şüphesiz ki a.b.d.'de başkan olmaktan çok daha onurlu, çok daha zor bir eylemdir. aslında hiç birine çocuk dememek gerekir, hepsi aslan yürektir. hepsi hepimizden büyük insanlardır. hepsi candır.
filistinde çocuk doğulmaz zira insanlar çocuk,genç,yaşlı,erkek,kadın gibi sıfatlar yerine ölü veya diri gibi sıfatlar alır.filistinde çocuk olmak nefes almanın ve gülmenin kıymetini bilmektir.orada hüzün ve talihsizlik genetiktir.
güne silah sesleriyle başlayan, kahvaltıda gözyaşı ile yoğrulmuş ekmek yiyen, eline kitap yerine silah almak zorunda olan, sapanla kuş vurmak yerine tank avlayan, ailesinden en az birini şehit vermiş, ölse de yolundan dönmeyecek olan çocuktur. aslında çocuk değildir, hepimizden büyüktür.
lütfen izleyin, beş dakikalığına da olsa hiç yılmayan o ruha tanıklık edin;
"benim adım filistin
adı tüm meydanlarda yazılan filistin
adı beni saran ve kuşatan filistin
ruhumun en derinliklerine işleyen filistin
topraklarının beni tanıdığı,
benim de onu tanıdığım filistin.
"onu değil, beni parçalayın." dediğim vatanım,
geçmişten beni her an çağıran selahaddin,
beni binlerce esiri ve mahkumuyla
her zaman yardıma çağıran mescid-i aksa
ey aksa! ümmetin ilk kabesi,
siyonistleri kahreden edanla paramparça et!
siyonistlerin ruhunu söndüren akşam
gökyüzünü filistin bayrağıyla donat!
filistinim...filistinim...filistinim..."
"baba! diyorlar ki sen suçlusun,
baba! sen suçlu değilsin.
baba! seni neden benden esirgediler?
seni tutukladılar,
beni bir kez öpmeden,
annemin gözyaşlarını silmeden.
anne! her sabah yanaklarında gözyaşı görüyorum,
filistin her şeye layık değil mi?
her gün güneşe sesleniyorum,
anne! babamı bir kez daha görebilecek miyim?
yoksa, yoksa kıyamete kadar bir daha göremeyecek miyim?
yoksa annemin gözyaşları kıyamete kadar akacak mı?
baba! baba! nerdesin?
ey ezilmiş çocukluğum...
ey ezilmiş çocukuluğum,
ben filsitin in çiçeğiyim,
babamı hiç öpmedim, güneş doğduğundan beri,
bayramlar bayramı, senlikler şenlikleri kovalıyor.
şehit üstüne şehit düşüyor.
babam demir parmaklar arkasında,
kölelerin tutulduğu duvarların ötesinde.
o gün ne zaman?
parmaklıkların parçalanacağı gün ne zaman?
her sabah çocuklarını öpen babalar!!!
her sabah çocuklarını öpen babalar!!!
çok şey mi istiyorum?
çok şey mi istiyorum?
utanın...
utanın...
utanın...
ve babam demir parmaklıklar arkasında....
babamı istiyorum...
babamı istiyorum...
babamı istiyorum...
babamı istiyorum..."
ateş hattında var oluş mücadelesi vermektir. top peşinde koşmak, mahalle macı yapmak yerine ''taş'' seçmektir. seçilen taşlarla tankların karşısına geçip onur mücadelesi verdiğini sanmaktır. doğuştan şanssız olmak, silah yemi olarak ateş hattına sürülmektir.
doğuştan talihsiz olan çocuktur. yaşıtları kinder sürpristen çıkan parçalarla araba yaparken onlar tankın paletleriyle tanışıyorlar, yaşıtları besin değeri yüksek yiyeceklerle gelişimini müthiş bir aile desteğiylede tamamlarken onlar öksüz,yetim bir avuç ekmeğe muhtaç bir çocukluk geçiyorlar.hakmı bu diyeceksiniz adaletmi diyeceksiniz? yine ahlar vahlar içinde cevaplayacaksınızdır umarım ama elimizden bir şey gelmedikçe onlar atalarının hatalarının ceremesini daha çok çekecekler.
zamanında osmanlı'dan ayrılmak için can atan dedelerinin günahını çekmektir. hala o bayrak altında yaşamaktadırlar ve uslanmamaktadırlar. her uzatılan şekeri yiyen dedeleri yüzünden, doğmadan ölüme mahkum olmaları da bundandır.
yılda milyar dolar gibi rakamları köpek mamasına harcayan avrupa ve abd nin çok da umrunda olmayan olaydır, ölümle kol kola yaşamaktır, taşlarla tanklara saldırmaya çalışmaktır, her acıya rağmen şerefli yaşamaktır.
huzur içinde büyümek istediği yurdun da, evin de hiç bilmediği askerler tarafından babasının öldürülmesini görüp tonluk savaş araçlarına umut ve inancı bağladığı taşları atmaktır...
israilli çocuk : babam bana dedi ki; siz araplar şeytansınız, teröristsiniz, hayvansınız!!
filistinli çocuk : babam bana hiç bir şey demedi. sizinkiler öldürmüş!!!