şiddetli kasırgalarla mücadele ediyor olan küba'da Kasırgaların ardından bir makale yayınlayarak tüm ulus olarak büyük bir seferberlik içinde olmaları gerektiğine dikkat çekerek, yardım gönderen dost ülkelere teşekkür etmiş devrimci lider.
19 Şubat 2008'de de, bir açıklama yaparak, 1976 yılından beri yürütmekte olduğu Küba'nın en yüksek yönetim organı olan Devlet Konseyi Başkanlığı görevini bıraktığını açıklamıştır.
küba'nın devrimci önderi 1926 yılında oriente ilinde, mayari'de doğdu. fidel havana üniversitesi'nin hukuk bölümünü bitirdi. 1950-1952 arasında avukatlık yaparak yoksulların haklarını savunmaya başladı. 1952'de general fulgencio batista bir darbeyle küba'da yönetimi ele geçirdi. castro 1953'te batista yönetimini yıkmak amacı ile bir örgüt kurdu. 26 temmuz 1953'te 125 arkadaşıyla birlikte askeri bir kışlaya baskın düzenledi. ama bu eylem başarısızlıkla sonuçlandı. castro ve arkadaşları tutuklandı. yargılanması sırasında "tarih beni aklayacaktır" cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı. yargılanma sonucunda 16 yıla hüküm giydi. ama iki yıl sonra serbest bırakıldı ve meksika'ya geçti. burada 26 temmuz hareketi adında bir örgüt kuran castro arkadaşlarıyla birlikte ayaklanma hazırlıklarına başladı. 26 temmuz hareketi üyeleri 1956'da küba'ya granma yatıyla çıkarma yaptılar ve başarısızlığa uğradılar. yanlızca aralarında arjantinli ünlü devrimci che guevara ve castro'nun kardeşi raul'un da bulunduğu 12 kişi dağlardaki karargaha ulaşabildi. oriente ilindeki bu dağlarda iki yıl boyunca gerilla savaşı yürüten ve çevredeki halktan destek gören castro zamanla gücünü artırdı. 1959'da diktatör batista'nın ülkeden kaçmasının ardından ordusuyla havana'ya girdi ve yeni kurulan hükümette başbakan oldu. yönetime gelince geniş çaplı ekonomik ve sosyal reformlar başlattı. bunlardan en önemlisi köklü bir toprak reformunun gerçekleştirilmesiydi. bu toprak reformundan bazı şirketlerinin zarar gördüğü gerekçesiyle abd, küba'ya ekonomik ambargo uygulamaya başladı. abd'ye satamadığı şekerini sscb'ye satan küba'nın bu ülkeyle ilişkileri gelişti. ocak 1961'de abd, küba ile diplomatik ilişkisini kestiğini açıkladı. aynı yıl abd'de eğitilen ve silahlandırılan rejim karşıtı küba'lı sığınmacıların domuzlar körfezi çıkarması başarısızlıkla sonuçlandı. çıkarma girişiminin ardından castro ünlü havana bildirisini yayımlayarak küba'nın sosyalist bir ülke olduğunu açıkladı. 1962'de sscb'nin küba'ya yerleştirdiği nükleer füzeler abd'nin büyük tepkisini çekince sscb füzeleri kaldırdı. bu olay küba ile sscb'nin arasının açılmasına yol açtı. castro 1963'te birleşmiş sosyalist devrim partisinin başına getirildi. küba'nın sscb ile ilişkilerinde, 1968'den başlayarak, yeniden bir yakınlaşma oldu. 1970'lerde ve 1980'lerde castro önderliğindeki küba, başta angola ve etiyopya olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerindeki bağımsızlık hareketlerini destekledi. güney amerika devletleri ile olan ilişkilerini geliştirdi. 1976'da devlet başkanı, devlet konseyi ve bakanlar kurulu başkanlığına getirilen castro ülkesi için çok şeyler başarmış bir devlet adamıdır. castro'nun dilimize çevrilmiş birçok kitabı vardır. bunların en ünlüsü türkiye'de 1977'de basılan "castro'nun tarihi savunması" dır.
fidel ile che ilk tanıştıklarında arkadaşlarıyla beraber akşam yemeği yerlerler, bir ara fidel balkona çıkar ve porusunu tüttürürken yanına che gelir.
-söylediklerini yapabileceğinden emin misin?
-evet
-biraz delisin galiba
-herkes öyle söyler zaten
-bi şartım var sana katılmak için
-nedir?
-eğer devrimi gerçekleştirirsek, ben bütün amerika ya devrimi yaymak için uğraşacağım bana destek olacaksın.
-bana deli diyordun ama sen benden deli deliymişsin ernosto!!
doğum gününü kutlamak, ellerinden yanaklarından öpmek istediğim lakin kıta farkı sebebiyle yapamadığım devrimci. kimlikte 83 yazsa da 18 yaşını yeni doldurmuştur.*
ferhan şensoy kendisi ile ilgili şu anıyı nakleder;
şans kapıyı kırınca filmini çekerken, bir adam sete gelir. setteki herkese castro'nun gönderdiğini söylediği zarfları verir. zarfların hepsinin içinden 10'ar dolar çıkar. ferhan şensoy bu parayı kabul etmez ve geri gönderir. tabii tüm set çalışanları da. ancak aynı adam bir kez daha gelir ve bu defa yanında castro'dan bir not vardır. ülkemde çalışmakta olan kimsenin emeğini karşılıksız bırakamam diyordur notta. bundan etkilenen ekip paraları alır. ardından tümünü oradaki bir tiyatroya bağışlar.
küba yüksek mahkemesi karşısında yaptığı tarihi savunma ile tarihe geçmiş kübalı devrimci yoldaştır. işte o tarihi savunmanın son 2 satırı:
Haince işkence ve tehditlerle dolu cezaevi yaşantısının, herkes için olduğu gibi, benim için de güç olacağını biliyorum. ne var ki, 70 yoldaşımın kanına giren o sefil diktatörün gazabından korkmadığım gibi, cezaevine girmekten de korkmuyorum.
" ülkemiz insanlara maddesel zenginlikler sunmak için çok yoksul olsa da, onlara eşitlik duygusu, insanlık onuru sunamayacak kadar yoksul değildir " sözünün sahibi öncü lider.
yeni cahil jenerasyonun sadece hollywood filmlerinden tanıdığı ve "diktatör" bellediği devrimci, asker, siyaset adamı. ve evet fidel castro diktatördür. ancak bu diktatörlük; çaresizliğe, fakirliğe, cahilliğe, sömürüye karşıdır. elbette kokuşmuş toplumlar bunu hazmedemeyecektir, hala dünyada eşitlik ve özgürlük için mücadele edilebildiğini kabullenemeyecektir.
kokuşmuş toplumların kokuşmuş bireyleri, sokak ortasındaki tecavüzü kameraya çekip eğlenedursun veya soğuktan donmuş bir evsizin yanından kravatlarını düzelterek geçedursun; ancak fidel' i en uzaktaki köylünün cehaleti rahatsız etmiştir, en uzaktaki köylünün hastalığı kanatmıştır, en uzaktaki köylünün açlığı bitkin düşürmüştür ve bunlar için mücadele vermiştir.
elbette bu, kafes hayatı yaşayan toplumlar için ürkütücüdür. vahşi ancak gerçek doğa işte budur. siz milli parklarınızda özgürlük denizini arayadurun. bu söylemler, bu insanlar size komik gelsin. zaten mümkünse bazı isimler sürünün diline düşmesin. haydi amerikan filmlerinden dünyayı tanımaya.
romantik sosyalistler kabul etmesede ya da bir kılıf uydurmaya çalışsalarda. batista'nın diktatörlüğünü yıkıp kendi diktatörlüğünü kuran kişidir.
öyleki 1976 dan 2008'e kadar değişmeyen küba devlet başkanıdır.
2008'de görevi kardeşi raul castro'ya devretmiştir.
sovyetler birliği yıkılana kadar ekonomiyi gayet güzel idare etmiştir.
çünkü gerektiğinde sovyetler birliği kübanın mallarını değerinden fazla paraya alıp destek veriyordu.
sovyetler birliğinin dağılması küba'nın ekonomisini'de kötü yönde etkiledi, bu kötü etkiyi fidel castro halka hissetirmeden engelleyemedi. http://arsiv.sabah.com.tr...az13-40-122-20040212.html
kardeşi raul castro'ya devlet başkanlığı görevini devredene kadar normal vatandaşların internet kullanma hakkı ve bilgisayar sahibi olma hakkı yoktu.*
ülkedeki bilgisayar fiyatı 800 dolar bir işçi maaşı ise 15-20 dolar.
cep telefonu daha 2008 yılının ortalarında ülkeye girdi.
(bkz: küba)
meksikdan kübaya gittikleri 25 kişilik tekneye doluşan 100e yakın insan bir kaç defa batma tehlikesi geçirmiş ve daha sonra kübada ilk başta büyük bir yara alsalarda gerilla taktikleri ve propaganda sayesinde orduyu devirmiş devrim yapmışdır. büyük bir lider , büyük bir diktatördür.
'' ben burada, bütün dünya çocukları adına konuşuyorum '' diye başlayan, bir konuşması vardır ki, gerçekten bütün dünya liderlerine ayarın kralını vermiştir bizim fidel.
öyle ki, ukrayna' da ki annelerden tutun, afrika'da ki aç insanlara kadar elinden geldiğince yardım da etmiştir.
ve şöyle demiştir.
'' insan haklarından bahsediyorsunuz, aslında bahsetmemiz gereken '' insanlığın haklarıdır. '' ''