günümüz kızlarını etkileyip hayaline ilham olan filmlerdir. romantik komedideki gibi erkek ararlar kimiside beyaz atlı prens. tabi bu arayışları sayesinde yaşları 30 u bulup dildoya talim olurlar. kolay gelsin.
Havalarda gezmektir. Hayatın gerçeklerini dusunmemektir. Sonra biri çıkar ve der ki senin istediğin aşk anca filmlerde olur. Siz de bu isteğin ne kadar uç bir istek olduğunu anlayınca yeryüzüne inersınız.
insanın en doğal haklarından biridir. sevgiye aç bir milletiz ne de olsa. filmlerdeki aşklar ise o kadar farklı, güzel ve ulaşılmaz gösteriliyor ki; insan ister istemez öyle bir şeye sahip olmak istiyor.
hayal kırıklıklarına gebe bir düşüncedir. zira haya bu kadar toz pembe değil. umduklarımızın çoğu olmuuyor. ayrıca bu düşünce daha büyük beklentilerle ilişkiye başlamanıza neden oluyor ve nitekim göt oluyorsunuz.
eğer bünye bu fikre kapıldıysa düşünmesi gereken bir şey var o da şudur ki;
o büyük, güzel, gördükçe insanı yarsıtan* ilikşiye sahip 2 kişi nice acılar çekiyor. istisnalar haricinde çoğu filmde o büyük aşklar, büyük olan aşkları kadar büyük acı çekiyor. o yüzden acısızından olsun bizim olsun. ama mesela ben istemem öyle bir aşk, acısızından olacaksa olsun. stress çoğu hastalığın altında yatan neden.