Bazı kimselerle konuşmak anteni olmayan bir radyoda klasik müzik dinlemeye çalışmak gibidir. istediğin kadar ileri geri oynat, duyduğun tek şey parazittir. Ama biriyle olmak kaderinde varsa ve doğru kişi oysa öylece oturup konuşmaya başlarsınız ve bir Beethoven sonatı çalmaya başlar.
-Sevmek ile beğenmek arasındaki farkı biliyor musun Pooh?
-Hayır Piglet, anlatsana.
-Eğer bir çiçeği beğenirsen onu koparırsın. Ama onu seversen her gün gelip sularsın.
(Winnie the Pooh)
----
Yazarın notu:
aslında sevmeyi en güzel bu çizgi film repliği anlatmıştır.
Birini seviyorsan eğer onu kırmadan, dökmeden, dalından koparmadan sevmelisin. Dahası sevmek değil olsa olsa beğenmek olur. Tıpkı beğendiğin çiçeği dalından koparıp bir iki kokladıktan sonra solmaya bırakmak gibi.
Sevdiğin çiçeğe için gitse dahi döküleceğinden korkup dokunmaya kıyamazsın, sadece izlemekle yetinirsin. Sana kalan onu sulayıp yaşatmaktır.
"elime bir tüfek alıp türünü korumak için çiftleşmeyen her pandayı vurmak istiyorum. petrol tankerlerini açıp hiç görmeyeceğim fransız sahillerini kirletmek istiyorum. duman solumak istiyorum."
"Ölümcül kanserin tedavisi nedir? Ölümün tedavisi yani.. Yanıt, ölümsüzlüktür. Arkanda bırakacağın bir miras yaratırsın. Hatırlanacak bir hayat yaşarsın ölümsüz olursun."
-Testere Filminden John Kramer. Bu adamı aşırı derecede seviyorum efendim. Son filmleri pek kaliteli olmasa da kpss sonrası testere serisine tekrar başlayasım var, evet.
Dündar, benim aşktan da hayattan da umudumu kesmeye başladığım bir sırada çıktı karşıma. Kısa bir öykü oldu ama çok güzeldi. Hani radyoda çok sevdiğin bir şarkıya denk gelir sevinirsin de, tam sesini açtığında şarkı biter ya, öyle bir şeydi işte.
burhan bey burhan bey! müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. bunlar hep gomünist oyunları. beyfendi şunu bil; kasabamıza memleketimizin en büyük camiisi inşa edilecektir. ve de buna hiç bir kuvvet engel olamayacaktır.
b- ulan zübük ömründe bir kez olsun şu camiiye hiç yolun düştü mü?
z- biz elhamdülillah müslümanız. beş vakte beş daha katıp namazımızı evimizde kılarız. müslüman kardeşlerim buna şahittir.
b- duydunuz; namaz evde de kılınır arkadaşlar. ama çocuklar evde okuyamaz!
"Yalnız şunu belirtmek istiyorum: Ben batıl inanışları olan biriyim. Komik bir durum bu ama gerçek. Küçük oğlum Michael, polis şefini vurduğu iddiası yüzünden yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. Bundan sonra başlıca işim, onu bu iftiradan korumak ve ailesinin yanına geri dönmesini sağlamak olacak. Ancak ben batıl inançları olan bir kişiyim. Oğlum saklandığı yerde yanlışlıkla vurulursa, kendisini suçlayan yeni kanıtlar, yeni tanıklar çıkarsa bu durum bana, bu odadaki bazı dostlarımın, yaptığımız barış anlaşmasına uymadığı düşüncesini verecek. Dahası, oğluma yıldırım çarpsa, gemisi okyanusa gömülürse, uçağı düşerse, bir polis memuru yanlışlıkla onu vurursa, hücresinde kendini asarsa ben yine buradaki bazı kişileri suçlayacağım. Ve bunu asla, ama asla affetmeyeceğim!"
Bir daha mahalleye gelmedi mujgan , gelemedi
Otomobili bizim dar sokaklara sığmıyormuş dediler
Senede bir kac ay avrupadaymis dediler
Zaman sifali bir ilaçtır, unutursun dediler.
Ne mi oldu unuttum.
Yoruldum patron!
insanların insanlara saldırmasından, çocukların ömrünün kelebeklerin ömründen kısa olmasından,
adaletin bozguna uğradığı bu dünyadan yoruldum.
Vazgeçtim ben, Müzeyyen. insana olan inancımdan vazgeçtim. Çünkü ben yerle bir olmaktan çok yoruldum. Affedemediğim tonlarca mesele var, irili ufaklı. Ama biliyor musun, bir kalbi olduğunu unutmuş insanlar için üzülmüyorum artık. Ve inan bana, onlarınki kalıcı bir hafıza kaybı. Sen de çok didinme onlar için, incinirsin. incitirler seni, öpmeye kıyamadığım çocuk kalbinden. Bir çocuk incindiği vakit tüm dünya darağacında sallanmaya mahkumdur. Bunu da bilirsin.