gecikmiş bir önermedir, basma kalıptır. şaşırıyorum nasıl oluyorda her konu atatürk'e bağlanabiliyor. yurtta sulh cihanda sulh sözünü diyen atatürk'tür. filisten'de yaşanan katliama da tepki vermek barış içindir, o halkın özgürlüğü içindir. bilmem farkındamısınız ama gazze'ye ambargo uygulanıyor ve orada hapis hayatı yaşıyorlar. buna tepki vermek nasıl bir hakaretse artık... ama onlar müslüman değil mi ölsünler misket bombalarından niye dert ediyoruz ki, insanlık-vicdan-kalp nasılsa gereksiz şeyler görüşler karşısında (!)
denyoluktur lan bize ne elin filistininden bak bizim de 6 şehidimiz var. dicektim bir an kızdım lan kendime olur mu öyle şey bir insan bu kadar öküz olamaz dedim çok sinirlendim hakaretler savurdum kendime vallahi çok hayvanlık ettim özür dilerim ey sözlük. nerede durduğunu ne düşüneceğini bilemeyen zihniyetin ürünüdür ayrıca bir de eklemek isterim ki filistini savunanların yalnızca şeriatçiler olmadığını öğrendim az önce meğersem zamanında denizlerde filistinde bulunmuş hatta mahir'de gidecekmiş ama bir aksilik olmuş. eh biraz cahilliğim varmış onu da öğrenince kendimden daha çok utandım. ama yine de zararın neresinden dönülse kardır. ayrıca yüce önderimiz mustafa kemal atatürk demiş ki yurtta sulh cihanda sulh. yıllarca duyardım da ne demek olduğunu bilmezdim meğersem sulh barış demekmiş ben hep mahkeme sanardım. sonra mustafa kemal atatürk'ün ne demek istediğini anladım. gerçi cümle biraz düşük ama yine de benim atatürk benim gibi zekası 0.1-0.11 olanları da düşünerek demiş ki yurtta barış cihanda barış. ilk başlarda cihanı atanın bir arkadaşı sanardım meğersem o da dünya demekmiş öyle oluncada yurtta barış dünyada barış demiş. yurdun ne olduğunu herkes bilir zaten dimi. e bu cümleden çıkarılacak anlamda şey olsa gerek olmadıysa yardım edin de yurtta barış olursa dünyada da barış olur. ama şimdi ata kafiye uyak bir şeyler var ya onu yapmayı seviyor sanırım tersten söylemek gerekirse dünyada barış olursa yurtta da barış olur demek istemiş. ama keşke daha açık anlatsaymış ben zorlandım bir atatürk gençliği olarak başkaları zorlanmasın.
beş yaşındaki çocuğun katledilmesine göz yummamak bir vicdani meseledir. ırk, din, mezhep, millet, ideoloji kavramlarının dışında sadece ve sadece insan olmaktan mütevellit bir tepkidir israil'e yapılan.
atatürk olsaydı onu yapmazdı bunu yapardı zart zurt. nereden biliyorsun a ibin*?. eksileyen de atatürk düşmanı oluyor ha? bir sensin zaten amına goim atatürk'ü seven bir sensin o'nu tanıyan. *
en ufak bir doğruluk payı olmayan önermedir. atatürk'ün barışçıl yöntemleri birincil yöntem olarak desteklediği bilinir. bu nedenle terör estiren bir devlete karşı durmak her atatürkçünün görevidir.
Ağır bir ithamdır.Tamam filistini ateşli bir şekilde destekleyenler memlekette şehadete eren vatan evlatlarına aynı hassasiyeti göstermemektedir.Zaten onların ne mal olduklarını herkes bilmektedir fakat bu ülkenin ekmeğini yiyen ve yediği kaba pislemeyen her insan şehit olan vatan evlatlarına gösterdiği hassasiyeti filistinde ezilen kardeşlerimize gösterirler.
Rahmetli Atatürk bugünleri görseydi eminim desteğini eksik etmezdi.
bizimkiler yardım gereken yere yardım götürmeye çalıştılar şeriat düzenini korumaya veya yaymaya çalışmadılar.
bunun nesi hakaret??
(bkz: troll)
edit: imla
filistini desteklemek insanlığı desteklemekten öte bir sey degildir. ''yurtta sulh cihanda sulh'' Bu sözün sahibi m. kemal Atatürk değil midir? Barış bu yol ile sağlanacak ise sonuna kadar desteklemek gerekir. Atatürk dahi şu an hayatta olsa bunu gerceklestirirdi.
geçmişte filistini destekleyenler solculardı. ancak dünya günümüzde konjonktürel açıdan büyük bir değişime uğramıştır. durum böyleyken mücadele tarzı da, yapısı da değişmiştir.
bir mossad ajanından daha tarihi çarpıtmak için açılmış başlık. atatürk olsaydı önce bu iddiayı yapanın yaptığını hakaret kabul edip istiklal mahkemelerinde yargılardı. atatürk yaşasaydı orda israil diye bir devlet olamazdı. biz susalım atatürk konuşsun;
--spoiler--
Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür.
Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa bir kaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için islamiyet'in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve islamiyet'e lakayt olmakla itham edildik.
Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima islam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bu gün kanımızı dökmeye hazırız.
Cedlerimizin, Selahaddinin idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bu gün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün islam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğinden şüphemiz yoktur.
Arapça neşir :Bombay Cronicle 27.07.1937 münteşir
Türkçe Neşir: Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi
--spoiler--
mesele filistin'i desteklemek değildir. ezilen ve hakkı yenen her halkın desteklenmesidir.eğer bu destek sadece şeriatçılar tarafından verildiği sanılmaktaysa yanılgı vardır orda, çünkü bu ülke de yıllarca solcular filistin'e ellerinden geldiğince destek olmuşlardır. *kemalistler ise daha yeni yeni filistin lehinde taraf tuttuklarını belli etmektedirler.
birazcık insan sevgisi olsun biraz acıma olsun arabıdır osudur busudur diyip milliyetçilik yapıp nasıl bu vahşete göz yumabiliriz. Atatürk' e hakaretmiş o gayette hümanist biriydi onu tanımayanlar nasıl bir insan olduğu hakkında zerre kadar fikri olmayan birilerinin zırvalarıdır bunlar. Bu olaya ne Atatürkçülükle ne Müslümanlıkla bağlantı kurmak yanlıştır eğer değerlendirmek istiyorsak kendi insanlığımızla vicdanımızla değerlendirmeliyiz.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından 20 Nisan 1931'de söylenen ve anayasada yer alan temel dış politika düsturudur.
Dünyada olabilecek herhangi bir rahatsızlığın herkese zarar verebileceğini, bu yüzden de milletlerin diğer milletlerin sorunlarına kayıtsız kalamayacağını ifade eden Atatürk'çülüğün bütünleştirici ilkelerindendir. bu bağlamdan bakıldığında, asıl dünya üzerinde haksızlık içeren bir durumu onaylamak; ata'nın çizgisinin dışına çıkmak demektir.
