tarabya'nın "tarabya olduğu zamanlar," deniz kenarındaki kaldırımlara yerleştirilen lokanta masalarının olduğu zamandır. hepsi beyaz örtülüydü. garsonlar siparişleri soğutmadan servis ederler, buzlu badem satıcıları her masaya uğrar, küçük çingene kızları güllerini satmadan sizi rahat bırakmazlardı.
12 eylül darbesinden sonra her ne hikmetse kaldırımlara masa yerleştirmesi yasaklandı ve tarabya hızla ayrıcalıklı konumunu yitirmeye başladı.
günümüzde o günlerden kalma sadece "kıyı" restoran kalmıştır. "kıyı" yıllanmış çalışanarıyla hala bir müessesedir.
her ne kadar "garaj" ve "hristo" da isim olarak o günlere uzanıyorsa da, eski tarabya ile bir bağlantıları kalmamıştır.
Bodrum'da kendisi ile bir cafe de bir saat sohbet etme imkânım olmuştu.
Bir sanatçının ne demek olduğunu bana gösteren (konuştuğum sohbet ettiğim) 3-5 insandan biridir. Bilgi birikim kültür olarak mükemmel bir insandı.
Nezaket hitabet mimikler vücut dili samimiyeti ile beni etkilemişti.
Gidenlere bakıp kimlere kaldığımızı görünce insan bu vb sanatçıları daha çok özlüyor.
kendisi, taverna müziğini tarabya'ya tanıtan kişidir. tarabya'yı tarabya yapan ilk isimlerden olan nejat alp ve de arif susam'ın hakkını yememek lazım. hakeza, ümit besen'in de öyle. ama ferdi abi başkaydı, bunu kimse inkar edemez. le pecheur adında leb-i derya bir mekan vardı. ferdi abi, orada tanıttı kendini. şu an ne le pecheur kaldı, ne de özbeğen..
(le pecheur, şu anki big chefs)
zarifler, filiz vs vs.. hepsinde izi vardır özbeğen'in. büyük bir değer, büyük bir sanatçı! pek çok insanın yüreğine dokunmuştur şarkıları. kalplere pansuman olmuştur.
ışıklar içinde uyusun.
Piyanistler gibi calacagim, ikinci fazilsay olacagim diye basladigim servunime kendisi sayesinde bir org alarak devam ettim. Kirik bir elle de muzigi biraktim. Iyi ki de birakrim amk cok kotu caliyordum. Hic yetenegim yokmus. Iyi bor dinleyici olmak benkm icin en iyisi.
Ferdi ozbegen in o sesindeki larakteristik tini, icli soylemesi ve gercekten repartuari dunya kadar olmasi ile saygimi kazanmistir. Cok fazla turk muzikleri dinlemesem de ferdi ozbegen ceylan ertem hep plyasitimin guzli sakli yerlerindedir.
merhum zat, 80'li yılların sonunda arkadaşımın bostancı'daki gazinosunda çalardı. o yıllarda 350 SLC bir Mercedes'i ve suat adında erkek bir sevgilisi vardı.
baba lakabını ağlak ferdi tayfurdan daha çok hak eden üstad. Büklüm Büklüm, dilek taşı,ağla halime,yok yok yalan deme,işte bu bizim hikayemiz,bir gülü sevdim,dönsen bile gibi sağlam eserleri vardı üstadın. nurlar içinde yatsın.