oha mı desem bilemedim. eski modern ss lerine falan bakınca aklıma geldi, tanışıklığımız olmasa da. entrylerini falan inceledim, nick altına baktım derken en son 6 ay önce entry girilmiş başlığını sol framede gördüm aynı anda. bu kadar.
gitti adam... adam gibi adam, saf ama dimdik durabilen, yegane dostum kendisi. 5 yıl boyunca her sıçtığımda bokumun ortasında beni yanlız bırakmadı. hayatımda hiç kiseyi ondan daha iyi tanıyamadım. her hareketinin manasını bildim hep. yolun açık olsun adamım. veda değil bu, ev arkadaşlığımızın ve dostluğumuzun tekrar kesişmesine kadar geçecek olan sürede unutmamanı istediğim gerçekler. "olum kendine çok iyi bak tamam mı!"
ses etmiyorum ama; hoşlanmıyorum buralarda takılmandan. git burdan. lan! git. git lan. gitmez. ne derseniz gitmez. gece gece sadece atar yapmak için kapıcı çağırılır mı? yapar bu. hadi yaptı, söylene söylene rahat rahat sıkabilir mi bir insan kendini? yapar; çünkü çelişki adamıdır. cefa çeker, öyle bir çeker ki alakan yoksa bile üzülürsün,dert edersin,uyuyamaz dönmesini beklersin; sarhoş ve çökmüş olarak çıktığı kapıdan. hiç bir şey yapmasın,yine de sevdirir kendini. iyidir. iyi ki vardır. lan! git.********
dur dur dur! bu tamlamaları geniş aile dizisinden önce yaptığımı ispatlama gibi bir şeye girmeyeceğim. lakin sadece geniş ailede mi yapılıyormuş böyle şeyler gözünü sevdiğim? ayrıca çalıntı dediğin, aynı repliği alıp geçirmek olur, göstersene bana kullanılmışını diyalogdan kestiğim?
--spoiler--
acıları paylaşmak insana özgü bir davranıştır; herkese yaraşır, özellikle başkalarının desteğine gereksinim duymuş ve bu desteği görmüş olanlara. böyle bir desteğe gereksinim duyup da kavuşma mutluluğuna erişenler arasında ben de varım. ilk gençliğimden bu yana karşı koyulmaz, yüce ve soylu bir sevdayla tutuştum. anlatacak olsam kulaklarınıza inanmaz, duyduklarınızı benim zor koşullarımla bağdaştıramazsınız. sevdamı bilen sağduyulu kişiler beni yüreklendirseler, bana daha fazla değer verseler de, büyük acılara güçlüklere göğüs germek zorunda kaldım.
sevdiğim kadının bir suçu yoktu, hak ettiği sevinçlere izin vermeyen, içimdeki ateşi besleyen tutkunun alevleriydi. bu tutkuydu, yüreğimin gücünün ötesinde acılara boğulmasına yol açan. dostlarımın içimi ferahlatan avutucu sözleri, övülesi oyalamaları olmasaydı hiç kuşkusuz dayanamaz ölüp giderdim. bereket kendisi sonsuz olan "o", kesin bir yasa koyup yeryüzündeki her şeyi sonlu kıldığı için, sevdaların en ateşlisi sevdam aklın, mantığın, utancın ya da korkunun hızını kesemediği; belimi bükemediği sevdam, geçen zamanın etkisiyle öyle duruldu ki artık içim teknesini fırtınalı tutkuların denizinde batmaktan kurtarmış olanların erincine kavuştu. artık acılar sona erdi, bir zamanlar dayanılması onca zor sevdam, şimdi tatlı bir anı oldu.
çektiklerim sona erse de, gördüğüm iyilikler, dertlerimi paylaşan dostluklar belleğimden silinmedi. sanırım ölünceye dek de silinmeyecek. bana göre iyilikbilirlik erdemlerin en yücesi, iyilikbilmezlik ise kusurların en büyüğü. iyilikbilmez olmadım hiç. artık özgür olduğumu söyleyebileceğim için; sınırlı olanaklarımın elverdiği ölçüde, aldıklarımın karşılığını ödemeye çalışacağım. bilge oldukları, mutlu olacakları için böyle bir desteğe gereksinme duymayan beni destekleyenlere değil; üzüntülerinin giderilmesini bekleyenlere el uzatacağım. desteğim daha doğrusu oyalamam acı çekenler için yetersiz bile olsa; yine de hızla en çok gereksinme duyulan yere ulaştırılması gerektiğine inanıyorum. çünkü burada daha daha yararlı olur, değeri daha iyi anlaşılır. ne denli yetersiz olursa olsun...
--spoiler--
efsane geri döndü. * maykıl joldınım, entelektüel uyuzum, rangerdaşım, birlikte ağaçlara tırmandığım, saçlarını ördüğüm aman da aman ne de çok severmişim. yine de uyuz insan. *
bütün elektronik aletlerimi bozan yenisini pahalı olduğu için almayan kalem tamircisi ota boka güldüğüm sevgili dost ne yazarı ulan dost diyoruz şurda kardeş hani.