Türkiye'ye ziyarete gelen Fidel Castro'ya söyleşi yaptığı salonda nike marka ayakkabı fırlatan adamdır. Sosyalizmin yaşayan en büyük temsilcisine yapılmış olan hakaret olarak da tanımlayabiliriz.
Şimdi efendim; hemen herkeste bir kapitalizm, imf, dünya bankası, abd nefreti var. Evet nefretlik kurumlar, kuruluşlar. Ama herkes öyle mi? Herkes nefret mi ediyor? Tabiki hayır. Peki biz onları neden göremiyoruz? Siz susun, ben yanıt vereceğim.
Çünkü hayatlarından memnunlar. Fildişi kulelerinden bizlere bakıp gülüyorlar. Ha Esra Erol gibi ciplerinden bize bakıp ağlayanlar da var. Onlara sevgi ve saygılarımızı yolluyoruz.
Evet hayatlarından memnunlar. Yaşam kaliteleri için hiç bir tehlike yok. Sosyalizm mi? Bu ortamda mı canlanacak? Şimdilerde hayal görünüyor. hoş ileride de hayal gibi kalacak; ama her zaman hayallerimizde bir tebessüm gibi kalacak bari.
Neyse konumuza dönelim. Bir düşünün sosyalizm kapitaller için tehlike oluşturmaya başladı. Kimse imf'yi iplemiyor. abd uzaktan hoş gelen davul sesi. Bayağı yaşlanmış Fidel Castro da ülke ülke dolaşıp genç sosyalistlere, ilerideki devrimi gerçekleştirecek üniversite öğrencileriyle söyleşi yapıyor. Herkes heyecanla Fidel Castro'nun deneyimlerini, tecrübelerini dinliyor. Ama öğrenciler arasında huzursuz olan bir ya da birileri var. Berkecan.
Böyle giderse berkecan'ın babası artık fabrikalarında emek sömüremeyecek. Sömürdüğü emeğin karşılığı olan parayla oğluna corvette alamayacak. oğlu o corvette ile okula gidemeyecek. yine bizim berkecan ders arasında starbucks'a gidip kahve içemeyecek. Ne trajedi, ne trajedi. Şu an yazarken bile acıma duygum arttı.
Bu durumu kabullenemeyen berkecan lacoste marka kazağının kolunu sıvar, nike marka ayakkabısının bağcıklarını özenle söker, ayakkabısını topuğundan tutup çıkarır ve sahneye fırlatır. beymen marka çorabının kirlenmesine aldırmadan ayağa kalkar ve bağırır.
Ama o da ne. Arka taraflardan bir grup öğrenci ellerinde pankartlarla salona girmiş.
- Nike bizim hakkımız, söke söke alırız.
- Ya kapital, ya ölüm.
- Yaşasın zenginlerin kardeşliği.
- Fidel benim arabama dokunma.
ve tabi doğal süreç işlemeye başlar. öğrenciler yaka paça dışarı çıkarılır. ağızları kapatılır, slogan atmaları engellenir. Biraz sorgu, emniyette misafirlikten sonra Fidel Castro'nun şikayet etmemesiyle serbest bırakılırlar ve durum değerlendirmesi yapıp, ilerde yapacakları eylemleri planlamak üzere starbucks'a giderler.
işte böyle sözlük. Elleme beni, ellemem seni diye bir laf vardır. Bu doğaçlama olay da, bu durumu anlatan karakomedi. Bizim tiki diye tabir ettiğimiz arkadaşlar da rahatsız oldukları bir durumda isyan noktasına gelebilirmiş.
Ha ayakkabının akıbeti ne mi oldu? Havada iki parande atıp fasol aldıktan sonra sahneye ulaşır ve fidel castro ani hareketiyle ayakkabıdan sıyrılır. Ayakkabı hızını kaybeder ve yan şekilde yere düşer, öylece kalır.