Sabahın körü herkes uyuyor. Çadır beni boğdu çıkmam gerek. Yazmayı bağlıyorum başıma. O kadar soğuk ki gözlerim koala gibi açılıyor. Yerlerde izmaritler, prezervatifler, ayakkabılar... Karnım aç. 2 saat sonra simitçinin önünde yığılma olacak. Saat 8.
Tek başıma kahvaltı yapmakta neydi, vazgeçmek üzereyim. Simit alan biri var yanımda bakıyor dikkatle.
8 sene olmuş görmeyeli. Boyu uzun ve hala kendinden çok emin. Basket oynamak için değil onunla olmak için yoruyordum kendimi. Nasıl da üçlük atıyor ve zayıflıyordum o biçim yani.
ilk aşk ortaokuldaki mevzular, bilirsiniz.
Tam ben vazgeçmiş tek derdim lise sınavları olmuşken hayatımın ilk seni seviyorumunu duydum ondan. Duyuş o duyuş zaten.
Okulda her kızın gözdesi ve ben o zamanda canına okuduğum gururla ilgilenmiyorum diyorum, hayali bir sevgili anlatıyorum. Matematik zordu. Dersler eğlenceli geçiyor ve çok dostum var aklımdan hemen gitti. Hem o yaşta aşk ney lan?
Günün ilk günaydınını Mehmet'den duyuyorum. Başımda yazma ve en çirkin halimle el sallayarak günaydın diyorum. Gülüyor. Sakalları çıkmış görmeyeli sevdim. Sonra görmedim. Rock'n Coke festivalinde yıllar sonra Mehmet.
Bugün mail atıyor. Yıllar sonra festivaldeki simitçinin önünde karşılaşmak değişik diyor. Sabah en çirkin halimle hem de ama sen değişmemişsin dediğinde piç bana çirkin mi demek istedi diye düşünüyorum. Toparlıyor hala sevimli ve kendini farkettirebiliyorsun diyor. Öyle değildi bence sallıyor.
Çok uzatmıyorum görüşürüz ile kesip atıyorum.
Sahi ilk seni seviyorumunu da yağmur altında ceketini omuzlarıma koyduktan sonra almıştım.