fidan kalsen

entry3 galeri0
    1.
  1. 2000 ölüm oruçlarında 'hayata dönüş operasyonları' na karşı koymak için çanakkale cezaevinde kendini yakarak feda eyleminde bulunmuş kişi.
    2 ...
  2. 2.
  3. fidan kalşen'e mektup...

    evet senden önce...o günden önce yani...kına deyince hiç böyle olmazdım ben. yüreğim hiç böyle yangınlar ortasında kalmış gibi yanmazdı. ateşler içinde kalmazdı hiç böyle. kına deyince yani...

    kına deyince yüreğimde hiç böyle fırtınalar falan da kopmazdı pek. senden o günden önce yani...daha çok neşeli şeyler geçerdi içimden. mesela; çocukluğuma giderdim.kızkardeşlerimin arife geceleri yaşadıkları o tatlı heyecanlar canlanırdı gözümde. çaputla bağlı kınalı elleriyle sabahı zor ederler, bayram günlerini ellerine işleyen kınanın kızıllığıyla adeta bir tutarlardı...

    senden o günden önce yani; kına deyince kimi zamanda anam dikilirdi karşıma. ak saçlı anam. o da çok severdi kınayı. bana her sarılışında kınalı saçlarının kokusu , ılık bir yel olur ciğerime dolar, içimi ısıtırdı. hele ki bir de güneş değmişse başına; saçları yalım yalım yanardı o zaman...

    kına deyince ben o günden önce yani; hiç böyle olmazdım işte. ablamın düğününe giderdim mesela. biliyor musun tam 30 yaşında evlendi benim ablam. varmadı kimseye. onun muradı şehirdi. şehirden biriyle evlenecek, köyün çileli hayatından kurtulacaktı. o gece; düğün kınasının yakıldığı gece yani, hiç şüphesiz ki; o güne kadarki en mutlu kınasıydı ablamın avuçlarını ısıtan. ne dersin gerçektende mutlu mudur şehirli kocasıyla? ermiş midir muradına?

    senden o günden önce yani; hiç böyle kasılmazdı yumruğum kına deyince. taş kesilmezdi böyle ne bileyim. garip gelecek belki ama sana; kınalı kuzum gelirdi aklıma. bir komşumuz vardı, 'hüseyin ağa' derdik ona, ikiz kuzularından birini bana verdiğinde nasıl da sevinmiştim. ilk günlerde sık sık anacığına kaçardı kuzucuk, karışmasın diye kına sürmüştüm sırtına. onu hatırlarım mesela.

    hatırlıyorsun değil mi? o gece açlığın 30. günüydü sanırım. hapishanenin zılgıtlarla, türkülerle çınladığı o gece, kına gecenizde yani... sanki sorulacak başka soru yokmuş gibi, ''kına'' demiştim sana. yani ''kına ne demek senin için?'' çakmak çakmak gözlerindeki yanan ateşi gözlerimde hissettiysem de, fazlasıyla aldıysam da cevabını, sen yetinmemiştin yine de. 'umut' demiştin önce, sonra 'halkım' diye de eklemiştin. ve yine yanan iki ateş topu gözlerini, gözlerime kilitleyerek, ''kına sensin a yoldaşım, sizsiniz kına'' demiştin. neden bilmiyorum ama; işte o gece, kına gecenizde yani; söylediğin her kelime adeta, yanardağ ağzından süzülen bir alev gibi yakmıştı içimi...

    ve o gece... hapishanelerin bombalarla, kurşunlarla dövüldüğü o gece... dediler ki; ''tam 8 dakika bir meşale gibi dimdik yandı fidan abla''... hiç yıkılmadan alevler içinde 8 dakika... son sözün ise hala kulaklarımda; ''bin canım olsa binini de sizin için veririm'' demiştin alev topu gözlerinle bizlerle vedalaşırken... ve ben işte o gün; 8 dakika boyunca yakıp kömürleştirdiğin bedeninin başında nöbet tutarken, avucuna ilişti gözlerim...

    yanmamıştı fidan abla... kınan bütün kızıllığıyla duruyordu avucunda hala... demek umuttu kına, halktı, demek bizdik öyle mi? işte yanmamıştı duruyordu...
    kına deyince fidan abla, senden önce yani, hiç böyle olmazdım ben. şimdi alevler basıyor yüreğimi, yalımlar sarıyor dört bir yandan bedenimi, kına deyince taş kesiliyor ellerim, bir yumrukla devirmek istiyorum kan emici zalimleri...

    kına deyince... şimdi gözlerim iki top ateş oluyor fidan abla...

    kına deyince yani...
    şimdi ben...
    senin gibi...
    3 ...
  4. 3.
  5. Altı kadındılar
    ÖZLEM'le baktılar
    NiLÜFER çiçekleriydiler yandı kavruldular
    SEYHAN ırmağında yunup arındılar
    YAZGÜL'lerinde yaşayacaklar...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük