fifa tarihindeki devrim niteliği taşıyan oyundur. ilk oynadığım bilgisayar oyunumdur. cd bozulana kadar yıllarca bıkmadan usanmadan oynadım. şimdilerde ise windows xp ye küfür etmekten başka yapıcak bir şey yok.. **
yanlış hatırlamıyorsam beş milyon lira (eski para) verip orijinal cd sini aldığım oyundur.ilk ve tek orijinal oyun cd m olma özelliğini taşır.devre arasında çıkan soruları ile futbol bilgisine de yardımcı olur.ikinci iyi fifa oyunudur...
en iyisi için (bkz: fifa99)
en çok futsal özelliğine hastaydım ve hatta sadece salonda oynardım...
mouse la oynamak ayrı bi tattı...
taffarel in hala atletico mineiro da oynuyordu falan,şimdi düşününce garip geliyo tabi bu adam galatasaray a gelicekte avrupa kupası alcakta... kahin gibi hissediyosun...
road to world cup ile gönüllerde taht kurmuş, fifa serilerindeki en iyi oyun. menü etrafında dolanan horoz mu dersin, salon futbolu mu dersin, ne tür ince ve güzel ayrıntı varsa bu oyundaydı.
iki kişi karşılıklı olarak, biri klavye ile diğeri mouse ile, oynanabilen oyundu. kardeşe mouse'u kakalayıp klavye ile ona döşemek zevkliydi o günlerde.
bilgisayarı olmayanlar için süper bi oyundu. Çünkü o zaman hala commodore ile sevişme durumundaydık, atariler yeni yaygınlaşmıştı "goal 3" dönemim ezik oyunuydu.
üzerinden 10 sene geçmesine rağmen menü tasarımı hala felaket başarılı olan oyun. üzerine nice oyun çıktı ama o kullanışlı ve estetik menüyle yarışamadı..
classic games e düşmüş, bir zamanların en iyi spor oyunu. benim gibi 20lik ihtiyarların ilk göz ağrısı.
buradan 90mblık videosuz versiyonunu indirebilirsiniz.
bu oyunun en sağlam adamı Miami takımında oynayan McDonald'dı. George Weah, Ronaldo, Matthias Sammer, Roberto Baggio gibi yıldızlardan ucuz olmasına rağmen, yetenek değerlerinde bu adamları katlardı.
ayrıca fernando redondo, yetenek değerleri yüksek olmasına rağmen oldukça ucuzdu. 980 $ civarında bir fiyatı vardı. kıytırık sayılabilecek adamların bile 1000-2000 $ değerleri olduğu varsayılırsa, gerçekten çok iyi bir transferdi. her oynadığım takıma alırdım redondo'yu. iyi oynardı.
bu oyunun ismi fifa 98: road to world cup tı. 98 senesi içinde çıkan ve world cup 98 etiketiyle satılan oyun ise fifa98 ile aynı kodların modifiyelenmiş halidir. bu iki oyunun birbirinden ayrılan en önemli yanı. world cup 98deki ceza sahası dışından, yaklaşık olarak 18 in oralar,gol atılabilmesiydi. yoksa ligler yokmuş falan filan bunlar hikaye.
ayrıca bu oyun, bir dönem gençliğinin blur song2yi seneler sonra dinleyince gözlerini yaşartma etkisine sahip bir duygusal bombadır.
hadi bir de bir anımı anlatayımda tam olsun.
17 ağustos depremi sonrası abiyle oynanan bir maçın son dakikasında 2-0dan 3-2 lük sonucu getiren efsanevi golü atmıştım. herif o kadar sinirlendi ki(kendisi 1.97 boyunda bir azmandır bu arada) kolona gümmm diye bir yumruk indirmişti. o sırada salonda gün için toplanmış yaklaşık 8 hanım bir heyecan fırtınası ve deprem oluyor nidalarıyla bahçeye kendilerini zor atmışlardı. bir kaç dakika sonra salona geri dönen hanımlara abi kişisi kapıyı yarım açıp "eeöö ben yaptım, pardon!" diye seslenmişti.
işte o anda anlamıştım ki senelerdir zihnimde şekillenen "büyünce abimi evire çevire dövücem, nıhahahaha" hayali bir toz bulutu gibi dağılıp yokolmuştu. hey gidi fifa 98 road to world cup sen nelere kadirsin.
bence o zaman ki türk gençliği için ajaxlı şota en bulunmaz oyuncuydu. her takıma transfer eder gol kralı etmeden bırakmazdım. ilhan mansız ın roberto carlos un üzerinden aşırtması gibi bir hareket vardı ki oyunda, şota kişisi bu hareketi yapar sonra top yere düşmeden bir de rövaşata yapıştırıp, abondene olmuş kalecinin yanından topu ağlara gönderirdi. ya da boş kaleye mi gönderiyordu bak orayı hatırlayamadım şimdi.
q harfinin hayvanlıkla ilişkilendirildiği, kaleciye çift dalma gazının alındığı bir oyundu kendisi.
hatta o kadar ki, salon futbol sahasında foulü kapatıp rakip takım kalecisi degaj yapacakken sinsice yanına yaklaşır, tam topu attığı sırada q ya seri şekilde basardım. benim kalecime kadar gelen topu anında d ile karşı kaleye postalar ve futbol tarihinde neder görülen kaleden kaleye gol atma zevkini doyasıya yaşardım.
replayde forvet oyuncumun yoğururken çif köfteyi ölesiye ezen bir usta gibi kaleciye yaptığı ardı arkası kesilmeyen faulleri kamera açısından ayarlar defalarca izlerdim. sonra bu çocuk biraz sadist oldu bey? olur tabi.