Toprakları illegal bir şekilce israil tarafından işgal edilen,tüm dünyanın bu olayı sadece seyredip bir de sırf Yahudilere yaranmak uğruna israil'in tüm zalimliklerine göz yumarak ihmal ettiği ülke.
2.abdülhamid in osmanlı da her zaman itibar gösterilen bir azınlık olmasına rağmen yinede yaranmayarak isyan ettikleri için , ağır bir beddua ettiği rivayet edilen ülkelerden biri..
netekim asla rahat etmemişlerdir osmanlı dan koptuklarından beri ..
bu bedduayı yediği rivayet edilen diğer azınlıklar için ;
kimlik kartı/mahmut derviş
........
Kütükte kayıtlıyım.
Arabım.
Saçlar: Kara.
Gözler: kahve rengi.
Özel belirtiler:
Alnındaki bir çatkı.
El ayası deniz kabuğunun içi gibi kırmızı.
Uyuşturur tuttuğu eli bu eller.
Ayrıca zeytin yağını,
bir de kekiği çok severim.
Arayan bulsun beni
bir yitik köyde,
adsız yollarda unutulmuş.
Tarlalarda ter döker insanlar,
taş ocaklarında ter döker.
Özlüyor insanlar
insan gibi yaşamayı.
Kütükte kayıtlıyım.
Arabım.
Atalarımın üzüm bağlarını sen aldın elimden,
çocuklarımla ektiğim toprağı
sen aldın.
Bıraktın bu taşları
bize, çocuklarımıza.
Alacakmışsınız
elimizden bu taşları da
doğru mu?
Bir daha diyorum!
Bir daha!
Kütükte kayıtlıyım.
Birinci sayfanın ta başına.
Nefret etmem insanlardan
saldırmam hiç kimseye.
Ama aç korlarsa beni,
korlarsa çırılçıplak,
yerim etini beni soyanın,
hem de çiğ çiğ.
Açlığımı kolla benim
ve öfkemi.
israilin vampirliğine göz yumulması neticesinde, sılahsız insanlarının son teknoloji füzelerle parçalandığı, dünyanın b.. varmış gibi izlediği fakat kılını kıpırdatmadığı öksüz ülke.
dünyanın hırçın ve şerefli çocuğu...tek başına emperyalzmle alay etme baş eymeme gibi yetenekleri var...
yıllardır sefaletten kırılıp bir tane islam ülkesini arkasına alamayan ülke baş eymeyen ülke
kutsal topraklar...mescidi aksa ....kudüs bu ülkenin baş kentidir...işgal altındadır..
bütün dünyanın neler çektiğini gördüğü halde başka suni meseleler oluşturarak israil işgalini görmemezlikten geldiği,yada haklı göstermek için çabaladığı ülkedir.milyonlarca müslamım diyen insan ve onlarca ülkenin adeta kaderine terkettiği yalnız kahraman denebilecek cesaret ve gurur abidesi ülke..
biçare yürekler param parça olmuş
açlıktan sefaletten yorulmuş
gururundan sefil olmuş
ne olursa olsun teslim olmamış
filistin ki islamın son cesaret kalesi
filistin ki görene bişeylerin göstergesi
ne olur artık dünya sende duy bu sesi
ağlamasın artık anaların gözleri....
sil gözyaşlarını ey yüreğim!
aldırma yaralayarak geçen günlerin ağrısına
eğri ucu paslı hançerlerin
böğrüne böğrüne saplanışına
dinle haykırışlarını filistinli çocukların
ki onsun tarih yaşında yaraların;
intifada intifada yine billahi intifada!
son dönemlerdeki olaylarla iç savaşın eşiğine gelen, müslümanların burnunun bu gidişle boktan kurtulmayacağını simgeleyen ülke. ülkeniz işgal altında siz hala birbirinizi yiyin enayiler.
çağımızın kanayan yarası.. belki çok kılişe oldu ama harbiden böyle!.. yahudî zulmünden önce 70 bin yahudî, 7 milyon müslümanın yaşadığı filistinde bu gün 7 milyon yahudîye mukabil filistinli nüfusu 2 milyon bile değildir ve 4 milyon filistinli şuan mülteci durumundadır!..
toprak parçası olarak biz Türklerin şahsî mülküdür, Ulu Hakan'ımız II. Abdülhamid'in tehlikeyi fark etmesiyle filistini hanedanın şahsî mülkü yapmıştı ama ittihat ve terakki denen tarihimizin en iğrenç topluluğu; filistini devlet arazisini halini getirir ve birkaç ay sonra ingilizler işgal eder filistini. O menfur herifler filistini osmanlı hanedanının şahsî mülkü olarak bıraksaydı bu gün oraların sahibi bizdik çünkü devletler hukukunda insan devletten üstün tutulur ve başka bir devletin gelmesiyle tapulu mal elden çıkmaz!..
tarihi olarak yine bu topraklar bizimdir. evet şaşırabilirsiniz ama bizimdir arapların değil; çünkü filistin tarihine bakıldığında son 1000 yılında takriben 700-800 yılı bizim toprağımız olarak gözüküyor; osmanlı,eyyübiler,selçuklu (ve yine selçuklu ama suriye -filistin selçuklu devleti)... onu kurtaran ve imar eden de bizizdir; selahaddin-i eyyübi hazretleri onu haçlılardan kurtarmıştır, osmanlı sapıtmış memlüklerden kurtarmıştır ve birçok saldırıya karşı korumuştur!..
ama manevi olarak filistinlilerin vatanıdır zaten mühim olan budur mal değil vatan olması!.. onun yoluna şehid olan filistinlidir, onu terk etmeyen filistinlidir!..
topraklarını zamanında parça parça yahudilere satarak , ardından yahudilerin bu topraklarla israil devleti'ni kurmasıyla bi anda işgalci konumuna düşen devlettir.tarihdeki çoğu devlet ve millet para hırsı yüzünden özgürlüklerinden ve istikballerinden vazgeçmişlerdir.tarihteki hatalar günümüze mazlum ve gariban bir filistin'i yaratmıştır.
küçük çocukların öldürülerek katledilmesiyle, kadınların tecavuze uğramasıyla, küçük emrah rolüne bürünmek arasındaki farkı çözememiş kalpsiz ben biliyomcuların ''haha şunlara bak, iyi oluyo hak ettiler'' diyerek seyrettiği ülke.
hakli oldugunu bilen ancak elinden bir $ey gelmeyen bir uvey evlat gibi. bunu her dile getirmek istediginde "sus yoksa seni doverim." gibi tehditlere maruz kaliyor...
israil'le savaşmadıkları zamanlarda kendi içinde savaştığını gördüğüm ülke. belki de fazla ntv seyrediyorum, fazla dezenformasyona maruz kaldım bilemiyorum ama olaylar göründüğü gibiyse çok acı. iktidar kavgası yüzünden, haklı savaş gölgeleniyor sanki.
iç savaşa sürüklenen, dünyaca tanınmayan, emperyalizmin adice insanca öldürdüğü topraklara verilen isim. yıllardır savaşan bu halk şimdi de kendileriyle savaşmaya başladı. yalnızca iktidar hırsı ile yanan hamas ile işbirlikçi el fetih karşı karşıya gelmiş bulunuyor. peki filistin halkı bu savaşta hangi safta yer almalı?
uzun süredir işbirlikçi tavrından ödün vermeyen el fetih'e karşı radikal söylemleriyle ortaya hamas bu iç savaştaki tutumuyle tek amacının iktidar olmak olduğunu açıkça belirledi. tüm anti-emperyalist söylemleri yalnızca bir kandırmacadan ibaret olabilir, fakat en önemlisi iktidarı ele geçirse bile asla filistin halkını birleştiremeyecek bir örgüt hamas. çünkü özünde ulusal kurtuluş savaşı bulunmuyor, anti-emperyalizmden gittikçe ödün vermeye başladı. batının desteklediği el fetih ise baştan sona haksız bir yönetim içindeydi. işbirlikçi tutumun sonucunun bu olacağı belliydi. fakat bu savaş en çok filistin halkının ulusal mücadelesine zarar veriyor.
filistin halkının tek çözüm yolu 60'lı yıllardaki bir halk cephesi kurmasıdır. tüm milliyetçi,sosyalist, dinci akımların, her türden anti-emperyalist sınıfı topyekün savaşa sokacak bir cephe kurulması tarihsel bir zorunluluktur. yoksa filistin halkı işbirlikçi el fetih'i ya da baskıcı hamas'ı seçecek. bu halkın özgür olması şart ve özgürlük yolu bu bütünleşmeden geçiyor. tüm dünya halklarına umut vericek gelişmeler, filistin'Dedir. onların özgürlük mücadelesini kazanması bu nedenle çok önemlidir. tek çözüm yolu da halk cephesidir!
"Yüzlerinde Arafat maskeleri olan bir sürü okul çocuğu, dışarıda toplanmıştı. Başlarındaki öğretmenlerin verdiği bir emirle yürümeye ve bir yandan da bağırmaya başladılar:
- Sen buralarda daha önce hiç baloncu gördün mü? Ya da paten kayan çocuk?
"Salıncak bile görmedim" dedi Nadya. "Sahi burada hiç çocuk parkı yok mu?" Steve alay etti.
- Kalaşnikoflarla oynamak varken, tahterevalliyi ne yapsın Filistinli çocuklar?
Kasım Ali'nin onlara tahsis ettiği kameraman Raşid, çocukların etrafında dönüp, avazları çıktığı kadar bağırırken açılan ağızlarına zoom-in yaptı.
Nadya etrafına bakıp notlar alıyor, diğerleri de ağır adımlarla yürüyorlardı.
Saadet, gözüne sarışın kıvırcık saçlı bir oğlanı kestirdi. Yedi yaşından büyük göstermiyordu. Öğretmenin tercümanlığında çocukla konuşmaya başladı.
- Neden böyle bağırıyorsunuz?
Kameraya şöyle bir bakış atan çocuk, gülümsedi:
- işgalci Siyonist düşman Arafat'ı yok etmeye, öldürmeye çalışıyor. Ama biz Arafat'ı kanımızla canımızla savunuruz.
- Büyüyünce ne olacaksın?
Hiç düşünmeden yanıtı yapıştırdı çocuk."
Ayşe Karabat'ın "roman ya da gerçek" diye tanımladığı "Kudüs'ün Gönüllü Sürgünleri" kitabını okurken, işte tam da çocuğun hiç düşünmeden yapıştırdığı yanıt yüzünden, bir şey gelip düğümlendi boğazıma. Benzer yerlerde dolaşıp, benzer çocuklar tanımış olmaktan belki, gözlerim doldu. Alttaki satırlara bakmadan çocuğun yanıtını kestirebildim.
Şiddet sarmalı içinde büyüyen, her gün ölüm gören, intihar bombacılarının onurlandırılışıyla büyülenen bu çocuklar, büyüdüklerinde bir tek şey isteyebilirlerdi: "Şehit olmak!" "Kimdir şehit? Ne yapar?" diye sorsanız, sizi şöyle yanıtlayacaklardır:
"- Resimleri duvara asılır, herkes onu sever. Annesi oğlu şehit oldu diye sevinir. Bütün ailesiyle cennette buluşur ve orada mutlu olur."
işte bu algılama intihar bombacısı olmaya özendirir Filistinli çocukları. israil'e karşı intihar bombacısı olmaya özenen o çocuklar şimdi birbirlerini öldürüyorlar. Küçücük Filistin, Gazze ve Batı Şeria'da iki ayrı hükümetin hüküm sürdüğü iki mikro devlete bölündü. Bu iki mikro devlet arasındaki çatışmaların ne hal alıp ne kadar süreceğini belki tanrı bile bilmiyordur.
Geçen gün Robert Fisk'in yazdığı gibi, Batı önce demokrasiyi bağırlarına basmasını istedi Filistinlilerdin. Öyle yapıp Hamas'ı seçtiler. Sonra, "o seçtiğini seçersen olmaz" dendi. Şimdi, Hamas'ı dışlayan Filistin Başkanı Mahmud Abbas'ı muhatap alıp onun için para musluklarını sonuna kadar açıyorlar. Sefaletle boğuşan Filistinliler'in vicdanlarını cüzdan baskısıyla esir almaya çalışıyorlar.
iktidar kirletiyor, işgal altında iktidar ise iki kez kirletiyor. El Fetih'in yıllardır tek söz sahibi olduğu o topraklardaki yozlaşmaya bir tepkiydi Hamas'ın seçilmesi. Ortadoğu'yu kontrol etmek için en gerici, en kirli, en çürümüş iktidarları ve liderleri destekleyen Batı, kontrol dışındaki-ne, kim olursa olsun, tahammül edemiyor.
Şimdi, Filistinliler'in Filistinliler*! kırmasını lanet okuyarak izleyebiliriz. Bunun, israil'in güvenliği için tezgahlanmış bir oyun olduğunu ya da Genişletilmiş Büyük Ortadoğu'yu kontrol edilebilir çok sayıda küçük devlete bölme planının ilk adımı olduğunu düşünebiliriz.
Ne düşünürsek düşünelim, burada çocuktan katil yaratan koşullar, orada doğdukları andan itibaren şiddet sarmalı içine düşen çocuklar var oldukça, daha çok çocuk olacak etrafımızda "şehit" ya da "kahraman" olmaya, kendini bomba yapıp patlatmaya hazır.
Geçenlerde bir filmde izledim: Bütün yaşamı boyunca yalnızca iki iyi insan tanımış olan mahkûm, tam da idama giderken, tanıdığı o iki iyiden birine "insan bütün yaşamı boyunca tanıdığı kişilerin toplamından ibarettir" dedi. Şiddetten başka bir şeyle tanışmalarına fırsat verilmeyenlerin kendilerini de yok eden bir şiddet unsuru haline gelmeleri nasıl önlenebilir ki?
Filistin, aaah Filistin!
*L.Doğan Tılıç'ın 'Filistin, aaah Filistin!' adlı 20/06/07 tarihinde birgün gazetesinde yayınlanmış köşe yazısıdır.