abd de çalışmalarının ne olduğu anlaşılmış durumda olması, türkiye nin ise onun kaçış dönemindeki gibi olmayıp karanlığın daha da hakim sürdüğü yer olmasından kaynaklı karanlığı daha da karartacak gündür.
malumunuz haşereler karanlığı sever bir anda ortaya çıkar "lan" dersiniz "nerden çıktı bunlar" oysa anı kurtarabilmek için bir deliğe saklanmışlardır. el ayak çekilip onlar için tehlike oluşturacak "insan"lar ortalıktan çekilince çıkarlar piyasaya. ama bu haşerelerin unuttuğu bir şey var "insan"lar o an ortalıkta olmasa bile haşereleri yok edecek bilgi ürünleri kolgeziyordur ortalıkta, o haşere ağır ağır yanaşır oraya sonrası malum...
insanları cezaevlerine doldurmakla, gazeteleri susturmakla, öğrencilere baskılar yapmakla, halkın ağzına bal çalmakla türkiye'ye gelmek için ortam hazır diye düşünüyorlar. elbette gelsinler sonuçta burası onların da ülkesidir. sonuçta onlar sürgün edilmemiştir, sonuçta onlar kaçmıştır.
Fethullah Gülen'e izin çıksa bile gelmez. Türkiye'yi yurt dışından yönetmek varken ne işi var burada. Gelir bir iki vaaz verir amerikan ajanlarının yanına geri döner. Adam 1999 yılında Amerika'dan 5 yıllık vize almış ve bu süre içinde ismi sakıncalılar listesinde geçtiği için vize yenilemesine imkan olmamasına rağmen amerika'da kimlerin koruması altında kaldığı bile şüphelidir. Keşke yurt dışına çıkış yasağı gelseydi bu ülkede yaşasa daha az zararı olurdu.
herhangi bir gündür.
lakin nazımla hocaefendinin durumu ne gibi bir benzerlik taşıyor merak etmekteyim.
nazım sürgündü, hocaefendinin gelmemesi için hiçbir kanuni engel yok.
gelmemesi için başka sebepler var ama bunları günü gelince tarih yazacak.
yapılan anketlere göre hocayı tanımayan yüzde 20 lik bir kesim var.
cemaati beğeniyormusunuz sorusuna evet yanıtı veren yüzde 28.
beğenmiyorum yanıtı veren yüzde 45.6.
türkçe olimpiyatlarını izleyip sözlüğe girince entryler böyle oluyor demekki.
sakin kafayla yazmak lazım.
üstelik kaynak yandaş gazete. kaçacak yer yok yani.