fikriye ve latife zamanların ötesinde iki kadın. bir ülkenin kaderini değiştiren büyük insanın kadınları. her zaman soru işareti kalmıştır birçok insanın bu iki kadının hangisi mustafa kemal'i daha çok sevmiştir diye.. . açıkçası bu iki kadın arasında bana öğretilen bir tarih yok ama açıkçası bana hep fikriye daha çok seven ve gaziye layık gelmiştir. belki hüzünlü sonu bunda etkilidir ama ben yine de baştan söyleyim onun tarafındayım.
latife izmirli bir aristokrat ailenin kızı avrupalarda eğitim almış her türlü batı musikisini bilir ve icra eder. ya fikriye ? o bir trakya kökenli anadolu kadını. genç mustafanın sanırsam üvey babalığının yeğeni. istanbulda büyümüş alaturka bir kız. fikriye mustafa kemal'in üniformasını değil içindeki güzel insanı seviyor her ne kadar abi desede ilk başta ona. hiç medeni lanse edilmediği halde mustafa kemal ile dostlarını ağırladığı bir yemekde, ortamın en duygusal anında, hüzünlü bir selanik şarkısı çalan plakdan sırf moral vermek için hüzünlü şarkının yerine gaziye ve arkadaşlarını neşelendirmek için başka bir hareketli neşeli bir plağı koyacak kadar ince ve sevgisi bencil olmayan bir kadın fikriye... medeniyet işte budur efendiler!..latife ise doymamış hırslarının esiri olarak o güzel insan yerine onun giydiği üniformayı seviyor. nerden biliyorsun? bilmiyorum. evlendikten sonra davranışları onu ele veriyor. ee kardeşim yanındamıydın? değildim ama evliliğin kısa ve anlamsızca sürüp bitmesi çok güzel bir ipucu. ayrıca fotoğrafları da bana ekstra bir olumsuzluk verisi...Latife hanım izmir'i alırken muzaffer komutanın kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez misali yoğun ilgiler ve medeniyet kisvesiyle boyuyor gözünü. elde edince de içindeki kapris ve hırs ortaya çıkıyor, bencillik akıyor her yerinden. mustafa kemal'in "ne orduları yönettim ama bir kadını yönetemedim" lafı bence çok manidar bir laftır. herşeyi fazlasıyla özetliyor. o yüzden iddaa ediyorum latife hanım yerine fikriye hanım olsaydı atamızın kadını, 1938' den çok daha geç olurdu gazi'nin vedası..