. akşama doğru b for vendetta ve yakın bir dostum erman olarak üç kişi buluşacağız.

    sonrasının da pek anlatılacak bi' yanı yok zaten internet kafeye falan gittim akşamki yayınına çağrıda bulunmak için. internet kafe smells like ergen spirit idi. herkes çatır çutur klavyeye, mouse'a vuruyordu. sanırım hepsi league of legends denen o oyunu oynuyor. pek anlatılacak bi yanı yok işte sittir et. akşamı da zaten biliyorsunuz yayın falan. gecenin 2'sinde marmaris büfe'de yemek yediğimizi saymazsak her şey normal insanların yaşadığı gibiydi.

    şimdi ben bi' bilgi vereyim; çünkü part2'de, yani pazar günü yaşananlarda bu bilginin önemi büyük; cumartesi günü aşırı para harcadım. param çok az kaldı. param neredeyse balkanlardan gelen soğuk hava dalgasının derecesiyle aynıydı. anladın? tamam. akşam part 2'de pazar gününü anlatacağım. filmin en aksiyonlu kısmı orası çünkü.

    hadi selametle mesai bitti ben kaçar.*
    8 ...
  36. 20.
  37. mümkün değildir, keşke mümkün olsaydı.
    4 ...
  38. 21.
  39. konusuz (porno film) ise yaşaması zevkli olabilir.
    1 ...
  40. 22.
  41. (bkz: filmlerdeki gibi yaşamak/#26421890) devam ediyorum.

    hafta sonu konulu film; -part 2-

    uyandım kahvaltı ettik b for'un anne babasıyla. b for ölü gibi uyuduğundan ses etmedik ona. nihayetinde ben erman'la çıktım evden...

    anlattığım gibi, paranın dibini görmüşüm gece 3'e kadar nakavt oldu cüzdanım. ne yol parası ayırmışım ne bir şey tam bir gerizekalı örneğiyim. param da var biliyordum evden çıkana kadar. sonradan fark ettim olmadığını ama neyse ki akbilde para var. şimdi, b for'un evi burhaniye'de. boğazın dibi. metrobüse binmem gerek. kadıköy'e geçip, oradan da tekrar üniversiteye 17 ile geçmem gerek...

    metrobüse bindik. -dülülü- bastım akbili. erman da bastı. uzunçayır'da indi erman. ha bu arada erman'da da para yokmuş amk sordum tabi. şansımı sikiyim ya neyse. söğütlüçeşme'ye doğru ilerliyor metrobüs. ben de ne bok yesem de üstesinden gelsem şu işin diye düşünüyorum. hemen kafamda bi' hesap yaptım.

    akbil'de son 3 küsür tl kaldı. yani sadece 17'ye binip üniversite'ye gidecek kadar...

    cüzdanda nakit 15 kuruş var. yani param yok. 15 kuruşun bana gelişi zaten 15 kuruş abi! fazlası etmiyor. sonra hemen beynimde bi kağıt açtım ve yazmaya başladım.

    kadıköy'den üniversiteye: akbil yeterli.

    üniversitede emanetçiye telefon vs için: 3 lira.

    üniversite-ev arası için totalde: 2.5 lira. (işte burada sıkıntı var anlayacaksınız birazdan)

    sınav giriş belgesi de yok amk onu da bir yerden çıkartsak 1 lira desen;

    ''bana totalde 6,5 tl lazım''

    derken söğütlüçeşme'de indim. saate baktım ve güzel bir hasiktir çektim. saat 12:45. sonra birden koşmaya başladım. valla. deli sikmiş gibi koşuyorum ama nasıl görmen lazım ayağımda botlar laap laap sokuluyorum çarşıya doğru. neden bunu yaptım; ''la koskoca kadıköy amk tanıdığım birileri vardır elbet''. ancak kim var kim yok aklımda değil.

    biraz daha koştum ve aklıma geldi... bahariye pasajdaki jordan'cı abla... nike'ın ithal ürünlerini satıyor. zamanında çok alışveriş yapmıştım bir keresinde kahve içmeye çağırmıştı. kabul etmemiştim ama neyse; aklıma o geldi işte. dedim ben bu abladan nakit isteyim, sonra veririm dedim. freedom'da utku abi vardı aslında ona da gidebilirdim ama bu abla iyi gelmiş lan aklıma.

    girdim içeri;

    ''selam''

    ''aa tosbik sen mi geldin gel. gel''

    ''ya oturmak isterdim de bana acil. ama çok acil nakit para lazım sınava yetişeceğim. bi 10 lira yeter herhalde''

    ''hmm dur bakayım... ben de pek nakitle çalışmıyorum ya yok para ya :('' (sie qo yalancı)

    ''yazıcı var mı burada? sınava giriş belgesi çıkartcam''

    ''var''

    çıkarttım yazıcıdan belgeyi. 1 liradan yırttık en azından amk.

    ''bozuk param olacaktı dur bakayım'' dedi. ''ne masrafı var şimdi?'' diye sordu.

    ''2,5 tl yol, 3 lira da emanetçiye vercem 5,5 verirseniz yeterli''

    ''al bakalım''

    ''(tipik teşekkür söylemleri işte)''

    +tm

    -tşk

    +öd

    çıktım sonra oradan hemen koşarak.

    aşağı doğru koşuyorum tramvay yolundan rüzgar gibi geçiyorum botlar götüme götüme vuruyor millet bana bakıyor. o greenpeace'çi üniversiteliler bile şaşırdı ''hani marjinal bizdik'' bakışı attılar ''sie lan ben marjinal tosbağa'yım'' dedim. tosbağa ama 100 metreyi 12,35 saniyede koştum ben lisede heheeey. tosbağa işin ironisi.

    sonra vardım otobüslerin oraya. 17'nin kalkmasına 5 dakka var. saat 13:25. yetişirim.

    yetişir-dim...

    eğer mal gibi su almaya gitmeseydim. ulan şeytan mı dürtüyo nedir, paraya kıyıp su aldım durduk yere. ulan eve zor dönüyon ne suyu?! ama aldık işte napalım susadık amk su da mı içmeyelim. bakarız başımızın çaresine bi şekilde. ancak döndüğümde 17 kendini sıvazlıyordu. yani yol almıştı. tabelaya baktım bir dahaki 20 dakika sonra.

    bekle bekle bekle. kafanı sikim tosbik bekle. yüz yılın malı tosbik bekle. asrın aptalı tosbik bekle.

    derken otobüsün kapıları açıldı ve hemen içeri atladım. oturdum yarım saatte de kalkmıyor ibine. otobüs çarşıyı geçtiğinde saat 13:48'di.

    şişman bi kadın vardı önünde solumda da yaşlı bir adam oturuyordu. araba birden fren yaptığında bu şişman kadın adamın üzerine uçtu adamdan vıyk diye bi ses geldi can verdi sandım meğer hala yaşıyormuş. inatla. karı bildiğin 120 kilo yani. acısa da öldürür acımasa da. adam dokuz canlı kedigillerden (oha lan kedigiller lafı tedavüldeymiş windows altını çizmedi)

    kulağımda opeth çalıyor bu arada. zaten oturduğumda başlattığım şarkısı inene kadar anca bitiyor amk upuzun şarkıları var. şarkının bitmesiyle üniversitenin durağına varmam bir oldu.

    ''on. yedi. kadıköy. pendik. marmara. üni. ver. sitesi. göz. tepe. kam. püsü. biiip bip bip bip bip'' (otobüsü sesli kılan bi karı konuşuyor ya bu o)

    indim saat 14:03. ne de olsa 15 dakika içinde girmek gerek. iyi dedim amk sıkıntı yok.

    üniversiteye koşar adımlarla girdim. artık cool'luk mallık olurdu çünkü. teknoloji fakültesini bulmam lazım. tabelalara baktık teknik meknik bişey yazıyor. hemen daldım o yöne. labirent gibi amk yerleşkesi. neyse o teknik diye okuduğum doğruymuş teknoloji fakültesini buldum.

    saat 14:08. 7 dakika var ve cebimde cep telefonu... siksen almazlar sınava kapıda polis arıyor bilirsin mıncık mıncık. emanetçiyi bulmam lazım. koştum yukarı doğru bulamadım amk dükkanını. ezbere bilmiyorum ki içeriyi. dediğim gibi labirent! gittiğim yola da tüküre tüküre gidiyorum izleri takip edeyim diye. sonra dilim kurudu ben de işemeye başladım yola. yok yok şaka. işemem de şaka tükürük de. tabelaları milestone olarak attım hafızaya o yoldan geri dönerim diye save'ledim.

    saat 14:10. 5 dakika var artık halletmem lazım. napim napim. aklıma bi cevvallik geldi hemen biraz daha tenhaya sokuldum. bir bina daha var inovasyon bilmem ne fakültesi. onun orada bir ara var. çimenlik falan. bir de motora benzer acayip bişey var. neyse oraya girdim ben. bi tane boş koli vardı. aldım onu daha gözden ırak bir yere koydum çimlere. altına da benim telefonu bi de müzik çaları koydum. umarım bi bok olmaz diye diye ayrıldım oradan ve yardırmaya başladım sınava 3 dakika kaldı çünkü. tabelalara baka baka koşuyorum billboard'lar falan var onları takip ettim sonunda fakülte göründü. hemen atladım içeriye son 2 dakika amk salona girmezsen almıyorlar daha da. binaya girmen yetmiyor yani.

    polis... yav böyle aranır mı bir insan istersen donu da çıkaraydım rahatça işini görürdün. hiç öyle amerikan filmlerindeki gibi havalı olmuyor lan bizdeki. cidden bak.

    onlarda pat pat vuruyorlar. bi de dedektörü gezdiriyor üzerinde, oooh. tamam, rahat.

    bizde; gel bakim. hehe. kaça gidiyon sen. sınava mı geldin. hehe. oku oku. hehe. telefon yok di mi üstünde. hehe.

    la iki dakka kaldı iki iki! bırak da yardırayım koridorda. neyse bi 15 saniyelik aramadan sonra bıraktı beni. nedense bu sefer çok detaylı aradı adamlar. geçen sınavda böyle olmamıştı hemen geçmiştik.

    neyse sonra gittim hemen merdivenin başına. bi kadın var kağıdı gösterdim. burdan düz git yolun sonunda sağda merdiven var. oradan en üst kata çık orada bi daha sor.

    oha!!!

    koşmaya başladım hemen. dediğim gibi tosbağa lafı ironi yani çok hızlı koşarım. hemen vardım koridorun sonuna pata küte. son bir dakika kalmış olmalı. tam hatırlamıyorum heyecandan ya 2 ya 3 kat çıktım. sonra bi daha sordum oradaki adama. aha dedi şura. girdim sınıfa.

    kapıyı açtım; kapıyı açtığımda öğretmen memelerini falan sıvazlamıyordu gayet ciddiydi.

    verdi kağıdı oturdum yerim çözdüm sınavımı büyük bir mutlulukla.

    sınav faslında anlatılacak bişey yok hemen yaptım verdim zaten.

    koşarak binadan ayrıldım ve kutunun yanına koştum. kaldırdığımda telefon da oradaydı müzik çalar da. derin bir ooooh çektim ve cüzdanımda 3 lira arttığını öğrendim.

    hani başlarda demiştim ya sıkıntı çıkacak o 5,5 hesabında. çıkmadı işte bu 3 tl'yi koruyunca. eğer bu 3'ü emanete vereydim yarra yediydim.

    çıktım okuldan. yaktım bi sigara. minibüs geldi bindim.

    +pendik ne kadar?

    -3,25.

    +al.

    -tm.

    +tşk.

    -öd.

    cebimde kaldı 1,90 tl.

    indim pendik'te. gittim minibüs durağına tekrar. sıra var her zamanki gibi arada kaynadım ben eski dershaneden tanıdığım bi kızla beraber biniyormuş'u oynadık. oturdum tabi oooooh. rahatım amk.

    tüm günün yorgunluğuyla bacaklarım ağrıyordu ama ben sonunda eve döndüm ve kafayı yere gömdüm hemen. hem de bayağı gömdüm ayağım eşiğe takıldı. zaten kafamda da sargı var şuan. hastaneden yazıyorum.

    hemşire yengeniz falan olamaz çünkü çok yaşlı. olsa olsa ebeniz olur. ebeniz hakkında yorum yapmak istemem.

    neyse işte.

    para! sana sesleniyorum. sana ışınlanma şeysi çekelim bi tane. isteyince gel. kartsız gel. hemen gel. amk senin para. lazımsın amk.

    para! gelirsen ekimeeeeeee gelmezsen de sen bilirsin yani ben bişey demiyorum.
    14 ...
  42. 22.
© 2025 uludağ sözlük