cansu dereye aşık olacaksa neden şirin başkası ? madem böyle işler döndüreceksiniz neden ferhat ile şirinin halk hikayesi olmuş aşkına saygısızlık yapıyorsunuz.
hepimizin "ferhat ile şirin" diye bildiği hikayenin aslı "hüsrev ve şirin"dir. sasani prensi olan hüsrev ile ermeni prensenses arasında geçen aşktır gerçekte var olan. belki siyasi sebeplerle belki de gerçekten aşık olup evlenmiştir bu ikisi.
ferhat üçüncü şahıstır. hep bir uzaktan sevmeyle sevmiştir şirin'i. makine mühendisidir. hatta baş mühendisidir ülkenin, ferhat. bir gün bir yerde şirin'e bu aşkını açar. şirin evlidir hem de şah ile. olmaz der. konuyu korkusuzca şah'a açar ferhat. ferhat'ın bu cesareti hoşuna gider. ama cezası ölümdür elbette. ferhat'a "şu dağı del, bu işi de bitir şirin senin" der.bilir ki o dağı delmek olanaksızdır.
ama ferhat başarır. şu an iran'ın kirmanşah eyaletinde bulunan o dağın çıkışına şirin'in, hüsrev'in ve kendinin üç büstünü yapar. hüsrev bu yaptığının küstahlık olduğunu söyleyip başını kestirir. işte size gerçek ferhat, hüsrev ve şirin hikayesi...
--spoiler--
Zümrüt-ü Anka Kuşu da yalan aslında,
Kendini külünden yarattığı da...
Ferhat'ın Şirin,
Aslı'nın Kerem için öldüğünü
Kim gördü Allah aşkına?
--spoiler--
olay : ferhat, bir köşkün süslemelerini yaparken şirin'le tanışır ve gönül koyar. köşkün sahibi ve şirinin ablası mehmene hanım efendimiz, aşıkları dolaylı ayrılığa sürüklemek ister. ferhat'a "dağı del ve şehre su getir" şeklinde bir istekte bulunur, şirini ile evlenmesi için. aşkına isyan, ölümüne ultraslan ferhat hemen işe koyulur. kanalı tamamlamak üzereyken, mehmene hatun ferhat'ın azminden korkar ve şirin'in öldüğü haberini yayar. ferhat şok ve acıyla havaya fırlattığı külünkten aldığı yarayla oracıkta can verir. halbuki haber yalandan dolandan ibarettir. şirin, ferhat'ın öldüğünü duyunca dayanamaz ve kendini kayalıklardan aşağıya bırakır. bunu duyan hülya avşar, kaya çilingiroğluna boşanma davası açar. ya da o romeo ve fransua hikayesindeydi galiba.
çıkarılacak ana fikir : aşk ölüm dışında hiçbir engel tanımaz.
nazım hikmet'in yazdığı oyunu 2003-2004 yılları arasında(tam hatırlamıyorum) antalya akm'de izleme fırsatı bulmuştum.yalnız bildiğimiz aşk hikayesinin ötesinde tiyatronun sonunda ferhat, şirin'i ona verdikleri halde dağı kazma ile delmeye devam ediyordu.şirin bırak gidelim dediğinde ferhat "olmaz şirinim köye su gelecek buradan ben artık halkıma sevdalıyım" demişti ve neticede olay yine toplumsal bir boyut kazanmıştı ve perde ferhat'ın kazma vuruşlarıyla kapanmıştı.neticede bu aşk hep bitmedi.şirin de eline kazmayı alıp ferhat'a yardım etse, asıl o zaman büyük bir aşk olacaktı bence.bu bir hayal tabi gerçek olmasını kim hayal edebilir ki?
anadolu kökenli bir halk öyküsüdür; sevdiği kız olan şirin'e ulaşmak için bir dağı delmek zorunda kalan ferhat'ın öyküsünü anlatır. öyküdeki olaylar amasya civarında geçmiştir. benzeri türden diğer halk hikayeleri için: