benimdir. film değil de dizi olarak "how ı met" tarzı bir grubum olsun ısterdım. her zaman gıdıp oturdugumuz, benimsediğimiz bize ait bir mekan ve yerler. ayrıca aynı espri anlayışına sahip, herbirinin farklı özellikleri olan fakat bir o kadar da iyi anlaşabilen bir grup. böyle bır grup kurmak ısteyen, kendine güvenen, eğlenceli, hayatı sit-com tadında yaşamak isteyen kişiler özelden iletişime geçsinler.*
edit: ya başlık başa ya kuzgun leşe.
Normal insan olmayı ve gerçek hayatı yaşamayı becerememekten kaynaklanan hastalık halidir. Filmlerdeki gibi hayat yaşamayı istemenin sebepleri, anne baba ve akrabalarda aranmalıdır.Çocukluk döneminde, sünnet törenlerinde çocuğa giydirilen padişah kıyafeti, çocuğu gerçek hayattan çok uzaklara götürerek, kendisinin çok özel ve biricik olduğu düşüncesini doğurur. Benzer durum, kızlar için de geçerlidir. Kızlar "prensesim" denilerek sevilir. Böyle büyüyen kız, giyim kuşam ve evliliğinin prensesler gibi görkemli ve ulaşılamaz olmasını ister. Gerçek hayat ile ihtirasların çarpışmasından stres ve depresyon ortaya çıkar. Çocuklarımızı sever ve büyütürken, normal insanlar şeklinde davranmak gerekir ki, gerçek hayattan uzaklaşıp, filmlerdeki karakterlere özenmesinler.
Gerçek hayatta insan, 11 haneli kimlik numarasından başka bir şey değildir. Kimliği varsa tabi.
hayatı film tadında yaşamak istemektir. ütopik olsa da, masum bir istektir. ama insanlar filmlerdekini gerçek, gerçek hayattakileri film sanmaya başlarsa o zaman sakat.
bir rap sözlerindeki "hayat bir film almanya yeşilçam" sözlerini anımsadım şimdi. almancı gençler için almanya yeşilçam ise bize de türkiye yeşilçam. erol taşlar da var bu hayatta nevra serezliler de zerrin egeliler de münir özkullar da.
her an bir film karesi, tadını çıkartmank lazım. tekrarı yok bu filmin.
tam hayalimde ki yaşamı anlatmış into the wild ama film gerçekten öyle bir yaşam isteyip istemediğim hakkımda ikileme düşürmüş, hayallerin içine sıçmıştır.