üniversite ritüellerinin başında gelen ve aynı sırada ilerleyen şey.
sevgilinle yürüyorsundur yolda "film alalım mı?" dersin "hadi film almışken bira ve cips olmadı evde mısır yaparız" fikri çıkar otomatik olarak, kanepeye oturur filmin ortalarına doğru sevgilinle sevişirsin. kısa bir süre sonra sorulmadan, konuşulmadan sevişmeye olan yola aynı şekilde gidilir. bir de şey olur ayrılırsın o sevgilinden sonra oraya başka bir sevgilin yoksa hayatta uğramazsın. o olur bide.
bir yudum biradan alırsın, sonra sigaranın dumanını tv ye doğru üflersin ve sigara dumanı ekran rengiyle karışır mavi
bir renk oluşur odanın içinde heryeri dolaşan.. daha sonra sevgilinin sana kendi elleriyle ikram ettiği mısırı yersin ve
bir yudum da sevgilinin sıcacık dudaklarında alırsın.. tam o sırada sigara kanepeye düşer ve yanık kokusu alana kadar sevgilinin dokunuşlarından başka birşey gelmez aklına. sevgilinin ruj izinin kaldığı sigara söndürülür aceleyle, sonra o rüya gece biter sanarken yeniden başlar ve asıl yangın başka yerdedir.
üniversite gençliği ritüeli, bu töreni gerçekleştirmeyen gençler "üniversite hayatı yaşayan genç" ünvanını alamazlar, otturlar, boşturlar, eziktirler. bu ritüelin daha entellektüel varyasyonu ise kırmızı şarap içerek eternal sunshine of the spotless mind'i izleyip seks yapmaktır. üniversiteye neden gidiyoruz ki zaten.
(bkz: işte bu üstad)
sigara ve bira o kadar önemli değil ama diğerleri makuldür bir erkek için. başka ne yapabilirsin ki? dağ bayır mı gezelim?
bu yaştan sonra muhallebicide ben sana hayran sen cama tırman gibi vıcık vıcık şiirler okuyamam bebeğim.*
kimse okuyamaz ki!
alırsın şarabını sarılsın sevgiline hava soğuksa biraz daha yakın olursun. daha sonrası erkeğin kondisyonuna bağlı.
bir insan hayattan daha fazla ne bekleyebilir ki? yaşı kaç olursa olsun, cinsiyeti ve inanışı ne olursa olsun eminim ki şu 7-8 kelimeyi bir arada okuduğunda hayal kuruyomuş hissine kapılıcaklardır.
hepsini bir araya getirirsen yaşarsın, zaman geçer okuduğunda yaşamamış gibi melil melil bakarsın.
peki ya hikaye şöyle olsa; sevgiliyle okuldan hava karardıktan sonra çok soğuk bir kış günü çıkılsa. eldiven takıldığından dolayı elleri topacıktır, nereye gidildiği bilinmeden o soğukta yürünüreken bol bol gülüşülür, güzel zaman geçirmek budur çünkü. sonra herşeyi daha anlamlı hale getiricek bir şekilde kar yağmaya başlar, yılın ilk karı.. gözlerinin içine o kadar dikkatli bakarsın ki yağan kar fazlada enterese etmez seni zaten. o arada beşiktaş çarşının içindeki "3 tane 10 lira" yazan dvd dükkanının önünden geçilir. malum tekli yapılır. cips alınır, şarap alınır. eve gidilir.. soğuktan kaçıldığı için eve girer girmez anahtarı kanepeye fırlatırsın, bereni fırlatırsın herhangi biryerine evin. önce hemen çay demlenir, mutfakta sevgili arkadan sarılır koşturup. sonra şarap eşliğinde ve sigara mezesiyle film izlenir. ama herşeyide yapabilmek burda ayrı bir gurur duydurur kişiye. filmin sonuna kadar gayet normal bir şekilde izlenir, sonrasında pencereden karın yağışını izleyerek çiftler birbirini bulur.
hayalden ötesi, sürekli olunca anlamı olmayan zincir.
Film, viski/konyak, çikolata, yatak, sevgili, seks diye değiştirilirse daha bi mis olabilecek durum.
Lakin koca herifler olduk 3 liralık biraya gelemeyiz, yaşlanmaya başlayınca sigara da bırakılıyor. yey..
asla bir araya getirilemeyecek özel durum. hepsi olsa filmde sorun çıkar player okumaz falan. yine hepsi olsa sevgilinin başı ağrır yine olmaz. efenim kısaca olmaz yani.
araya bir de diş macunu ve diş fırçasının eklenmesinin gerektiği liste.
eğer seksin final olduğunu düşünürsek, önceleri yapılan eylemler arasında, bira içmek ve patlamış mısır yemek olduğunu düşünebiliriz.
sen tutup bira kokan, dişlerinin arasında mısır kalıntılarının dansettiği ağzınla kızı öpmeye, onla sevişmeye kalkarsan listeye bir de tokat eklenebilir.