dünyada pek fazla sevilmemesinin en büyük nedeni, milletlerin - devletlerin israil - musevi - siyonist sevgilisi olması değildir. bazı devletler için bu durum geçerlidir. ama hepsi için değil. örneğin abd' deki yahudi lobisi amerikan bürokrasisine ve hükümetlerine sike sike israil' i sevdirmiştir. çoğu ülkenin filistin' e gerçek gözyaşı dökmeyip timsah gözyaşlarıyla idare etmesinin sebebi, filistin' de hemen hemen tüm terörist gruplara gerilla eğitimi verilmiş / veriliyor olmasıdır. pkklı teröristlere meskun mahallerde muharebe ve gerilla savaşı eğitiminin de filistin' de verildiğini hepimiz biliyoruz. ama ingilizler, fransızlar, italyanlar vb. gibi 90 yıl önce savaş halinde olduğumuz devletlerden bahsederken sık sık "daha düne kadar namusumuza kurşun sıkıyolardı vb. vs" cümlesini sarfedip bizi satan ve bir ülkenin kaderiyle oynayan filistin' in bu ibneliğini hiç ağzımıza almadığımız gibi terörist eğitimlerini de unuttuk, görmezden geliyoruz. ama elin adamı öyle yapmıyor. okulun tepesine füze kalkanı yerleştirip okulu bombalattıran ve bunu el cezire aracılığıyla servis eden hamas' a şüpheyle bakıyor. hepimiz üzülüyoruz filistinli masumların ölümüne,dramına. israil' in de hemen gaza gelip bir anda canavarlaştığını görüyoruz. ama mimlenmiş bi kere filistin. kızıl tugaylardan tutun da eoka'ya kadar zamanında kucak açmadığı ibne kalmadı.
filistinin adı, iö 12. yyda ege den kalkarak anadolu, kıbrıs ve suriyeyi yakıp yıktıktan sonra nısıra saldıran ancak mısırlılar tarafından püskürtüldükten sonra bugünkü tel aviv-yafadan gazze şeridine kadar uzanan bölgeye yerleşen filistîler adlı bir deniz kavminin adından geliyordu. yani filistîler bir arap kavmi değildi. mitolojiye göre, zamanla komşu bölgelere yayılan filistîlerin en büyük düşmanı, bölgeye onlardan sonra gelen israiloğulları olmuştu. gel zaman git zaman filistinliler müslüman oldu. ve bugünkü halleriyle sırf müslüman oldukları için değil sırf insan oldukları ve mazlum oldukları su götürmez halk, yardıma muhtaç halk.
Şifa hastanesi. Yağan bombalar altında şifa aranıyor. Parkelerin üzerine 10-11 yaşlarında bir çocuk uzatılmış. Hızla oradan geçmekte olan genç bir doktorun gözü yerdeki çocuğa takılıyor.
Doktorların herkese yetişmesi fiilen mümkün değil.
Doktor eğiliyor yerdekine.
Nabzını almaya çalışıyor, ölmüş. Çaresiz bir kaç kalp masajı denemesi. 10 bilemediniz 11 yaşındaki Filistinli çocuk şehit.
Yerde yatan 18-20 yaşlarında bir genç daha. Büyük ihtimal ölmüş, ama yanındaki iki kişi, biri kalp masajı yaparak, biri suni solunum yoluyla onu hayata döndürmeye çalışıyor. Hayır hayır, başındaki iki kişi, doktor değiller, hemşire, hastabakıcı da değiller. Onlar yaşamla ölüm arasındaki gencin yakınları.
"O şehit..", "o şehit" sözleri dökülüyor birden masaj yapmaya çalışandan...
Doktorlar, yaralılar, yaralı yakınları, gazeteciler, herkes bir koşuşturmaca içinde..
Bir kız çocuğu getiriliyor aceleyle, hemen yere betonun üzerine uzatılıyor. Doktor stetoskopunu çıkarıp küçük kızın kalbini dinlemek üzere elbisesini kaldırıyor... görüyor ki, tam küçük kızın kalbiinin olması gereken yerde, bir şarapnel parçası... Stetoskopa iş kalmıyor; o da şehit!
Şaşılası bir şey, onlarca yaralı çocuk gelip geçiyor; ağlayan yok neredeyse... Ağlamayı unutmuş belki Filistinli çocuk... Ama bir şeyi biliyor. Sapanıyla taş atmayı siyonistlerin üzerine, taşı atarken, içinden, yüreğinden başka birşeye hazırlıyor kendini.. fedaya... Ondan belki yanıbaşına kadar gelen ölüm karşısındaki bu soğukkanlılığı...
Yatağın üzerine uzatılmış gencin ağzından burnundan oksijen hortumlarını çekiyor genç bir hastabakıcı. Soran gözlere cevap veriyor: "Şehit şehit..."
Gün boyu onlarca kez duyuluyor bu söz orada.
insanlar çaresiz, doktorlar çaresiz, tıp çaresiz...
Çaresiz olmayan yalnız Filistin halkı.
Onlar, şehitlerini orada morga gönderip yeniden direnişe, savaşa katılmak için çıkıyorlar Gazze'nin kan kokan, bombalar yağan sokaklarına...
belki fhkc'li, belki hamas'lı, belki el fetih'li... ama tüm ezilen dünya halklarının kalbine gömülmüş bir şehit...
zamınında bm'ye topraklarını fahiş fiyata keyifle satmış,
osmanlıya karşı ingilizi destekleyerek bizi arkamızdan vurmuş,
sözde bağımsızlık uğruna türk askerine savaş açmış,
yıllarca türkiye'ye karşı militan yetiştirilmesine destek vermiş, teröristleri yetiştirmiş ve onları eğitmiş
kıbrıs sorununda rumları haklı bulmuş
ülke.
p.s: bu israil'i haklı çıkarmaz, oradaki bebek ölümlerini unutturamaz ama kimse de bana ben filistinim, filistin masum ve suçsuzdur dedirtemez. eline fırsat geçse bizi tekrar arkadan vuracağından emin olduğum ülke.
p.s2: kutsal toprakların islam devletinde kalması için hiç düşünmeden kanımı dökerim ama bu satılık bir arap devleti olamaz.
tanım bir: yeni yaptığı ve satışa çıkardığı tüm silahları canlı denekler üzerinde deneyip reklam anlayışına yenisini katan israil o.ç ğunun gafletine uğramış madur güçsüz ülke
tanım iki: Devlet Başkanlığı'nı Yaser Arafat'ın yaptığı bağımsız Filistin Devleti, 1988 yılı Kasım ayında Cezayir'de yayınlanan bağımsızlık bildirisiyle kuruldu.
Toprakları işgal altında olan Filistin topraklarının batısında Suriye, Ürdün kuzeyinde Lübnan; güneyinde Mısır ile Sina Yarımadası; batısında ise Akdeniz yer alır.
Bugün israil denen toprakların asıl sahibi ülkenin adı. Yahudi ingilizlerin, kutsal saydıkları kudus'ü ele geçirebilmek için son derece sistematik bir biçimde topraklarını ele geçirdikleri ülke. Benim ülkem israil!i tanımış olabilir. Dünya'daki bir çok ülke de israil'i tanımış olabilir. Ama ben birey olarak böyle bir ülkeyi içime sindiremiyorum.
Sistematik yok edilme devam ediyor. Çok yakın bir zamanda filistin diye bir ülke ortada olmayacak bu gidişle. Bunu kafaya koymuş durumdalar. Ama biri çıkıp bu yahudilerin oyununa çomak sokmazsa tabii. Ama bu çomak mutlaka sokulacak. Hitler zamanında az bile yapmış bu soysuzlara. Önceden görmüş bugünleri sanki. Hitler keşke o zaman başarabilseydi. Bu soysuzlar bugün bu katliamları yapamazlardı hiç değilse.
Ya anlayamadığım bir şey var hem adamları topraklarından ediyorlar, hem de adamları terörist ilan edip öldürüyorlar. Bunu da herkese inandırabiliyorlar. Bu nasıl mümkün oluyor ben anlamıyorum.
zamaninda cok buyuk yanlislar yapmis ve yapmaya itilmis olan, 1948'den itibaren israil ve ingiltere tarafindan yavas yavas yutulmaya baslanmis, topraklarinin cogunu 60 sene icerisinde kaybetmis;hergun cocuklarin oldugu magdur insanlarin ulkesi..
kırmızıya boyanmış gözyaşları, umutlarıyla birlikte hayatından süzülen çocukların, yaşamaya çalıştığı 'hayaller ülkesi'.
çaresizce olup biteni izlerken insanın canını en çok yakan bu değil mi? kim haklı? kim haksız?.. umrunda mı bu çocukların; yitip giden hayatların ülkesinde?
demeye çalıştığım şudur ki; ne olursa olsun 'büyüklerin oyunu'nda kirlenmeyi hak etmiyor bu el kadar çocuklar. 'taraf' olarak değil 'insan' olarak bakmak lazım gerçeklere.
meydandaydık, beyazıt meydanında. selam gönderiyorduk bütün savaşanlara. tek vücuttuk. selam gönderiyorduk filistin'e, ırak'a. hepimizin gözlerinde çakmak çakmak alevlerle. kin kusuyorduk katliamcılara. kin kusuyorduk. omuz veriyorduk kurtuluşa. umut veriyorduk, yürek oluyorduk. isyan ediyorduk. bin selam gönderdik filistinlilere. her emperyalist kurşununa karşı bin selam. dayan filistin dayan.
önemli değil kaç kez yenildiğin, önemli olan kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğindir. en son müslüman şehit düşene kadar dayan filistin, savaş filistin demek istediğim, gururlu insanların ülkesi.
israil karşısında birlik ve beraberlik içinde hareket edemeyen bölünmelerin olduğu devlet.
(bkz: hamas)
(bkz: el fetih)
o kadar insan ölüyorken; bu iki örgüt hala kendi arasında çekişmelerle; birbirlerini öldürmekle meşgul durumdalar. ortada ortak bir düşman var ve aralarında sürekli gerginlik bulunan iki büyük direniş örgütü. bu gerginlik ortak haeket edip, güçleri birleştirme hayallerini de suya düşürüyor. bu örgütlerin liderleri bu kadar körse; örgüt üyeleri israil tedidine karşı tek çözümün birleşip ortak hareket etmek olduğunu göremiyorsa; her zaman ezilecek olan ülkedir.