yaşanan olayları sadece ucundan bucağından ima etmesine rağmen, çoğu kişinin ufkunu açmış olan, gayet başarılı, yapıldığı yıla göre zamanın ilerisinde bir vizyonla hazırlanmış filmdir.
bu coğrafyadaki her daim mevcut devlet, mafya, aşiret-örgüt karmaşasını açık bir dilde anlatmış 2001 tarihli bir derviş zaim filmi. ve fakat sinemasal boyuta ne ölçüde ulaşılmıştır o tartışılır. yine de sağlam oyuncu kadrosu ile iyi niyetli bir yapım. izleyiniz derim.
Çok iyi bir senaryonun, çok sağlam oyuncu kadrosuna karşın sinemasal anlatıma uyarlanamaması nedeniyle eksik kalmış bir film. Bununla beraber içeriğinin sağlamlığı nedeniyle bol ödül almıştır. Ancak sürekli konuşan ve yürüyen, bir binadan bir diğerine giren, arada da cinayet işleyen bir takım insanların kesişen hikayeleri şeklinde hafızalarda belli belirsiz bir iz bırakmaktan öteye geçememiştir.
sanem celik, ali surmeli, haluk bilginer, ugur polat, taner birsel, bulent kayabas, ezel akay, teoman * lı kadrosuyla bekleneni veremeyen tabldot gibi bir film. çok ilgi çekebilecek bir konuyu işlemiş halbuki...
37. antalya film festivalinde; en iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi sanat yönetmeni, en iyi kurgu ve jüri özel ödülü almış filmdir. nacizane yorumlarım:
açık hava çekimlerinin sürekli puslu havada, kapalı mekan çekimlerinin ise karanlık, loş ortamlarda olması; mafya, bürokrasi, siyasetin birbirine karışan çıkar ilişkileriyle harmanlanmış ülke ikliminin nasıl puslu olduğunu gösterir gibidir.
birbirleriyle bağlantılı olmayan hayatların sürekli karşılaşmaları herkesin az ya da çok bu karanlık ortamdan zarar göreceğini/etkileneceğini vurgulamaktadır.
bürokrasi ve siyaset aygıtları, herşeyi devlet için yaptıklarını söyleyerek kişisel çıkarlarını koruma telaşındadır. bu telaş içinde birbirleriyle çekişmeye başlayarak, parçalı bir görünüm sergilenmektedir.
simgesel anlatım yoluyla sürekli bir mesaj verilmektedir. mesela, otel sahibinin oğlunun isminin "devrim kansız" olması. kafamda hemen bu iki kelimeyi yer değiştirerek düşündüğümde; "kansız devrim" oluyor ki, bu da beni meşhur "devrim kanlı mı, kansız mı olacak" söylemine götürüyor. belki gereğinden fazla anlam yükleyerek, tekeden süt sağmış olabilirim. bilemiyorum.
filmin belki bir çok yerine takılabilirsiniz. ben en çok, tuncelili iki kişinin "...asker dağdaki gerillalara yardım ediyorsunuz dedi..." cümlesine takıldım. söylemlerin kelimeler üzerinden inşa edildiğini hesaba kattığımızda, asker niye gerilla gibi bir tanımlama da bulunsun? olsa olsa terörist derlerdi. burada ilinti kurulan yapı ile kullanılan kelime arasında çelişki vardı.
beğenip beğenmediğime gelince; hayli daldan dala atlanmıştı. iç içe geçmiş ilişkiler ağına sıradan insanların hayatlarını eklemleme çabaları yerine tek bir konuya detaylı olarak odaklansa daha iyi olacaktı.
derin devlet kavramını, siyaseti mafyayı medyayı ve dönen oyunları çok iyi anlatan, izledikten sonra şaşkına dönülecek filmdir. imgeli bir anlatım vardır filmde, dikkatli izleyiciler için çok lezzetlidir izlemesi. içiniz yanacak, aklınız karışacak izlerken.
"bir film izledim, hayatımda hiçbir değişliklik olmadı" diye bir tabir olsaydı kesinlikle bu film için kullnırdım. olaylar kopuk kopuk, karakterler vurgusuz, zaman akmıyor sanki filmde, takılı kalıyor. sonra film bitiyor, durmuş zaman bir anda akmaya başlıyor, insanın beyni dumur yaşıyor.