Bir yıl önce israil ordusu Gazze halkına topyekûn bir saldırının ilk bombardımanına başlamıştı. 22 gün süren bu saldırı, dünyanın gözü önünde, arkasında 1500'ün üzerinde ölü ve 5300ün üzerinde yaralı bırakarak Gazzeyi bir enkaza dönüştürdü. Gazzede yaşayan bir buçuk milyon Filistinliyi temel ihtiyaçlarından mahrum bırakan ve Gazzeyi bir açık hava hapishanesine dönüştüren, insanlık tarihinin en utanç verici ablukalarından biri dördüncü yılını bitirdi. Ağır çekim bir soykırıma doğru ilerleyen bu abluka, başta israil'in hamisi ABD emperyalizminin, AB emperyalizminin ve gerici Arap rejimlerinin utanç verici desteğiyle gün geçtikçe daha da ağırlaşıyor.
Gazze bir ilk değildi. Siyonistlerin yüz yıl önce Filistin'e ilk ayak basmasından beri süre giden ırkçı, sömürgeci kibrinin Nakba'dan, Deir Yasin'den, Kafr Kassım'dan, 1967 Savaşı'ndan, intifadalardan, 1982 ve 2006 Lübnan işgallerinden tanıdığımız barbarlığının yeni bir aşamasıydı. israil, barış süreci aldatmacasıyla katliamlarına, toprak gaspına, yerleşimlere ve Batı Şeria'yı bantustanlara çeviren ırkçı Ayrım Duvarı'na, hız kesmeden devam ediyor.
Bütün bu saldırganlık, mültecilerin geri dönüşü, israil yerleşimlerini ve işgalini bitirmek, utanç duvarını yıkmak, israil zindanlarında tecrit ve işkence altında olan tutsaklarını özgürleştirmek, bağımsız ve egemen bir devlet kurmak ve özgürlüğüne kavuşmak için direnen Filistin halkının iradesini kırmak için büyük bir pervasızlıkla uygulanıyor.
"Ulusal çıkar" bahanesine sarılan Türkiye hükümetleri, ordusu ve kâr etme imkânlarından hiçbir biçimde vazgeçmeyen sermayesi israil'le ikili ilişkilerden taviz vermiyor. Filistin ve Lübnan halkına ölüm yağdıran uçakların pilotları Konyada eğitiliyor, israil ekonomisini güçlendiren ticari bağlantılar kurulmaya devam ediyor, Siyonist israil devletinin bölge üzerindeki tahakkümünü arttıran, yükselen ırkçılığına, sömürgeciliğine ve katliamcılığına rağmen bu devleti normalleştiren ve meşrulaştıran diplomatik ilişkiler sürdürülüyor, israil silah sanayinin yağlı müşterisi olmaya devam ediliyor. Türkiye üniversiteleri, kimi kültür ve sanat çevreleri israil devletiyle akademik, kültürel ilişkiler yürüterek bu devletin meşrulaşmasına katkıda bulunmakta tereddüt etmiyor.
sonuç vermeyecek bir girişim dahadır.
hayır etkisi olmadığını söylemiyorum fakat başarılmaya çalışılan şeyin,meydanlarda yürüyerek,basın açıklaması yaparak gerçekleşeceğini düşünmüyorum sadece.
katılamasak da,yine de arkanızdayım halkevleri.