bir diğer adıyla derebeylik ya da feodalite..Özellikle Avrupa'da yüzyıllar boyu hüküm sürmüş sosyal sistem..Senyor ya da lord ünvanlarına sahip toprak sahibi asillerin kendi topraklarında sürdürdükleri yönetim sistemi..Bu sistemde sosyal ve ekonomik eşitsizlik ön plandadır..Topraklarda yetişen tüm mahsül toprak sahibine aittir..Toprak sahipleri mahsülden istediği miktarını topraklarında yaşayan halka* dağıtırdı..Adalet sistemi tamamen toprak sahibinin himayesinde olup her türlü değerlendirme ve cezalandırma toprak sahipleri tarafından yapılırdı..Bu sistem nedeniyle yüzyıllar boyunca avrupa topraklarında tam bir merkezi yönetim kurulamamıştır..Halen Avrupa'nın bazı yerlerinde karşılaşılabildiği gibi ülkemizde de toprak ağası şeklinde tanımlanan toprak sahipleri ile ağalık sisteminin olduğu mecralarda bir beden küçük feodalite görülmektedir..
ortaçağ avrupasının hiyerarşik (piramidal) devlet ve ekonomi anlayışını temsil eden sistem. sistem ortaçağ ülkesini 3'e ayırır. bu sisteme göre ülkenin en tepesinde kral vardır. ancak kral toprak işleriyle ilgilenmez ve toprakları soylulara yani hiyerarşik üçgenin ortasında yer alan sınıfa verir. soylular ise, toprağın kullanım hakkını, küçük bir maaş karşılığında piramidin en altında yer alan köle sınıfına verir. köleler, maaş karşılığında, soyluların topraklarını işlerler.
avrupa'daki gibi osmanlı'da olmadığı söylense de aslında bugün bile varlığını kısmen sürdürür özellikle ülkemizin doğusunda.
topraksız köylülerin (serf) toprak ağaları altında boğaz tokluğuna çalışması da bir tür feodalizmdir.
üretim araçları ve üretimi toprağa dayalı olan ekonomik, kültürel, siyasal bir sistem. özellikle batı avrupa tarihinin bir kısmına damgayı vurmuş, etkileri uzunca sürmüştür.
öncelikle feodalizmin ekonomik ilişkileri günümüze göre çok daha basittir, toprağa bağlı olduğu için oldukça durağandır. üretim araçlarının sahibi feodal beydir, toplum merkezi olarak örgütlenmemiştir. üretenler ise köylü olarak adlandırılan paralı köle ile normal köle arasında bulunan birey olamamış, eski bir toplumdan kalma bir sınıf artığıdır. sınıf artığı kelimesi onların içinde yaşadığı zor koşulları meşru olarak göstermek yerine neden bu dönemin durağan geçtiğine dair küçük bir artı bilgidir.
merkezileşmenin olmadığı bu dönemde feodal beyler bir kral adına toprağını yönetebileceği gibi tek başında yönetebilirdi. köylü onun malıdır ve istediği gibi alıp satabilir, öldürebilirdi. köylüye verdiği karşılık ise yalnızca hayatını devam ettirebileceği kadar, bu dönemin köleci toplum düzeninden en büyük farkı ise toprağı işleyenlerin köleler gibi insan dışı sayılmamasıdır, bir nevi manevi bir ihtiyaç giderme.
üstyapı olarak dinin yüceltildiği feodalizm, skolastik düşünce biçimi ile tarihin akış hızını yavaşlatmış, korkunç bir durağanlığa itmiştir. bu altyapı-üstyapı ilişkisi ekonominin neredeyse hiç büyümemesi üstüne yoğunlaşır. işte bundan yola çıkarak köylülerin neden bu dönem gelişemediğini neden köylülük yerine asıl gelişenin para akışı ile beraber burjuvazi olduğunu bize gösteriri.
marksist yazarların çoğu türkiye, çin gibi ülkeleri bu durumun dışında tutmaya çalışsa bile bu 20.yy'ın bize öğrettikleri ile ters düşmüştür. özellikle ülkemizde feodal ağa onun şıracısı şeyhler, şıhlar diğer bir yandan çarpık kapitalistleşme sonucu oluşan tefeci- sanayici kentli sınıfları ülkeyi çıkmaza sokmuş ve kapitalizmi bile ilginç, çirkin ve bir o kadar kişiliksiz geliştirmiştir. sonuç açık. fazla söze gerek yok...
feodalizm haçlı seferleri, coğrafi keşifler ile yerini yavaş yavaş kapitalizme bırakmaya başlamış ve bu eski köhnemiş düzen yavaşla merkezi ulus devletlerini yaratmaya başlamıştır. feodalizm içine düştüğü açmazdan kurtulmak için sanayi devrimine göreceli olarak izin vermiş fakat bu sistemi yıkmıştır. 1789 fransız devrimi ile kesin bir yıkım sağlanmıştır batı dünyasında. bir sonraki düşünce biçimi için;
kürt halkının aşması gereken ilk sorun. feodal kafayla devrim yapılmaz. kendinizi orda burda devrimci, sosyalist, özgürlükçü diye tanıtıyorsunuz ama bu işler öyle değil canlarım.
First class Avrupa ülkeleri haricinde tüm dünyada egemen olan sistemdir. He bu demek midir o Avrupa ülkelerinde yok mu? Hayır tabi ki, sınıf farkı olmadan olmaz. Ama o ülkelerde kalabalıkların elindeki yükselme şansı bizlerden çok çok daha fazladır.
Bize bakacak olursak, Osmanlı'nın kuruluşundan beri aynı terane. Hiçbir iktidar, hiçbir cumhurbaşkanı, hiçbir darbe, hiçbir sistem demedi neden bizim toplumumuzda geri kalanlara kıyasla bu kadar afaki imtiyazlı bir sınıf var diye. Sonuç: memur ve müteahhit toplum. Teknoloji ve bilimin ayakların altına alındığı bir anlayış. Yok edilen uçak fabrikaları, füze kulüpleri, tanıdık eksikliğinden alınamayan bilimsel proje ödenekleri. insan nefret ediyor yaşadığı hayattan sizin yüzünüzden.
Ortaçağ avrupasının ekonomik yapısını belirleyen unsurların başında gelir. Sırtını skolastik düşünceyle kiliseye dayadığı için feodaliteden kurtulmak avrupanın yüzyıllarını almıştır.