sabah sabah bütün psikolojinizi berbat eden olaydır. action filmleri halt eder hatta yanında.
eli silahlı adamların hala peşinizde dolaştığını sanırsınız.
kan görmek rüyayı bozuyor muydu be? adamları taradılar gözünün yaşına bakmadan.*
her zamanki arkadaş grubuyla tam olarak çözülemeyen bir mekanda geyik yapıldığı sırada ortaya aniden 10 kişilik grup tarafından deniz baykal ve kemal kılıçdaroğlu getirilir. bu iki siyasetçi feci şekilde dayak yemiş, yüzleri gözleri her yeri kan içinde, tanınmayacak haldeler fakat ben tanıyorum ne hikmetse. neyse, deniz'i siktiredip kemal kucaklanır, zaten ufak tefek bir şey biliyorsunuz, doğru bir arkadaş evine götürülür. orda yüzüne gözüne yapılan birkaç pansumandan sonra kemal'de ciddi değişiklikler gözlemlenir, sesi değişir, gözleri faltaşı gibi açılır. meğer içine şeytan girmiştir, the excorcist*. bu excorcist mevzusunun da bilinçaltıma işlemiş inanılmaz bir korkutma özelliği vardır, kaç yaşıma geldim hala ara sıra korkutur geceleri falan. birden dumur olan ben, korkup kaçmak ister, ama kaçamam çünkü içine şeytan kaçan kemal beni bileğimden tutmuştur. bırakırsın bırakmazsın, ayetel kürsiydi fatihaydı falan en sonunda şeytanın elinden kurtulunur, öyle bir koşarım ki korkudan arkama bile bakmadan tam binadan çıkacakken uyanırım. bu da böyle bir anıydı işte, paylaşmak istedim.
"serpil çakmalı'nın tokasıyla saçına simon yapmış, beyaz yazlık bir elbise ve sandalet giymiş olan kızımız arabasını park eder. amacı misafirhaneye gidip ayakkabılarını değiştirmektir. hemen karşıda bir çay bahçesi görür. misafirhanenin giriş kapısı bu çay bahcesine açılmaktadır. bahçede oturan ve kızımıza dik dik bakan bir kaç hödük vardır. mecburen onların önlerinden geçmek zorundadır, geçer de.
laf falan atar bu hödükler kızcegize. kız başı önde girer misafirhaneye, odasına gider. aa bi de bakar, filmin esas oğlanı karşısındadır. hemen bi kavga çıkartır, döver hödükleri. misafirhanenin ve kızın kahramanı olur. beyaz gömlekler falan, beyazçarşaflarfalan,öpüşm.."
çocukluğumun hayali, tolga abiyi arayıp hugo'nun nereye çufçufluyoruz sorusuna telofon tuşlarıyla cevap vermekti. nasip olmadıydı bir türlü. sen bilinç altımda hapsol... geldim kaç yaşına, rüyalarımda hugo ile yaşıyorum. beraber o garip yaratıkla yolculuklar falan yapıyorum, bir aksiyondur gidiyor, tam film tadında...aklıma mükayet ol yaradanım.