o muhtesem naif sesiyle, essiz muzigi insana huzur verir.
sarkilarinin sozlerini kavradikca insana aci cekirtir.
ve her bir dinleyisin ardindan bol bol topragi bol olsun dedirtir.
94 yılındaki siyaset meydanı'nda ''sözü ağzına tıkıldıktan''* sonra zülfü livaneli'nin müzik bilgisi hakkında söylemek istediklerini rahmetli cem karaca'nın programında dile getirmiştir.
iki sanatçıyı da dinlediğim söylenemez ancak kızılok saygı uyandırıyor bende, livaneli ise hiç birşey...
Genelde müzisyenliğiyle bilinse de,şairliği,ressamlığı ve yazarlığı da müziğinden hiç geri kalmayan komple bir sanatçı,adam gibi adam. Allah rahmet eylesin.
haberin varmi, zaman zaman ve bu kalp seni unuturmu parcalari adeta beni benden alan ve az önce solcu oldugunu ögrenince ( ki bilmiyordum) dahada cok sevdigim, 2001 yilinda yitirdigimiz büyük sanatci. ayrica asik veysel ölünce sazini kirmis ve bir daha eline almamistir.
tüm klasik eserleri belli bir süre sonra bayıcı moda geçebilen ama genelde yer yer dinlenince ruh dinlendirici müzik üreten insanoğlu, devrimci kişilik...
oldukça fazla enstrüman çalabilen yetenekli sanatçı...
(bkz: sanatçı)
gidiyorum yelkenimin rüzgarıyla
mavi bir gök pamuk gibi bulutlarla
dudaklarım dalgaların tuzunu tadıyordu
ve güneş tatlı tatlı tenimi yakıyordu..
oysa ben yaşanmamış sevdalarla
yarım kalmış duygularla
ve çığ tutmuş umutlarla..
(bkz: zaman zaman)hayatımda çok önemi olan ve biricik canımın tuğçemle dinlediğimiz şarkımızzz.... yeter ki 'sini dinleyip daha da bir hüzünlendiğimiz gerçekten sanatçı.
şarkılarıyla insanı kendine hayran bıraktıran, yaş itibarıyla bizim kuşağın çok geç tanıdığı ve erken kaybettiği, asıl mesleği diş hekimliği olmasından dolayı gurur duyduğum meslektaşımdır.
sanat dünyasında bir dev. devrimci oluduğunu iddia eden hiçbir sanatçı onun kadar devrimci olamaz.
kendine sanatçı diyen, dedirten hiçbir şarlatan onun saçının teli bile olamaz.
"birakacak gibisin yari yolda kalbim " dedi, kalbi onu yarı yolda bıraktı.
1946 yılında istanbul'da doğdu. Müziğe 1954 yılında Galatasaray Lisesi ilkokul Bölümünde eğitimini sürdürürken akordiyon çalarak başladı. Kırmızı renkli bu ilk enstrümanı ile aynı yıl Taksim Belediye Gazinosunda okul arkadaşları ile birlikte ilk konserini verdi. Konserde çaldıkları "Tamzara" Kızılok'un ilk konser hiti oldu.
1960 yılında aynı okulun lise bölümüne başlayan Kızılok aynı yıl gitara geçiş yaptı. 1963-65 yıllarında Cahit Oben 4 ile çalıştı.Bu dönemde grup ile biri Altın Mikrofon yapımı olmak üzere üç 45'lik plak yaptı. ilk bestelerinden biri olan Hereke'yi Cahit ObenDiskofon plaklarına okudu. Oben ile çalıştığı dönemde plaklara yansımasa da Füsun Önal grubun bir başka solisti idi. 1965-66 Veliahtlar adlı grubunu kuran Kızılok bu grup ile 1966 yılında ilk ve son solo EPsini kaydetti. ilk plağında ise tek başına çaldı ve söyledi. 1967-68 döneminde Dişçilik Fakültesine girişiyle birlikte müzik kariyerini bir süre askıya aldı. 1969 yılında ise kısa bir dönem Kaygısızlar'a katılarak Barış Manço'ya eşlik etti. Bu dönemde Kızılok'un katıldığı bir sessionda önceden kendisinin kaydettiği Ay Osman şarkısını bu kez Manço banda okudu. Bu bant 1971 yılında Manço'nun izni alınmaksızın yayınlandı.
1969 yılında çıktığı bir gezide yolu Sivas'a düştü ve Aşık Veysel ile tanıştı. Bu tanışma sazı eline almasıyla sonuçlandı.(Veysel'n ölümünde sazını kırıncaya kadar). Fikret Kızılok, ismini ilk duyurduğu 45'lik olan Uzun ince Bir Yoldayım/ Benim Aşkım Beni Geçti ile aynı dönemde Esin Afşar ve Hümeyra'nın oluşturduğu kadın folkçular cephesine, kalıcı olacağını hissettiren bir erkek figür olarak girdi. Beat gitaristliğinden saza evrilme, bu plaktan sonra hazırladığı Yumma Gözün Kör Gibi ile daha radikal bir çıkış şeklinde kendini gösterdi. Anadolunun doğal müziğine dönme güdüsü, bu plakta perküsyon olarak çakıl taşlarının kullanılması ile somutlaştı.
Varşova'da 3 ödül kazanmasının ötesinde Türkiye'nin ilk elektronik müzik uzunçaları olma özelliği taşıyan bu plak satılmadı ve Kızılok altın bileziği olan diş hekimliğine döndü.
1983 yılında müziğe döndüğünde ise şarkı yazarlığı vasfının en kristalize olmuş formu olan Zaman Zaman longplayini yayınladı. Bu plakta çoğunlukla söz ve müziği ile kendine ait olan çalışmalarla anadolu pop bağlamının dışında yerli besteciliğin nasıl yapılabileceğini gösterdi. Böylelikle karşı olduğunu belirttiği Gencebay serbest çalışmalarının ticari baskılardan arındırılmış bir formu Zaman Zaman'da ete kemiğe büründü. Öyle ki albümde yer alan Sevda Çiçeği ile Orhan Gencebay'ın Tanrıya Feryat şarkısının birbirine benzerliği iki sanatçı arasında polemik unsuru oldu. Düğümü çözen ise Kızılok'un şarkının bir bektaşi nefesi olduğu yönündeki açıklaması oldu.
1983 sonrası kendisi gibi profesyonel müzik yaşamından kopmuş olan Bülent Ortaçgil ile Çekirdek Sanat Merkezi'ni kurdu. Ortaçgil ile biri underground olmak üzere yayınladığı iki kasedin yanısıra kurum bünyesinde konser veren müzisyenlerin demolarını da yayınladı. Bu kasetler arasında ilk akla gelenler Şenol Filiz ve Birol Yayla (sonrada Yansımalar adını aldılar) ve Neşat Ruacan, Oğuz Durukan ve Selim Selçuk'un kayıtlarıdır. Ayrıca Türkiye'de bulunan Amerikalı bir blues müzisyeni için yapılmış bir demo kaset de bulunmaktadır. Ayrıca Kızılok ve Ortaçgil'in çocuklar için besteledikleri eserler kaydedilmiş ama TRT'de Cumartesiden Cumartesiye adlı çocuk programı haricinde yayınlamamıştır. Bu kayıtlar arasında yer alan AnlatabilsemGülay'ın albümünde de yer almıştır.
Çekirdek Sanatevi dönemi ne var ki çok uzun sürmedi. Böylelikle hem Kızılok hem de Ortaçgil popüler müzik piyasasına ilkelerini koruyarak döndüler. 1990 yılında Kızılok Yana Yana adlı solo albümünü yaptı. Bu albüm politik mizahi rock simülasyonu Why High One Why ve 80'ler sonrası kuşağın romantik hiti Bu Kalp Seni Unutur Mu'yu da de bünyesinde barındırıyordu. Öte yandan Kızılok'un olgunluk yaşının damgasını vurduğu "inişlerim Çıkışlarım" albümün mihenk noktasıydı.
1992'yi devirmek üzereyken Kızılok apar topar yeniden raflarda yerini aldı. Milletvekili seçimine yetiştirilmek için aceleye getirilmiş pek çok güzel şarkının bulduğu Olmuyo Olmuyo yayınlandı. Ancak bu kez gerçekten olmamıştı. Albüm, Olmuyo Olmuyo ve Olanlar Olmuş ve Çekirdek döneminden Entellektüel, Liberal Alaturka ve Ninni gibi politik besteler ile Düşler, Aklımda Sen gibi Kızılok'un içsel yolculuğunun ürünü şarkılarla dengeli bir albüm olabilecekken düdük sesli kötü synthe tınılarıyla heba edilmiş güzel bir proje olarak kaldı.
1995 yılında ise bu kez iki ayrı albüm ile karşımızdaydı Kızılok. Yadigar albümü nasıl kalp kriz geçirmiş, anjiyosunu olmuş bir Kızılok'un içe dönük albümü ise Demirbaş da politik hicivin en haşarı projelerinden biriydi. Deniz Som'un Vaziyetler'i ile Fikret Kızılok'un kasedi bir arada piyasaya sürülerek ülkemizin ilk kaset-kitabı oldu. Bu iki albüm özlediğimiz Kızılok tınısını temsil etmesine rağmen yankısını zamanında bulamadı. Sağlık sorunları ve insanların tuhaf halleri Kızılok'un içine kapanmasına; özellikle de Zülfü Livaneli ile Ajda Pekkan'a ayna tuttuğu şarkı ve çıkışlarında bizim "huysuz ihtiyarımız" (Murat Meriç'in deyimiyle) olmasına neden oldu.
Bu dönemde halkla ilişkilerini pek sıkı tutmasa da Uğur Mumcu'nun Gözlem köşesinde yayınladığı "Sesleniş" adlı yazısını senfonik şiir haline getirmekten geri durmadı. (Eserin bir bölümünü 1993 yılında Show TV tarafından düzenlenen 25 yıl 25 şarkı adlı gece kapsamında Kızılok'u temsilen Derya Baykal yorumlamıştı.)
1997 yılında ise 28 Şubat'ın kendini hissettirdiği yaz aylarında bir başka senfonik şiir çalışması olan Mustafa Kemal - Bir Devrimcinin Güncesi yayınlandı. Kitapçık ile birlikte piyasaya çıkan bu albümün, ideolojik vurguları bir yana, dramatik yapısıyla gayet güçlü bir Kızılok eserine işaret etmesine rağmen düzenleme anlamında gereğinden fazla sade olması 28 Şubat rüzgarında Atatürk rozeti niyetine tüketilmesine neden oldu.
Kızılok'un popüler müzik ile son randevuları yorumcu sıfatıyla değil bestekar vasfıyla oldu. Bu randevulardan ilki MFÖ tarafından seslendirilen "Sakın Gelme", diğeri ise Sertab Erener tarafından seslendirilen Kumsalda idi. 1984 yılında Çekirdek'te çaldığı Egoist Kumsal (Aklımda Hep Sen Varsın) ile aynı konsepte sahip olup söz ve beste olarak tamamen farklı olan Kumsalda şarkısının özgün hali 2002 yılında Kızılok'un ölümü sonrası Sony Müzik'in yayınladığı gibi Fransızcadır ve ismi de Plage Egoiste'dir.
Kızılok'un dünya macerası, 2001 yılında Emel Büyükburç ile aynı gün içerisinde sona erdi. Yağmurun "Fikret, Fikret" diye yağması için dua eden arkadaşı, cem karaca, da Şubat 2004'te onun yanında yerini aldı. Böylece dörtken bir kaldılar ve biz hala yalnızız.
45'likleri de şu şekilde olan merhum, değerli sanatçı kişilik.
1965
01 Silifke'nin Yoğurdu - Hereke (Cahit Oben 4'ün bu EP'sinde Fikret Kızılok ritm gitar çalmasının dışında Hereke isimli parçayı bestelemiştir.)
02 Belle Marie / Kız Ayşe (Fikret Kızılok ve 3 Veliaht olarak)
03 Makaram Sarı Bağlar / Halime (Cahit Oben 4'ün Altın Mikrofon'a katıldığı parçalarda Fikret Kızılok'u ritm gitarda görüyoruz.)
04 I Wanna Be Your Man - 36 24 36 (Cahit Oben 4'ün bu EP'sinde Fikret Kızılok'u ritm gitarda görüyoruz.)
1967
05 Ay Osman - Sevgilim / Colours - Baby
1969
06 Uzun ince Bir Yoldayım / Benim Aşkım Beni Geçti
1970
07 Yumma Gözün Kör Gibi / Yağmur Olsam
08 Söyle Sazım / Güzel Ne Güzel Olmuşsun
1971
09 Emmo \ Vurulmuşum
10 Gün Ola Devran Döne / Anadolu'yum
(bkz: süleyman hep başbakan) nakaratıyla gönlümüzde yeretmiş değerli müzisyenimiz. işin acı verici tarafı bu şarkı için demirel kendisini mahkemeye vermiştir.