her ademoğlunun başına gelebilecek bir olaydır. allah kimsenin başına vermesin durumudur ve fakat bazı arkadaşlar -ki sözüm direk meclisten içeridir-, "ahanda çok prim yapılabilecek bir başlık yakaladım. du ben şu feto' ylan daşşak geçeyim, üzerine bi de polemiğe girebilirsem sol frame i bir kaç gün meşgul etsem, aciip ünlü olurum he" refleksiyle hemen başlığın altını entryleriylen doldurmuştur, arkasının gelmesi muhtemeldir.
az sonra ekle butonuna basacak bu bünye alacağı eksi oylara göğsünü gere gere gülümseyecek, yazdıklarının dogruluğuna olan inancı sarsılmayacak, aksine tespitlerinin dogruluğunu görmekten ötürü mutlu olacaktır.
"ağır hasta" tanımı yapılabilecek kişi her kim olursa olsun kendisine şifa dilemek boynumun borcu, ancak benim gibi düşünenlerin harcıdır. ve unutulmamalıdır ki; yerde yatan düşmanında olsa onu kaldırıp güçlü kılmak, sizi daha güçlü kılar... saygılar.
yaptıklarının doğru ve yanlışlarının tartışmaya açılmayacağı bir durumdur. zira hesabını allah (c.c) soracağı bir döneme yaklaşmıştır. hastadır ki dua ve merhamete ihtiyaci vardır. zat-ı muhterimin hiç bir faydası olmasa bile bu ülkenin milli marşını okutması ve bayrağını kurduğu okullarda dalgalandırması bile hoşgörülü bakmaya yeterlidir kanımca. *
edit : eksileyip eksilememen önemsiz. sonuçta bunada bir ibnelik bulursun.
fethullah gülen isimli söz de mucizeleri olan sahte büyücünün kendisini neden iyileştirmediğini merak ettiren durumdur.
amerikan doları ile aldığı altın ile müslüman çocukları iyileştiren herif bu kadar zamandır neden kendisini bir mucize gerçekleştiripte iyileştirmiyor acaba? ayrıca artık iyileşmiyorsa da hakkı rahmetine kavuşsun kısa zaman içerisinde.
gülen in "elin gavuruunda sağlığım için kalıyorum, sakın ola ki kaçtığımı sanmayın"ı desteklemek üzere uydurulan diğer bir yalan. hayır kendini türk hekimlerine emanet etmiyorsun bu bir, zivek zivek ülkeden kaçıyorsun bu iki, üstüne o derece ağır hastasın ya öl ya kurtul bu da üç!
fethullah gulen'in sifa dagittigini zannedip onun duasini almak icin abd'ye gidenlerin gozunu acmasini saglayacak haber. adamin sifa dagitmak gibi gucu olsa sifayi once kendine verir. sifa aradiginiz adam 10 yildir abd'de amerikalilardan sifa bulmaya calisiyor.
yıllar yıllar evveldi.
üniversite sınavlarına hazırlanmak için kendime en uygun dersane olarak fem i seçmiştim, gidenler bilir. eğitim yılı boyunca en az bir kere eğer uygun görülmüşseniz fem in kendi yurdunda kalmak zorundasınızdır. o kadar ağır bir psikolojik baskı altında bırakırlar ki sizi kalmayı reddederseniz dünyanın en gaddar en kötü insanıymışsınız gibi hissedersiniz.
neyse, bir söylenti çıktı hoca efendi hastalanmış. yatak döşek falan yatıyormuş. ölebilirmiş de, bir matem havası salmazmı ortalığı.
kimsede ses soluk yok, ne oluruz yahu dedim. allahtan yakın bir arkadaşım vardı da dedikodu yapabiliyorduk, ama yaparken de korkuyorduk. sınıflara, yurt katındaki odalara dinleme cihazı koyulduğuna dair söylentiler çıkmıştı. *
hatta öyle bir olaydı ki dedikodularını yapınca kendimizi kötü hissediyor, sanki anlıyorlar hatta ne konuştuğumuzu bile biliyorlar gibi geliyordu
çocukluk işte.
sözün kısası, ben bildim bileli böyle söylentiler hep çıkıyor. gerçek olduğunu görmeden inanmayın derim.
ama inanabilirsiniz de takdir sizin.
fethullah hoca için humeyni tarzı bir geri dönüş planlandığından "ömrümün son günlerini ülkemde geçirmek istiyorum." gibi bir bahane ile taçlandırılacak safsatadır. mazlum edebiyatının dibine vurmuş güzide siyasilerimiz de "yaw yazık adama ömrü gurbette geçti bari ülkesinde ölsün" tarzında bir çıkış yapacaklardır muhtemelen...ah ülkem...güzel ülkem...