Yaser Arafat beka vadisinde pkk kamp verdiği gün bizim gelme olayı askıya alındı bide geçmişten gelen bizde bi sırtta bıçak vardı o daha yeni çıktı ama yinede eh işte gelcezde olmuyor kuyruk acısı çok bide senin 3 ayın kalmadımı zaten gidicen önce sen.
Neden diye tepki verilecek durum.
ihanet tatlı gelmiş olmalı.
Çocuğun kaydırak dan bir daha kayalım baba demesi gibi.
Anadolu Ajansı’nın hafta başında geçtiği bir haber, gazetelerde oldukça küçük şekilde yeraldı: Filistinli lider Yaser Arafat ‘Mescid-i Aksa’yı Türkiye’nin korumasını’ istemiş, Filistinli Bakan Salim Tamari de ‘Osmanlı Türk’ünün kıymetini bilemedik. ihanetin bedelini ödemeye devam ediyoruz’ demişti.
Aynı sözleri bundan tam 73 yıl önce bir başka Arap lider, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Arap Yarımadası ile Ortadoğu’nun elimizden çıkmasıyla neticelenen Arap isyanını başlatan Şerif Hüseyin de etmiş ve 1931 Mayıs’ında sürgünde yaşadığı Amman’da ölüm döşeğindeyken ‘Osmanlı’ya kılıç çekmemeliydim. ihanetimin bedelini ödüyorum’ diye itirafta bulunmuştu. 73 yıl arayla aynı aylarda yapılan bu itiraflar, bana hiç de tesadüfmüş gibi gelmiyor.
Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ‘Mescid-i Aksa’yı Türkiye’nin korumasını’ istemiş, Filistinli Bakan Salim Tamari de ‘Osmanlı Türk’ünün kıymetini bilemedik. ihanetin bedelini ödemeye devam ediyoruz’ demişti.
Yaser Arafat ve bakanı, bu sözleri Filistin’e giden Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun üyeleri ile görüştükleri sırada söylemişlerdi. Grubun başkanı olan AKP Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, gezi dönüşü TBMM’de bir basın toplantısı yaptı ve Yaser Arafat’ın ‘Türkiye gerçek dostumuzdur, bize yardım eder. Mescid-i Aksa’nın adını siz verdiniz. Orası sizin, siz koruyun’ dediğini söyledi. Yine Hüseyin Tanrıverdi’nin söylediklerine göre Filistinli Bakan Salim Tamari de ‘Osmanlı Türkü’nün kıymetini bilemedik. Onlara ihanet ettik. ihanetin bedelini ödedik, ödemeye devam ediyoruz’ diye yakınmıştı.
KUDÜS’te 401 sene boyunca devam eden hákimiyetimiz, ingiliz Generali Sir Edmund Henry Hynmann Allenby’nin 1917’nin 9 Aralık günü Araplar’ın ‘Babu’l-Halil’ yani ‘Hazreti ibrahim Kapısı’ mánásına gelen ‘Halil Kapısı’ dedikleri Yafa Kapısı’ndan şehre girmesiyle noktalanmıştı.
1914’te durup dururken girdiğimiz dünya savaşı sonrasında çöken cephelerimizin arasında Filistin de vardı. ingiliz ordusunun 7 Kasım 1917’de başlattığı son saldırıya karşı koyamamış ve çekilmeye başlamıştık. Önce Gazze’yi verdik, sonra 120 kilometre geriye gittik ve Suriye’de tutunmaya çalıştığımız sırada Filistin’in tamamı bir anda elimizden çıkıverdi.
Tam 401 sene boyunca başında istanbul’dan giden idarecilerin bulunduğu Kudüs artık ingilizler’indi. ‘Böyle kutsal bir şehre at üzerinde girilmez’ diyen General Allenby, 9 Aralık’ta Yafa Kapısı’ndan Kudüs’e adımını attığı sırada birçok Avrupa ülkesinde kiliseler ‘zafer çanı’ çalmadaydı.
Şimdi, bütün bunları yazdığım için her zamanki málum teranelerle ‘Araplar isyan değil, bağımsızlık hareketi içerisindeydiler. Üstelik, Filistin’de Türkler’e karşı savaşmamışlardı’ diyecek olanlara peşinen söyleyeyim: Oturun ve en azından Allenby’nin hatıralarını okuyun!
Filistin’de bugünlerde yaşanan insanlık dramının daha derin boyutunu anlamak isteyenlere de bir kitap tavsiye edeyim: Osmanlı hükümdarı Beşinci Murad’ın soyundan gelen çok önemli bir Fransız gazetecinin, Kenize Murad’ın son çıkan kitabını, ‘Toprağımızın Kokusu’nu...
anasıda altımdayken ne zaman gelceksin demişti daha önce geldikte çıkan sonuç ortada demiştim şimdi bu sözlükte trollük yapıyor sözüm meclisten dışarı direk benim oğlana kimse üstüne alınmasın.