siyah meşinden ceketimle, gümüş kol düğmelerimin ışıltısına kapılmış genç hanımların önünden geçerken çay bardağımla, bir göz süzmemle afiyet olsun diye hep bir ağızdan kadın korosu eşliğinde ofisime dönerim.
hülasa bebeğim insanın yüzünde tarık akan kahkahası.
perondan kalkış vakti geldiğinde, dışarı çıkıp şoföre 'gel geri' diye bağırırken, avcunun içinde tutmak zorundaymış gibi hissettiği sigarasının dumanından çilekeş ciğerlerine bir nefes çeken, otobüs ileri yönde hareket ettikten ancak birkaç saniye sonra içeri atlayan ve akabinde kapının usulca kapanmasıyla gözden kaybolan şehirler arası zayıf, çelimsiz, kuru göt bi otobüs muavininin gözlerindeki hakimiyet ışıltısı gibiydi seni sevmek...
Entrylerini severek okuduğum yazar.
Okurum takip ettiğim için uzun süredir. her denk gelişimde atlamam bilgisinin nadide olduğunu düşündüğüm sözlük yazarımızı. Fakat..
https://m.uludagsozluk.com/e/42051117/
Insanları giydiğiyle kategorizeleştirme; bilhassa "feminik" kelimesini feminizme atıfta bulunma şekli olarak kullanmasına kırgınım.
Kadının kadına dostluğu bu kadar zor olmamalı. Sizce de dostça sarılamadığımız, bu güvensiz ortamda, bu ülkede yeterince canımız yanmadı mı?
Militarizm tarzı, kadınlar arasında her zaman kolay olanı. Zor olanı seçip kategorileştirilmememiz bilgileriniz kadar hoş olanı sevgili yazar..
Severek takip ediyorum. Sözlüğe girme bahanelerimden olur arada sırada. "Bakalım ne yazmış, ne saçmalamış yine." Diye.
Bu ülkenin sizin gibi idealist öğretmenlere ihtiyacı var efendim. Mesai saatlerinizde çocukları, boş vakitlerinizde de yetişkinleri eğitmeniz hoş doğrusu. Gerçi beni daha çok ehlileştiriyor entarileriniz. Hırçınım aslında nietzsche"nin sarılıp ağladığı at kadar. Ufaktan yazılmaya başlamadan kaçıyorum ben.