Ne konuşuyor bu insanlar
Ne kadar uzak kelimeler anlamdan
Aynama bir yabancı sızmış
Bakıyor bana uzaktan
Sensizlikten kalan en acı gerçeğim hiçliğim
Ucuz basit ve sıradan
Pazara çıkmış gibi sankiipliğim
Hayat beni unutsada sen unutma
Adımı unutacak kadar kaybettimkendimi
Olsun
Beni unutma/beni unutma
Bir uçurumun en ucundayım
O kadar yokum ki görmüyorlar
Kalbim susmuşlar yeri
Kuşlar korkup kaçmıyorlar .
şarkıları insanı öldürür tekrar dirlitir tekrar öldürür. öyle bi yapıya sahip şarkı sözlerine sahiptir. bütün şarkılarının kalbi kırıktır. Kalbi kırık olmayan şarkısı yoktur.
bu adamın bir hafta içine girip onun ruh halini yaşamak isterdim. önümüzdeki albümün adının içimdeki kırık ruh olmasını istiyorum.(feridun bunu okursan bana mesaj yolla daha çok güzel fikirlerim var)
edit:biraz forum tarzı oldu ama olsun bu da nazar boncuğu belki bana döner feridun yoksa nerde bulurum onu bi daha.
19 mart 2009 günü fvm ışık üniversitesi şile kampüsünde bir panele katılmış sanatçı. dünya beşiktaşlılar günü sebebiyle böyle bir panel vardı. şaşırdım gelince.
bu gece katıldığı saba tümer in programında ekşi sözlüğe inceden ayar vermiş, umut sarıkaya ile olan anlaşmazlığından dem vurmuş, sitesini kapatma nedeni olarak; iş tanrılaştırma boyutuna gelmişti, özünden sapmıştı diyen şarkıcımız.
beşiktaşlı oluşundan ve taraftarlıktan ne anladığından bahsetti. çarşıya ve taraftarlara da sitem de bulundu.
lisede yurttan kaçıp konserine gitmiştim ve ilk kez orda dinlemiştim kendisini. ertesi gün savunma istemişlerdi de saçma sapan bir savunma yazmıştık. olsun ama değmişti. *
gerçekten iyi bir şair ve sanatçı kendisi. duruşunu da beğeniyoruz ve takdir ediyoruz. saygılar...
Bir yanım sana çırpınır
Bütünüm boğulur sende
Zincirimi kırdı arsız aşk
Üzerimde demirden perde
Seni düşünürken içtiğim sigarayı
Korkarım ben söndürmeye
Sürsün bu ölüm ağır ağır
Gözlerimde boğulma diye
Ağlamıyorum, ağlamıyorum
Ağlamıyorum yine de
Ötenazim hadi biraz gayret
Batır sarı oklarını içime içime
Bu aşk süsü verilmiş bir cinayet
Tam istediğim gibidir üzülme.
yüzün, cumartesi, yeniköy, içimden şehirler geçiyor ve niceleriyle geçen yaz ondan ödünç aldığım platonik aşkımı şimdilerde avuçlarına bıraktığım adam.
sık sık verdiği konserler sonucunda sesini kaybetmiş sanatçıdır. hacettepe' de bahar şenlikleri kapsamanında verdiği konser esnasında sık sık bunu dile getirmiş ve özür dilemiştir.
harika sözler yazabilen, ticari kaygısının minimum düzeyde olduğuna inandığım bir adam; ama sesi cidden kötü. daha doğrusu sesi iyi olabilir ama kötü şarkı söylüyor. yine de dinliyorum o ayrı. mümkün olduğu sürece canlı performansındna uzak durmakta yarar var. tabii albümünü alın ama.
şimdi feridun düzağaç başlığına yazarken teoman'dan bahsetmek ne kadar doğru bilmiyorum ama bu kıyaslamayı yapma zorunluluğu hissettim birden. teoman anlatmak istediğini en parlak, en süslü cümleleri kurarak anlatmaya çalışıyor. feridun düzağaç ise anlatmak istediğini içinden geldiği gibi anlatıyor ve ne hikmetse içinden hep parlak, süslü cümleler geliyor. daha kısa bir ifadeyle teoman edebiyat yapıyor, şarkı oluyor; feridun düzağaç şarkı yapıyor, edebiyat oluyor.
ses rengi diye bir şey varsa, bu adamın rengi gökkuşağı olurdu herhalde. hani; çok renkli ama siyah'la beyaz kadar hüzünlü. şarkıları bir yana, telefonla konuşurken bile insana aynı anda hem huzur hem de üzüntü verebilmesiyle takdire şayandır. uzun uzun feridun düzağaç albümü mutlaka arşivlerde bulundurulmalıdır.
iki albüm üst üste, hayalkırıklığı yaratmış olsa da mazinin hatırı var. uzun uzun feridun düzağaç albümünden sonra, artık neşeli şarkılar yapacağım telaşına düşmesi mesela, adamın yüzünden hüzün akarken beceremeyeceği açıkca ortadaydı. eski tarznı terketti, yenisini beceremedi olan eski hayranlarına oldu. bütün bunlara rağmen adamlığı hakkında tek kelime kötü söz söyleyemem, hala herhangi bir konser arasında, herhangi bir hayranıyla içkisini paylasır, sigarasına ates ister, geyik çevirir o kadar mütavazidir. tek üzen nokta eski şarkılarının tadını yakalayamcayağını bilmek olsa da, eski şarkılarıyla şimdiye kadar yaşattıkları yeter.
ayıla,bayıla dinlerim bu adamı..
kızı Tuyanaz'a,babasına ve karısına yazdığı her satır ayrı bir etkiler..
sahneye yalın ayak bile çıkıyor olması ise (bazılarını rahatsız etse de) bana daha bir sevimli gelir.